Sanal dünya ile bu aralar başımız dertte. Her şey çok hızlı gelişti ve tüm dünyada hukuk geriden geldi. Ülkemizde de aynı şey yaşandı.

İyi olan şey; WhatsApp’ın veri güvenliğini riske eden açıklaması ve ABD’de Trump’ın Twitter başta olmak üzere sosyal medya hesaplarının askıya alınması, hem siyaset mekanizmamızın hem de halkımızın reflekslerini harekete geçirmesi oldu.

Bu konuyu ele alırken bazı hususlar birbirine karışıyor. Çok yönlü ve dikkat kesilmemiz gereken bir mevzu. Taşları yerli yerine koymalı.

Önce en temel hususlar;

1-Türkiye internet kullanıcısı olarak dünyada üst sıralarda yer alıyor. Halkımız internet mecrasına çok hızlı bir şekilde intibak etti.

2- Türkiye, dünyada en çok siber saldırıya uğrayan üçüncü ülke.

3-Türkiye’de yeni medya gelişmiş bir alan ve küresel şirketlerin yatırımları da dikkatten kaçmıyor. Körfez’den Rusya’ya, ABD’den Almanya’ya geniş bir yelpazede yabancı sermaye, dijital medyada etkin olma gayreti içinde. Çoğunluğu da dezenformasyona ve manipülasyona dönük faaliyet gösteriyor.

Bu üç realiteyi aklımızda tutarak güncel tartışmaları ele alalım.

***

Sosyal medya konusu, üç başlık altında konuşuluyor.

Birincisi; veri güvenliği bağlamında, tüketici hakları gündeme geliyor ve bu noktada hukuk devreye giriyor.

İkincisi; özgürlük-güvenlik dengesi söz konusu olduğunda, devlet politikaları ön plana çıkıyor.

Son olarak da sosyal ağların, siyaseti dizayn girişimleri gündeme geldiğinde de demokrasi bağlamında tartışılıyor.

***

Tartışmak iyidir, refleks vermek ve aksiyon üretmek…

Halkımız bir aksiyon üretti ve küresel şirketler buna duyarsız kalamadı. Çünkü Türk halkı bu şirketlerin önemli oranda kullanıcısı olarak görünüyor. Rakamlara bakıldığında, Türkiye sosyal medya kullanımında dünyada ilk 10’da yer alıyor. 37 milyon kullanıcısıyla Türkiye, Facebook’da ilk onda, 8 milyon kullanıcısıyla Twitter’da yedinci sırada. Instagram’da ise altıncı sırada.

HÜKÜMETİN ZAFERİ

Hal böyleyken bu şirketler şimdiye kadar Türkiye’de temsilcilik açmadı. “Hem senden para kazanırım hem de vergi ödemem. Ülkende istediğim manipülasyonu yaparım ama hesap vermem” demeye getirdiler. Peki, AK Parti hükümeti ne yaptı? Sosyal Medya Yasası çıkararak temsilcilik açmaya ve vergi vermeye zorladı. Aksi takdirde yaptırımlar devreye sokulmaya başlandı. Ve sonuç alındı. Facebook ve diğer bazı şirketler Türkiye’de temsilcilik açma kararı aldı.

VATANDAŞIN ZAFERİ

Şimdi gelelim WhatsApp meselesine. WhatsApp, Türk halkına AB üyesi ülkenin vatandaşı olmadığı için verilerini alıp kullanabilmeyi dayattı. Ve halkımız yerli bir uygulama olan BİP’e ve Rus yapımı Telegram gibi uygulamalara geçiş yaparak (hem de bir hafta içinde milyonlarca kişi bahse konu) bir tepki verdi. WhatsApp yeni bir açıklama yapmak zorunda kaldı, dikkat çekiyorum geri adım atmadı, sadece süreyi uzattı. Şimdi Türk halkının nabzını ölçüyor. Milyonlarca kişi, dijital göçle başka diyarlara gitmiş, geri gelir mi?

Şunu da atlamayalım. Halkımız ABD’deki dijital diktatörlüğü de takip etmekte.

Trump’ın tüm hesaplarını askıya alan sermaye, siyasete darbe yapıyor. Bunu gören halkımız, bu operasyonları ülkemizde de deneyebilme ihtimallerine karşın, yine yerli uygulama olan Yaay sosyal medya platformunda yerini almaya başlayarak bir anlamda Twitter hesaplarını yerli bir uygulamayla yedeğe almış oldu.

SİBER VATAN VE GELECEĞİMİZ

Sayın Cumhurbaşkanı’nın Siber Vatan açıklaması halkımız tarafında memnuniyetle karşılandı.

Kaygılarının devletimiz tarafında takip edildiğini ve çözüm odaklı hamlelerin peş peşe geleceğini gördü.

Siber Vatan; vatandaşın verilerinin güvenliğini sağlayacak, devleti siber saldırılara karşı koruyan zırhı güçlendirecek ve demokrasiye müdahale ihtimallerini, siyaseti dizayn hamlelerini boşa düşürecek çok yönlü, büyük bir mücadelenin adıdır.

Belki biraz geciktik.

Fakat adını koyduğumuz şeyin sonuna kadar peşinden gittiğimizi “Hanslar, Coniler…” çok iyi bilir.