2021’in ilk cuma namazı için Ayasofya’daydık.

Mutad hastane tedavisi dönüşü, sair zamanlarda kalabalık olması hasebiyle ve hazır yolumuzun da üzerindeyken cuma namazını Ayasofya Camii’nde kılalım istedim.

Bu vesile ile anacığım da ilk kez Ayasofya Camii’ni görme fırsatı buldu. Ayasofya Camii’nin hayırla huzurla ibadete açılması için ne kadar dua ettiğine şahidim.

Annem evlatlarına yaptığı duayı Recep Tayyip Erdoğan için de sık sık tekrar eder. “Rabbim ayağına taş değdirmesin, kötülerin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şeytanlaşmış insanların şerrinden muhafaza etsin” der.

Elhamdülillah, Ayasofya Camii’nde cuma namazına Erdoğan da gelince ayrı bayram oldu onun için. Kalabalık ve telaşe sebebiyle göremese de duasını yakından dillendirme imkânı buldu.

Erdoğan’ın Türkiye’yi dünyada söz sahibi bir ülke hale getirmesinin arkasında isimlerini bilmediğimiz nice garip anaların duası var elbette. Rabbim hepsinden razı olsun.

O gün Ayasofya Camii’nin cemaati sokağa çıkma kısıtlaması sebebiyle Müslüman turistler, gurbetçi Türkler ile çevredeki kısıtlamadan muaf olan esnaftan oluşuyordu. İnsanların gözlerinde sanki Ayasofya o gün ibadete açılmış gibi heyecanı ve sevinci görebiliyordunuz.

Erdoğan, cuma namazı için camiye girince yanımızdaki siyahi ve esmer tenli turistlerin gayriihtiyari Allah-ü Ekber dediklerini duydum. Gözleri ışıldadı sevinçten. Yüksek sesle dualar edenler oldu Erdoğan için. Türkiye ile bağları sadece aynı Ümmet’in parçası olmak olan bu insanların coşkusuna bizzat şahitlik ettim.

Ayasofya Camii’nde aynı safta buluşmuş belki onlarca ayrı ırktan milletten insanda böylesine sevinç ve coşkuya sebep olan bu durumun, birkaç kilometre ötedeki bir gazete binasında felaket olarak görüldüğünü de cuma namazı sonrası malum gazetenin manşeti önüme düşünce fark ettim.

Haliyle bir iki saat önce yaşadığım coşkun duygu ile o manşet arasındaki tezatı zannediyorum benim kadar hissedebilen olmamıştır.

Bu nasıl bir ruh halidir ki bu topraklarda doğup büyümemiş, bu memleketin ekmeğini yememiş, ülkene sadece gezmek için gelebilen Müslüman siyahi adama, kadına gözyaşı döktüren tablo, bu milletin ekmeği ile beslenen Basın İlan Kurumu üzerinden en büyük paylardan birini alarak milletin vergileriyle karnını doyuran bir grup insana felaket olarak görünebiliyor.

Bunu anlamak mümkün değil ve hiçbir zaman olmayacak da. Bunun akılla mantıkla izahı mümkün değil. Çünkü bir ferasetsizliği anlamak için çabaladığımız her dakika yeni bir basiretsizlik tablosu düşüyor önümüze.

Ayasofya Camii’ni felaket olarak görenlerin mürekkebi kurumadan hayatı Müslümanlara küfretmekle geçen bir meczubun videosuyla karşılaştık bu kez.

Can Ataklı isimli değersiz, son 20 yılının en büyük felaketi olarak gördüğü Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için gökten kemik yağsın da felaket olsun diye dua ediyordu videoda.

Ağzından akan salyalar arasında anlayabildiklerimize göre hala darbe rüyası görmeye devam eden Ataklı bakın videoda neler söylüyor: “Darbe ihtimalini en az görenlerdenim. Darbe, hem de bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok. Bana göre darbe yapmak çok zor”

Ataklı’nın hezeyanları ‘olmaz’ diyerek perdelemeye çalıştığı darbe ümidinden ibaret değil.

Dinleyince ‘Ulan tıynetsiz adam bu vatana zerre kadar da mı sevgin yok?’ dedirten hırlamalarına şöyle devam ediyor Ataklı: “Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir doğal felaket… Çok büyük sel, çok büyük yangınlar… Hani Avustralya’yı yakan yangın vardı ya o kadar büyük yangınlar, deprem, çok büyük can kaybına yol açacak sel felaketi gibi… Ama en korkutucu olan Türkiye’nin bir askeri başarısızlık elde etmesi.”

Bir insan, bu cümleleri kuracak kadar, bu ülkenin başına bir felaketin gelmesini isteyecek kadar bir psikiyatrik vaka haline nasıl dönüşebilir?

Bu sorunun cevabının sadece psikiyatri uzmanlarınca verilebileceğine inanıyorum. Ve ne yazık ki bu vakaların sayısı azımsanmayacak kadar çok.

Bu hasta zihniyet Ayasofya Camii’nin ibadete açılışını da bu şizofreni sebebiyle felaket olarak görüyor. Gazete manşetinde ilgili bölümün altına “dünya tepki gösterdi”diye yazmalarının sebebi de buydu. Tıpkı Ataklı isimli meczubun dillendirdiği gibi; “Ayasofya Camii, Erdoğan’ın gitmesine sebep olamadığı için görevini yapamamış bir felaket” olarak kaldı.

Erdoğan maalesef bu hastalıklı zihniyetin de Cumhurbaşkanı…

Ne yazık ki Erdoğan’ın bu ülkeye çaktığı her çivi bu hastalıklı zihniyetin de faydasına oluyor.

Türkiye, bu sakat kafaların gürültüsü altında gözü yaşlı anaların duası ile kendine yol arıyor.

Varsın ‘kemik yağsın da felaket olsun’ diye ulumaya devam etsinler.

Kervan yürüyor.