Hafta başında asgari ücret tespit komisyonu dördüncü ve son toplantısını yaparak 2021 yılı için asgari ücreti brütte 3 bin 577.90 TL nette ise 2 bin 825.90 TL olarak belirledi.

Belirlenen brüt tutarın içerisinden devlete ödenen toplam vergi 1019.91 TL olup asgari geçim indiriminin eklenmesiyle çalışanın eline geçecek net tutar 2bin 825.90 TL oluyor.

Zam oranına bakıldığında oransal anlamda açıklanan enflasyonun üzerinde bir oranla yapılan zam 21.56 %’dır.

Fakat sorun vatandaş açıklanan enflasyon oranları üzerinde bir enflasyonla karşı karşıya kaldığını beyan ettiğinde başlıyor.

Bu noktada da vatandaş kendi enflasyonunu şöyle hesaplıyor; ben geçen yıl bir kg patatesi şuna alıyordum bu yıl şu fiyata alıyorum.

Veya ben geçen yıl elektrik faturamı aylık olarak şu fiyatta ödüyordum bu yıl şu fiyatta ödüyorum.

Efendim ben geçen yıl bulguru şu fiyattan alıyordum bugün şu fiyattan alıyorum gibi kendine has cebinden çıkan paranın nereden nereye geldiğini hesaplayarak yapıyor.

Bunun yanında enflasyon hesabı yapılırken enflasyon sepetinde bulunan grupların hangi ağırlıkta enflasyon hesaplamasına dahil olduğuna bakmıyor vatandaş. Ben diyor geçen yıl aynı ürüne verdiğimle bu yıl aynı ürüne verdiğim paraya bakar enflasyonu hesaplarım diyor.

Hal böyle olunca da açıklanan asgari ücreti vatandaş dolayısıyla da çalışan beğenmiyor ve hatta burun kıvırıyor.

Masanın diğer yanındaki işveren de açıklanan asgari ücretin yüksek olduğunu savunarak o da memnuniyetsizliğini ifade ediyor.

Çünkü rekabetin arttığı ve her geçen gün de artmaya devam ettiği dünya ekonomilerinde rakiplerle yarışabilmek için maliyetlerin çok iyi kontrol edilmesi gereklidir.

Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde bulunan ülkemizde de ekonomik sıçramanın yegâne yolunun üretimden geçtiği bilindiğinde üretimdeki en önemli maliyet kalemi olan işçi maliyetlerinin kontrolsüzlüğü yapılacak üretimi dolayısıyla da ihracatı ve dolayısıyla da ülkeye döviz girişini etkileyecektir.

Dolayısıyla da bir anda asgari ücretteki % 21.56 oranındaki artış iş dünyası tarafından da çok beğenilmişe benzemiyor.

Yani konunun muhatabı olan her iki tarafta durumdan memnun değiller.

Burada yapılması gereken nedir diye sorulduğunda aslında yapılması gereken oldukça net ve basittir.

Asgari ücretten alınan vergilerden vazgeçilmesi ve vatandaşa yansıyan enflasyon oranları ile işverenin işçilik maliyetleri gözden geçirilerek yapılacak olan düzenleme ile gerek işçi gerekse de işveren açıklanan asgari ücretten memnun olabilirler.

Bu zamana kadar her yıl açıklanan asgari ücretteki tablo bu oluyor ve burada ortaya koyduğum yöntem uygulanmaz ise bundan sonraki yıllarda da fotoğraf maalesef değişmeyecek.

Tüm tarafların memnun olduğu bir düzenlemeyle ekonomideki çarkların dönüş hızı da yükselebilir. Ayrıca ortaya çıkan sonuçla istihdam rakamları da iyi noktalara gelebilir.

Çünkü biz ülke olarak daha çok daha çok üretmek durumundayız üretimde ki verimliliği de yakalayabilme yolunun gerek işveren gerekse de çalışanın refahının artmasıyla çok daha rahat ve hızlı elde edileceğini bilerek hareket etmeliyiz.