Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Katar’ın başkenti Doha’dan yayın yapan el-Cezire kanalına konuştu.

Macron’un mesaj vermek istediği Müslüman Araplara hitap etmek için İslam karşıtı söylemlerini destekleyen kanalları, örneğin France 24’ün Arapça kanalını ya da el-Arabiya’yı değil de el-Cezire’yi seçmesi hedef kitlenin el-Cezire’ye olan güveninin işareti.

Bununla birlikte, Fransa Cumhurbaşkanı şayet el-Cezire seyircisini bir takım hikayelerle ve yalanlarla kandırabileceğini zannediyorsa yanılıyor.

Macron’un önceki akşam yayınlanan röportajda dile getirdikleri ve “Yanlış anlaşıldım” şeklinde özetlenebilecek açıklamaları geri adım attığının göstergesi.

Oysa daha birkaç gün önce büyük bir pişkinlikle Müslümanlara meydan okuyor ve “Hiçbir şey bize geri adım attıramaz” diyordu.

Macron’un el-Cezire aracılığıyla Müslüman Araplara hitap ederek tepkileri hafifletmeye çalışması, Fransız mallarına yönelik boykotun etkili olduğunun ve Paris’i korkuttuğunun kanıtı.

Fransa Cumhurbaşkanı her ne kadar geri adım atsa da hatasını kabul edip özür dilemek yerine hâlâ Müslümanları suçlamaya devam ediyor.

Kendisinin aslında yanlış bir şey söylemediğini fakat sözlerinin çarpıtıldığını öne sürüyor.

Güya “İslam tüm dünyada kriz yaşayan bir din” derken şiddeti savunan ve herkesten çok Müslümanlara zarar veren terör örgütlerini kast etmiş.

İslam’ın doğru anlaşılmadığından dem vurarak Müslümanlara ders vermeye kalkışıyor.

İslam’ın yanlış yorumlanmasından kaygı duyuyormuş gibi davranan Macron’un asıl amacı “İslam” ve “şiddet” kelimelerini ısrarla birlikte kullanarak Müslümanları terörist gibi göstermek ve kendini haklı çıkarmak.

Dinimizi bir şarlatandan öğrenecek değiliz herhalde.

Macron, şayet İslam ve Müslümanlar için gerçekten endişeli olsaydı, Kanada Başbakanı Justin Trudeau gibi ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığına dikkat çekerdi ve iğrenç karikatürleri savunmazdı.

“Terör saldırılarını gerçekleştiren suçlular, teröristler ve soğukkanlı katiller kesinlikle İslam’ı temsil etmiyor” derdi.

Baltayı taşa vurduğunu fark eden Macron, Müslümanların neler hissettiğini anladığını söylüyor.

Oysa daha iki-üç gün önce Peygamber Efendimiz’e (s) hakaret eden karikatürlere tepki gösterenleri “radikal azınlık” olarak nitelemişti.

Fransa Cumhurbaşkanı, Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan iğrenç karikatürlerin hükümetin projesi olmadığını, bağımsız ve özgür bir kuruluşun yayını olduğunu iddia ediyor.

Kısacası bir yandan kıvırırken bir yandan da kuyruğu dik tutmaya çalışıyor.

Karikatürler yayınlandıktan hemen sonra sözlü ve fiili tepkisini ortaya koysaydı önceki akşam söylediklerinin inandırıcılığı olurdu.

Fakat karikatürlere sahip çıkan ve hatta daha da ileri giderek onları devlet binalarının duvarlarına yansıtan bizzat kendisi.

Macron, el-Cezire’ye konuşarak kendini aklamaya ve tepkileri hafifletmeye çalışsa da bunda başarılı olduğu söylenemez.

Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı’ndan her şeyden önce Müslümanlardan açıkça özür dilemesi ve Müslümanlara yönelik cadı avına son vermesi bekleniyor.

Bilakis Macron’un son açıklamaları Fransız mallarını boykotun işe yaradığını gösterdi.

Fransa Cumhurbaşkanı özür dileyinceye kadar boykotun devam etmesi gerektiği görüşü daha da güçlendi.