Bu hafta ve önümüzdeki hafta rüşvet suçu üzerinde durağız. Sözlükte rüşvet, “Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar” olarak tanımlanan ve Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesi’nde cezai yaptırımları açıkça yazan rüşvet suçu masaya yatırdığımız yazının ilk bölümüyle başlıyoruz.

Rüşvet nedir?

Tanımı

Terminoloji anlamına göre rüşvet, “Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar” olarak tanımlanmıştır.[1]

Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesi’nde belirtildiği üzere “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi” veya “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de” şeklinde kanun maddesi, rüşvet suçunu tanımlamıştır.

Rüşvet anlaşması

TCK’nın 252’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, ‘’Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur’’ diyerek ‘’rüşvet anlaşması’’ terimine yasada açıkça yer vermiştir[2].

Belirtelim ki, anlaşma şarta bağlı olarak da yapılabilir. Örneğin fert, kamu görevlisine, ‘’sen belgeyi imzala, ben ruhsat alınca hemen ödeyeceğim’’ der, kamu görevlisi de talebi kabul ederse, anlaşma gerçekleştiğinden kişiler tamamlanmış suçun cezası ile cezalandırılır. Örneğimizde anlaşmanın şarta bağlı olması ya da ferdin daha sonra ruhsat alamaması (şartın gerçekleşmemesi) bu durumu değiştirmez[3].

Rüşvet anlaşmasından maksat, rüşveti tanımlayan maddede belirtilen hususlarda tarafların serbest iradeleri ile rızalarının uyuşmuş olmasıdır.

Rüşvetin verilmesi; anlaşma anında olabileceği gibi, önceden varılmış mutabakatın gereği olarak sonradan da ifa edilebilir. Önemle belirtelim ki taraflar arasında önceden anlaşma olmadan bir işin yapılmasından sonra para istenmesi veya verilmesi rüşvet suçuna değil somut olayın durumuna göre genel nitelikte görevi kötüye kullanma suçuna veya idari nitelikteki disiplin cezası gerektiren bir disiplin suçuna vücut verir.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Kanun koyucu, rüşvet suçlarının da içinde bulunduğu kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı işlenen fiilleri cezalandırırken, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan huzur, sükûn ve güvenliğini temin eden devletin fonksiyonlarının, gereği gibi yapılmasını sağlamak istemiştir. Devletin faaliyetlerinde tarafsız ve objektif olduğu, herkese dürüst ve eşit davranılması gerektiğine ilişkin hükümler bir hukuk devleti olan ülkemizin Anayasasında ve diğer mevzuatında yer almaktadır. Bu düzenlemeye paralel bir anlayış ve inanç, toplumu oluşturan fertlerde de mevcuttur.

Rüşvet suçlarının işlenmesi ile hem yukarıda zikrettiğimiz mevzuat hükümlerine aykırı davranılmakta, hem de toplumda bu yönde oluşan inanç sarsılmakta ve devlet fonksiyonlarının kamu görevlilerine sağlanan çıkar sayesinde satın alınabileceği anlayışı doğmaktadır.[4]

SUÇUN UNSURLARI

Maddi Unsur

Rüşvet alma ve verme suçlarının maddi unsurları 5237 sayılı yasa ile değişmiş daha sonra 5377 ve 6352 sayılı yasalarla da hem eklemeler hem de değişiklikler yapılmıştır.[5]

Fiil

Rüşvet suçunun oluşması için kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı davranması zorunlu değildir. Yani hukuka uygun bir işlemi yapması veya yapmaması için menfaat sağlanmış olsa bile suç oluşur. Rüşvet suçu ile ilgili rüşvet veren ve rüşvet alan bakımından yasaklanan fiil, “kamu görevlisinin, görevinin ifası ile ilgili bir işi yapması veya yapmaması için yarar sağlanması’’dır.

İkinci fıkrada tanımlanan rüşvet alma suçu açısından ise tek fark bu kez eylemin menfaatin kamu görevlisi veya göstereceği bir başka kişiye sağlanmasıdır.[6]

Aşağıda kanunda yasaklanan bu fiil, veren ve alan açısından ayrı ayrı incelenecektir. Ancak bu incelemeye geçmeden önce ‘’görevin ifası ile ilgili iş’ in ne olduğunu açıklamak gerekir.

Görevin ifası ile ilgili iş

Rüşvet suçunun söz konusu olabilmesi için yapılması veya yapılmaması istenen iş, kamu görevlisinin görevine girmelidir[7]. Yargıtay da rüşvet suçunun oluşabilmesi için failin göreviyle bağlantılı bir işin varlığını mutlaka aramaktadır.

Ayrıca belirtelim ki, kamu görevlisi, kamu görevini usulüne uygun bir tarzda iktisap etmiş olmalıdır. Eğer kamu görevlisi, o görevle hukuka uygun bir şekilde görevlendirilmemiş ise görev gereği yapmak veya yapmamak zorunda olduğu bir işten bahsedilemez. Bu durumda diğer unsurları da bulunmak şartıyla nüfuz ticareti veya dolandırıcılık suçu meydana gelir[8].

Kamu görevlisinin menfaat sağlaması görevinin gereği belirli, muayyen bir işle ilgili olmalıdır. Eğer görevinin gereği belirli bir iş için bir menfaat sağlanması söz konusu değilse, yani genel olarak kamu görevi sıfatından dolayı bir menfaat sağlanmışsa rüşvet suçu oluşmaz[9].

Rüşvet verme

Çok failli bir suç olan rüşvette veren fail bakımından yasaklanan fiil; ‘’menfaat sağlama (rüşvet verme)’’dir. Rüşvet verme fiilleri; 252’nci maddenin 1’inci fıkrasında ‘’menfaat sağlayan’’, 3’üncü fıkrasında ‘’rüşvet konusunda anlaşmaya varma’’ 4’üncü fıkrasında ise, ‘’menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunulma’’ 9’uncu fıkrasında ‘’menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi’’ şeklinde ifade edilmiştir.

TCK’nın 252’nci maddesinin 9’uncu fıkrası bakımından suç, menfaatin vaat, teklif veya temin edilmesi anında tamamlanır. Teklifin kamu görevlisi tarafından kabul edilmemiş olması, rüşvet verme suçunun oluşumunu engellemez. Bu durumda rüşvet verme suçu teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. İşin sahibi, kendisine rüşvet vermesi konusunda teklifte bulunan kamu görevlisini yakalatmak için anlaşmış gibi görünürse, bu durumda işin sahibi kişi açısından herhangi bir suç oluşmayacaktır.

Rüşvet alma

Rüşvette, alan fail bakımından yasaklanan fiil; ‘’rüşvet alma’’dır. ‘’Rüşvet alma’’; rüşvete konu nesnenin, verenin egemenlik alanından çıkarılıp failin veya onun öngördüğü üçüncü kişinin egemenlik ve nüfuz alanına sokulması ile tamamlanır[10].

Rüşvet anlaşmasına konu olan yararın sağlanması ile suç tamamlanır. Yarar sağlandıktan sonra anlaşmaya konu işin yapılmaması veya geciktirilmesi ya da eksik yapılması oluşmuş suçu ortadan kaldırmaz. Anlaşma, rüşvete konu işin yapılmasından önce veya en geç yapıldığı esnada mevcut bulunmalıdır.

Kamu görevlisi ile fert arasında anlaşmanın mevcudiyetini kabul için, anlaşmaya ilişkin rızaların serbest irade ürünü olması gerekir. Eğer anlaşma için kamu görevlisinin, iş sahibini icbar etmesi veya onu hileli hareketleriyle ikna etmesi söz konusu ise bu durumda rüşvet suçu değil, irtikap suçu oluşacaktır[11].

Kamu görevlisi, kendisine rüşvet teklif eden ferdi yakalatmak için anlaşmış gibi görünürse, bu durumda kamu görevlisi açısından herhangi bir suç oluşmayacaktır.

Çalışmamızda öncelikle memur suçları olarak da anılan rüşvet suçunun faillerinden biri olan “kamu görevlisi” kavramına değinilecektir. Arkasından rüşvet suçunun tanımı, rüşvet suçunun unsurları, korunan hukuki yarar ve rüşvet anlaşması üzerinde durulacaktır.

Geçen hafta ilk bölümünü yayımladığımız “Rüşvet suçu” başlıklı yazımızın bu hafta 2. bölümünü işleyeceğiz.  Sözlükte rüşvet, “Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar” olarak tanımlanan ve Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesi’nde cezai yaptırımları açıkça yazan rüşvet suçu masaya yatırdığımız yazının ikinci bölümüne başlıyoruz.

Fail

Yukarıda da belirttiğimiz gibi rüşvet çok failli bir suç olup karşılaşma suçu niteliği arz etmektedir. Aşağıda rüşvet suçunun faili veren ve alan açısından iki alt başlık altında incelenecektir.

Rüşvet veren fail

Rüşvet veren fail, herhangi bir ‘’kimse’’ olabilir. Maddede rüşvet veren açısından failde bir nitelik aranmamıştır. Rüşvet veren, kamu görevlisi de olabilir. Ancak bu takdirde kamu görevlisi sıfatı, suçta unsur olmadığından verilecek ceza; diğer şartlar da mevcut olmak kaydıyla 266’ncı maddeye göre artırılabilir. TCK’nın 253’üncü maddesine göre tüzel kişilere bu suç dolayısıyla güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar uygulanabilir[12].

Belirtelim ki, rüşvet veren fail tarafından menfaat sağlanan veya vaat veya teklif edilen kimseler 252’nci maddede sayılan şahıslardan olmalıdır.

Rüşvet alan fail

TCK’nın düzenlemesine göre rüşvet alan fail, ancak kamu görevlisi olabilir[13]. TCK’nın 252’nci maddesinin 8’inci fıkrasında sayılan tüzel kişiler adına hareket eden kimseler, kamu görevlisi olmasalar dahi rüşvet alma fiilinin faili olabilirler.TCK 252’inci maddesinin 5’inci fıkrasına göre ise, rüşvet suçuna aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatına sahip olmasa bile müşterek fail olarak sorumlu olur.

Kişinin suçu işlediği sırada kamu görevlisi olması yeterlidir. Sonradan bu sıfatı kaybetmesi veya fiili vazifesi başında olmadığı esnada işlemesi, suçun oluşması açısından önem taşımaz. Filin tatil günü veya mesai haricinde de işlenmesi mümkündür. İfade etmeliyiz ki, rüşvet alan fail bakımından fiil, özgü suçtur.

Mağdur

TCK sisteminde sadece gerçek kişiler suçun mağduru olabilirler. Tüzel kişiler bir suçtan ancak zarar gören olabilir. İnceleme konusu suçun mağduru, korunan hukuki değer de dikkate alındığında toplumu oluşturan herkestir. Devlet tüzel kişiliği ise, suçtan zarar gören olabilir. Rüşvet alma ve verme suçları bakımından mağdur, suçun düzenlendiği yer ve korunan hukuki menfaat dikkate alındığında kamu idaresi ve dolayısıyla da toplum olmaktadır.[14]

Konu

TCK’nın rüşvetin düzenlendiği 252’nci maddesinde rüşvetin konusu “menfaat’’ olarak ifade edilmiştir. Bu husus 252’nci maddenin 1’inci ve 2’nci fıkralarında “…bir menfaat sağlanması…’’ şeklinde vurgulanmıştır[15].

Maddede kullanılan ‘’menfaat’’ kavramının çok dar yorumlanmaması gerekir. Menfaat maddi veya sair nitelikte olabilir. Bu bağlamda, hangi isim altında olursa olsun sağlanan her türlü yarar (örneğin, kişinin tatil ve seyahat masraflarının karşılanması) ve bu arada cinsel nitelikte menfaatler de bu kapsamda düşünülmelidir.

Manevi unsurlar

Rüşvet suçu herhalde kasten işlenebilen bir suçtur (TCK m. 21/1). Açık yasal düzenleme olmadığından taksirli hali cezalandırılamaz. Söz konusu kast, “görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması” olup özel kasttır. Dolayısıyla rüşvet veren kişinin saiki, rüşvet verdiği ve kural olarak kamu görevlisi olan kişiye, görevinin ifasıyla ilgili bir işi yaptırmak veya yaptırmamak olmalıdır. Aynı şekilde rüşvet alan kamu görevlisi de aynı saiki / amacı taşımalıdır. Bu koşulun birinci sonucu, özel kastı olmayan failin rüşvet suçunu işlememiş olacağıdır. İkincisi, rüşvet alan kişinin görevinin ifasıyla ilgili bir iş olması gerektiğidir. Aksi halde somut olayın koşullarına göre “nüfuz ticareti” (TCK m. 255) veya “dolandırıcılık” (TCK m. 157) suçları gündeme gelebilecektir[16].

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

Teşebbüs

TCK’ya göre rüşvet suçu, kamu görevlisine menfaat sağlandığı anda tamamlanır.

Kamu görevlisine, görevi ile ilgili bir iş için menfaat teklif edilmesi ve kamu görevlisinin bu teklifi kabul etmesi, anlaşmaya varması halinde, aslında suç henüz tamamlanmamıştır. Ancak 252’nci maddenin 3’üncü fıkrası gereği rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde de kişiler tamamlanmış suçun cezası ile cezalandırılmalıdır.

Kamu görevlisi, rüşvet talep eder ve fakat fert bunu kabul etmezse rüşvet talep eden fail bakımından, kişi rüşvet teklif eder kamu görevlisi kabul etmezse teklif eden fail açısından, rüşvet suçu teşebbüs derecesinde kalmaktadır.

İştirak

Bilindiği gibi suç tamamlanıncaya kadar suça iştirak mümkündür. Rüşvet suçunun tamamlanma anı ise, kamu görevlisine menfaat sağlandığı andır. Bu sebeple, menfaat temin edilinceye kadar rüşvet suçuna iştirak edilebilir[17].

Belirtelim ki, karşılaşma suçu olarak rüşvet suçuna alan ve veren failin dışındaki kişilerin, şerik (azmettiren veya yardım eden) olarak iştirak etmeleri de mümkündür[18].

Suçların İçtimaı

Suçların içtimaı konusunda genel hükümler uygulanır. Rüşvet suçunun sebebini teşkil eden ve rüşvet dolayısıyla yapılan ya da yapılmayan işin ayrı bir suç oluşturması halinde, bu suç rüşvet almanın temel ya da nitelikli bir unsuru olmadığı takdirde her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilmelidir.

Rüşvet alma suçunun müteselsil suç şeklinde de işlenmesi mümkündür. Farklı zamanlarda işlenen rüşvet suçlarının, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi durumunda, zincirleme suç hükümlerinin yer aldığı TCK’nın 43’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan ‘’Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır’’ düzenlemesi de göz önünde bulundurularak sonuca ulaşılmalıdır.

ETKİN PİŞMANLIK

Bütün unsurlarıyla tamamlanmış bir suçun izinin sonradan yapılan eylemlerle silinmesi denebilecek olan etkin pişmanlık kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda genel bir hükümle düzenlenmemiş ve fakat bazı suçlar açısından özel olarak hüküm altına alınmıştır.[19]

Öncelikle rüşvet alan veya veren failin, rüşvet suçu açısından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için soruşturma başlatılmadan değil daha resmi makamlar olayı öğrenmeden önce harekete geçmek zorundadır.

Zira ortada tamamlanmış bir suç vardır ve etkin pişmanlık, suçun oluşumunu engelleyen bir hukuka uygunluk sebebi değil yalnızca failin ceza almamasını sağlayan bir cezasızlık sebebidir (CMK m. 223/4-a). Ancak düzenlemede bir ikilem söz konusudur. Rüşvet alan kişi eğer kamu görevlisi ise daha menfaati elde etmeden durumu resmi makamlara ileterek ceza almaktan kurtulabilmektedir (TCK m. 254/1 c.2). Oysa kamu görevlisi olmayan kişinin, etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için rüşvet anlaşmasının da ötesinde menfaati fiilen elde etmesi ve sonrasında da resmi makamlara aynen teslim etmesi aranmaktadır (TCK m. 254/1 c.1). Madde gerekçesinde de açıklanmayan söz konusu farklılığın sebebi anlaşılamamaktadır[20].

Rüşvet veren kişi ise anlaşmadan sonra veya menfaati sağladıktan sonra durumu haber vererek etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilir (TCK m. 254/2). İştirak edenler için de durum aynıdır (TCK m. 254/3). Gerek rüşvet veren gerekse iştirak edenler açısından yasa hükmü, “pişman olma” koşulunu aramaktadır. Öğretide arananın gerçek bir pişmanlık mı yoksa yalnızca failin, başka bir dış baskı ya da etki olmadan kendi iradesiyle mi hareket etmesi gerektiği tartışılmakla birlikte asıl kabul edilen ikincisidir, yani failin mutlaka içten gelen bir pişmanlığı aranmamakta, dış etkenlerin baskısı altında olmayıp kendi iradesiyle karar vermesi yeterli görülmektedir[21].

SORUŞTURMA ve KOVUŞTURMA USULÜ YAPTIRIM

Suç haberi alan savcılık, doğrudan soruşturmaya başlamakla birlikte durumu kamu görevlisinin mensup olduğu daireye de haber verecektir. Savcılık, yaptığı soruşturma neticesinde yeterli delil mevcut olduğu takdirde dava açacak, aksi halde kovuşturmama kararı verecektir. Yargılama Ağır Ceza Mahkemesi’nin alanına girmektedir. 252’nci maddenin 7’nci fıkrasında bu suçun nitelikli haline yer verilmiştir. Rüşvet suçunun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaat müsadere edilecektir.

[1] Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, 10. Baskı, 2005, Ankara.

[2]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1063

[3] Aynı yönde bkz. Tezcan-Erdem-Önok,s.954;Özgenç,İrtikap,Rüşvet ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s.101.

[4] Yaşar – Gökcan – Artuç, Türk Ceza Kanunu, Cilt V, Ankara, 2010, s. 7117

[5]Artuk – Gökcen – Yenidünya, s. 697; Tezcan –Erdem –Önok, s. 884; Yaşar – Gökcan – Artuç, s. 7121.

[6]Artuk – Gökcen – Yenidünya, s. 735; Tezcan –Erdem –Önok, s. 893; Yaşar – Gökcan – Artuç, s. 7137.

[7]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1071

[8]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1073

[9] Yargıtay 5. C.D., 13.04.2011, 9640/2991 – Yargıtay 5. C.D., 18/02/2008, 16829/935.

[10]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1075

[11]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1077

[12]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1078

[13] Yargıtay. 5. C.D., 25.12.2012, 11549/13534.

[14]http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423872235.pdf (Erişim Tarihi: 23.05.2019)

[15]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1084

[16] Tezcan –Erdem –Önok, s. 895; Baytemir, s. 351.

[17]Artuk –Gökcen –Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s.1091

[18] Özgenç, İrtikap, Rüşvet ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s.112 vd.

[19] Bayraktar, Faal Nedamet, İHFM, C. 33, S. 3-4, 1968, s. 123; Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Ankara, 2011, s. 442.

[20]http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423872235.pdf (Erişim Tarihi: 23.05.2019)

[21] Bayraktar, ss. 148-149.