Yoksulluk nafakası alabilmek için önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere üç şart aranmaktadır, bu şartlar dışında işveren tarafından işten çıkarılmış olan kişiler, ev hanımı olanlar, asgari ücretle çalışan eşler, geçici iş ilişkisi adı altında çalışanlar ve geliri olmayan kişiler yoksulluk nafakası alabilmektedir. Yargıtay işten kendi rızasıyla çıkmış olan kişilerin yoksulluk nafakası alamayacağı görüşündedir. Ayrıca Yargıtay yerleşik içtihatlarında, eşlerden ikisi de asgari ücretle çalıştığı ve ek bir geliri olmadığı takdirde de yoksulluk nafakasına hükmedilmeyeceği görüşündedir.

Çalışmayan erkeğin de yoksulluk nafakası ödemesi hususunda Yargıtay 2. Hukuk dairesi 2020/1070 No’lu kararında; … “Davalı erkeğin kendisini yoksulluktan kurtaracak derecede düzenli ve sürekli geliri bulunmadığı, bu haliyle erkeğin, kadına yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermiştir … Boşanmaya sebep olan olaylarda erkek tam kusurlu olup çalışmasına engel bir durumunun olmadığı, kadının da sürekli ve düzenli geliri olmadığına göre, davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, bu yön gözetilmeden isteğin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” Şeklinde karar vermiştir.

Maddi Geliri Olan Kadın Yoksulluk Nafakası İsteyebilir Mi

Maddi geliri olan ancak boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyecek ve evlilik içerisindeki yaşam standardından uzak kalmayacak olan taraf yoksulluk nafakası isteyemez. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde düzenlendiği üzere; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak; kendi maddi imkanları ve çalışma gücüyle yaşamını devam ettiremeyen taraf, daha az ya da eşit kusurlu olmak ve koşulların oluşması şartı ile yoksulluk nafakası talep edebilecektir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-1584 Esas, 2018/503 Karar, 21.3.2018 Tarihli ilamında; “Boşanmadan kaynaklı yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu noktasında Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına dair bilgiler incelendiğinde ise; davacı karşı davalı erkeğin devlet memuru olarak 1500.00 TL aylık gelirle, davalı karşı davacı kadının ise bir kargo şirketinde asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Belirtildiği üzere asgari ücretle çalışılıyor olması, tek başına yoksulluk nafakasının istenmesini engelleyen bir durum değildir. Ancak bu durum nafaka miktarının değerlendirilmesinde dikkate alınacak bir olgudur. Böylelikle, olayda TMK.nun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasının takdiri için gerekli “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olma” ve “kusuru daha ağır olmama” koşullarının davalı karşı davacı kadın yararına gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır… “

“Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir.”

Her İki Eşin De Asgari Ücretle Çalışması Durumunda İse Yoksulluk Nafakası İstenemez.

 

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/12224 Esas, 2013/14970 No’lu Kararında; Asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı yönünde karar vermiştir. “Somut olayda; davalının yaptırılan kolluk araştırmasında bir iş yerinde muhasebeci olarak çalıştığı, maaş olarak asgari ücret aldığı anlaşılmaktadır… Mahkeme, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığını kabul ederek, nafakada  uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabulü yerinde görülmemiştir….” Şeklinde karar vermiştir.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/25942 Esas, 2015/ 14322 Karar No’lu ilamında; Ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakası verilemez ancak her iki eşin de eşit kusurlu olması durumunda yoksulluk nafakasına hükmedilecektir.

 

İş Göremezlik Aylığı Alan Kadın Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemez.

 

Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için, nafaka alacaklısı eşin boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olması gerektiği Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde düzenlenmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/7014 No’lu kararında; “Taraflar hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre davacı kadının ev hanımı olduğunun belirtilmesine rağmen adli yardım talebi için istenen belgeler arasında bulunan Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan belgede davacı kadının sigortalı çalışmadığının belirtildiği, ancak belge üzerine el yazısı ile iş göremezlik aylığı aldığının not olarak düşüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacı kadının sosyal ve ekonomik durumunun yeniden usulünce araştırılması, Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alıp almadığı, alıyorsa miktarı sorulmak suretiyle boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Şeklindedir.

 

Emekli Maaşı Alan Kadının Yoksulluk Nafakası Talebi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/222 Esas, 2012/19507 No’lu Kararı İle Reddedilmiştir.

Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Yargıtay, gelen dosya incelemesinde, daha fazla kusurlu bulunmaya eşin düzenli, sürekli emekli maaşı alması ve iki konutu olması nedeniyle yoksulluğa düşeceğini kabul etmemiştir. Yargıtay ilamında, yoksulluk nafakasının amacının yoksulluğa düşecek olan kişinin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Ancak mahkeme dosyasında davacının emekli maaşının olduğu ve üzerine kayıtlı iki ayrı taşınmaz olduğunu belirmiştir. Mahkemenin yoksulluk nafakasının bağlanması kararını doğru bulmamış ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.” Şeklindedir.

Yoksulluk Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

 

Yoksulluk nafakası davasında görevli ve yetkili mahkeme, boşanma davası ile birlikte, yoksulluk nafakası talep edildiği takdirde, boşanma davasının görüldüğü mahkemedir. Ancak boşanma davası ile birlikte talep edilmeyen ve boşanma davasından sonra açılan yoksulluk nafakası talebi davası için, yer yönünden yetkili olan mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Nafaka alacağı aile hukukundan kaynaklanan davalar arasında olduğu için Aile Mahkemeleridir.

Şu konuya da değinmekte fayda var ki; Yoksulluk nafakası ödenmediği takdirde yapılması gereken ve merak edilen husus; Yoksulluk nafakasını talep ettiniz, mahkeme yoksulluk nafakası ödenmesine karar verdi ve karar kesinleşti ancak nafaka borçlusu nafakayı ödememekte ısrar ettiği takdirde; Mahkeme ilamının bir örneği ile birlikte nafaka yükümlüsüne karşı icra takibi başlatılmalıdır. İcra takibi başlatıldıktan sonra ödeme emri karşı tarafa tebliğ edilir ve nafaka borçlusu borcunu ödemezse, icra ceza mahkemesine şikâyet yolu ile borçlu aleyhine üç aylık tazyik hapsi cezası verilecektir.

Mahkeme yoksulluk nafakasına hükmederken, yoksulluk nafakasının belirleneceği sürenin ne kadar olacağını belirleyebilmektedir. Yoksulluk nafakasının süresiz olarak taraflara verilmesi, kayıt dışı kazançların artmasına ve nafaka alacaklısı tarafların, çalışma gereksinimlerinin ortadan kalkması yönünde kanaat oluşturmaktadır. Önüne gelen uyuşmazlık konusunu değerlendiren hakim, belirli bir zaman dilimi ile kısıtlı olmak kaydıyla nafaka süresini belirleyebilecek aynı zamanda nafaka borçlusu tarafın ömür boyu nafaka ödemesinin önüne geçebilecektir. Bizim de katıldığımız görüşe göre yoksulluk nafakasının süresiz olmasının önüne geçilip, kanunla, belirli bir süre ile sınırlandırılması gerekmektedir, kanaatindeyiz.