ADAMOR Toplum Araştırmaları Merkezi Türkiye’de yaşayan vatandaşların Türkiye gündemine ilişkin düşüncelerini tespit etmek amacıyla hazırlamış olduğu “Türkiye Endeksi” adlı araştırmasını kamuoyuyla paylaştı. Gündem araştırması 1-15 Ekim tarihleri arasını kapsıyor. Kamuoyu yoklamasına ilişkin verilerin, Türkiye’de 76 ilde ikamet eden 1317 kişiye yöneltilen sorulardan elde edildiği anlaşılmaktadır.

Anketin odak noktasını, iç politikadan dış politikaya Türkiye’nin gündemini meşgul eden konular oluşturmaktadır. Ankette Doğu Akdeniz krizine ilişkin sorular da bulunmaktadır. Bu sorulardan, “Doğu Akdeniz’de hükümetin tavrını doğru buluyor musunuz?” ile “Doğu Akdeniz’deki krizden Türkiye’nin lehine bir sonuç çıkacağını düşünüyor musunuz?”, sorularına verilen yanıtlar oldukça dikkat çekicidir.

Ankete katılanların yüzde 66’sı Doğu Akdeniz’de hükümetin tavrını doğru bulduğunu, yüzde 22’si doğru bulmadığını ifade etmiştir. Parti bazında ele alındığında, AK Parti seçmeninin yüzde 96,8’i, CHP seçmeninin yüzde 46,8’i, İYİ Parti seçmeninin 63,9’u, HDP seçmeninin 18,2’si, MHP seçmeninin 97,2’si ve diğer kategorisindeki seçmenlerin (Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi, BBP, Vatan Partisi, vb.) ise yüzde 61,1’inin hükümetin Doğu Akdeniz politikasını desteklediği tespit edilmiştir. Kamuoyunun yüzde 66’sının hükümetin Doğu Akdeniz politikasını desteklemesi olumlu olmasına karşın, yine de bir eksikliğe işaret etmektedir.

Doğu Akdeniz konusu, Türkiye’nin geleceğini tayin etme gücü yüksek olan milli bir meseledir. Dolayısıyla partiler üstüdür ve parti farkı gözetmeksizin herkes bu politikaya sahip çıkmalıdır. Nitekim oldubittiler ve tehditler yoluyla, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik hakları ile Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerinin gasp edilmeye çalışıldığı siyasi bir tablo söz konusudur. Bu yüzden gündelik hayatın yoğunluğu ve yorgunluğu içerisinde boğulan vatandaşlara, Doğu Akdeniz meselesinin mahiyetini ve zaruretini daha dikkatli ve titiz bir şekilde anlatmak icap etmektedir.

Bu nedenle TBMM, hükümet, üniversiteler başta olmak üzere tüm kamu kurumları ile STK’ların vatandaşları bu konuda bilgilendirmesi ve bilinçlendirmesi, ihmale gelmez vatani bir görev olarak görülmelidir. Zira bu hususta herhangi bir ihmal, ülkenin kaderinde telafisi güç hatalara yol açabilir. Benzer şekilde, bu milli mesele karşısında tüm siyasi partilerin tarihi bir sorumluluğu vardır. Bu doğrultuda siyasi partiler seçmenlerine yönelik yürüttükleri kampanyalarda veya düzenledikleri programlarda, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusuna daha çok yer vermelidirler.

Ankette üzerinde durmaya değer bir diğer nokta da, Doğu Akdeniz’deki krizden Türkiye’nin lehine bir sonuç çıkacağını düşünenlerin oranının yüzde 39 olmasıdır. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 48’i Türkiye’nin lehine bir sonuç çıkacağını düşünmemektedir. Büyük ölçüde bu düşüncenin kaynağı, “sahada kazanıp, masada kaybetmek” sözünün kamuoyunda yarattığı kaygıdır. Bir diğer nedeni de uluslararası hukuka ve uluslararası düzene duyulan güvensizlik olabilir. Bu ikisi, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hakkının “bir şekilde” yenileceğine dair olumsuz bir algının vatandaşın zihninde yer etmesine yol açmaktadır.

Uluslararası sisteme duyulan güvensizlik ve “sahada kazanıp masada kaybetme” korkusu, Doğu Akdeniz krizinin Türkiye’nin lehine sonuçlanabileceği konusunda, vatandaşı karamsarlığa itmektedir. Bu noktada hükümetin ve devletin konuyu yakından takip eden kurumların, Doğu Akdeniz’de elde edilecek başarıların aynı zamanda tarihten tevarüs eden bu tabuyu yıkacağını da dikkate almaları önemlidir. Şüphesiz bu tabunun yıkılmasıyla birlikte toplumun kendisine, ülkesine ve devletine olan güveni kat be kat artacaktır.