“Diriliş İnsanı ve ondan doğacak nesil, Diriliş Nesli; bu neslin kuracağı toplum Diriliş Toplumu ve bu Toplumun insanlıkta mayalandıracağı yeni hakikat uygarlığı atılımı, Diriliş Uygarlığı olacaktır.”

Sezai Karakoç

İnsanlığın Dirilişi, Üstat Sezai Karakoç’un Diriliş Yayınlarından çıkan kitabı. Bu kitaptan  “yoldaki işaretler” kıymetinde değer ifade eden cümlelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

“Ölüm aynası kırılınca, yavaş yavaş ışığın yerini karanlık, hakkın ve adaletin yerini terör, merhametin yerini jenosid, aşkın yerini egosantrizm aldı.” (sayfa. 46)

“İnsan ruhunu ölümle yıkamak. Ölümü, ebedîlik abdesti gibi bilmek. Ebediyetin kapılarını güm güm vururken ölümle teyemmüm etmiş olmak. Ölmeden önce ölmenin yolunu araştırmak ve bunu bin bir dallı ağaç gibi ruhta ve toplumda sistemleştirmek… “ (sayfa. 47)

“İnsanların yeniden mutlaka inanmaları, mutlaka dönüşleri, onları, yeniden bu dönüşün ve inanışın, yeniden oluşun ki biz ona diriliş diyoruz, merkezi olarak tapınakları seçmeleri ve oluşturmaları, ruhlarının tuğla gibi birbirine bitiştirilerek örülecek tapınakları kurmaları yoluna çıkaracaktır.” (sayfa. 53)

“Eskinin “mümin” kavramının yerine “devrimci”yi koyma yenikliği içinde ezgin bir çağ bu.” (sayfa. 57)

“Var olmak, tesir etmektir.” (sayfa. 67)

“İslâm ülkeleri içinse, devrim, batılılaşma, kendi medeniyetine ihanetten başka bir şey değildir. Çok radikal bir değişime ihtiyaç vardır şüphesiz İslâm ülkelerinde. İsterseniz bunun adına devrim deyiniz, isterseniz daha doğru bir adlandırma ile, D i r i l i ş deyiniz. D i r i l i ş, batılılaşmaya paydos deyiştir. D i r i l i ş, içe doğru radikal bir değişimdir. Daha sonra da bu değişimin dışa yansıması olacaktır. D i r i l i ş, dev veya cüceler ülkesi kuran Batı ütopyalarına set çeken bir öze dönüş değişimidir. Gelen diriliş erleri, çağın alnına “Devrim yok Diriliş var” sloganını yazacaktır. Ya da “Gerçek Devrim Diriliştir” sloganını. Ya da, devrimi bugünkü anlamında kullanan bir deyiş içinde: “Devrimin ötesi var: Diriliş” sloganı. Batı, hep devrim “ihraç etti”. Şimdi de D i r i l i ş “ithal” etsin. “(sayfa. 79-80)

“Diriliş, geçmiş uygarlığın Rönesans’ını temel alan, insan ruhunun yeni baştan kendini bir soru olarak vaz’ etmesi ve ona bir cevap arayıp bulma ülküsüdür. Diriliş, ruhun yanıp kavrulma şartlarından doğacaktır. Yanıp kavruluş, sonra diriliş.” (sayfa. 95)

“İnsan çağımızda gönül tarlasına durmadan put dikiyor. Kendi türettiği eşyaya, kendi kurduğu sisteme veya kendinin yücelttiği insana tapmak yoluyla kendine tapmaya çalışmakta belki de. Kendini dolaylı yoldan putlaştırmanın boş deneyiminde. Aslında insanın kendini veya başkasını putlaştırması, sonuç olarak, aynı yere çıkar: şifası güç bir aşağılık duygusu saplantısına.” (sayfa. 97)

“Tarihî bir aşağılık duygusunun pençesinde kıvranmakta insanlık. “(sayfa. 98)

“Diriliş, geçmişin tekrarı değil yeni bir oluştur. Ama köksüz, temelsiz, geçmişle ilintisiz anlamında değil, eskimez bir yeniliği özünde barındırması anlamında yeni bir oluş. İnsanlığı, saptığı ana çizgisine döndürüş ve bu dönüşteki birikimle tohumlaşma ve ilham kazanma birikimiyle yeni bir mayalanıştır.” (sayfa. 137)