“Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir: Kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.” Oğuz Atay

Sıfırdan başlamak… Ve bazen de sıfırın altında başlamak gerekebilir. Gerçekten bazen her şeye yeniden başlamak gerekiyor. Yeniden başlamaya karar vermek. Eğer yaşadıklarınız cehennem azabına döndüyse alışkanlıklarınızın kölesi olmayın. Derhal çıkın o çukurdan. İçinden çıkılmaz ağlarla kuşatıldığınızı hissediyorsanız yırtın o ağları. Kendi ördüğümüz ağların esiri olmayalım.

Bu yazıyı şu an okuyan okurlarım içerisinde “kolaysa sen değiştir!” diye içinden geçirenler olabilir. Elbette kolay değil ama tembelliğimizi “kader” deyip kestirip atanlardan olmayalım. Kaderinde ne olduğunu ancak onu yaşadıktan sonra anlarsın. Yani sıfırdan başladıklarında dâhil her şey kaderin değil mi kardeşim? Neden tembel tembel oturalım? Baktın içinden çıkamıyorsun yolunu, yöntemini değiştir. Sorununla yüzleş,net ol,erteleme,öteleme,ötekileştirme,sebepleri dışarıda,başkalarında arama yanılgısından vazgeç.Sorun varsa bunun mazeretini nasıl üretirsen üret ama kendini kandırmaktan vazgeç. Çünkü sebebini sende çok iyi biliyorsun ki sorunun kaynağı sensin. Çözümün kaynağı da senin içinde, SEN DE.

Hayatının zorluklar tarafından tamamen çevrildiğini düşünmek ve çaresizlik içinde hiç bir çıkış yolunun kalmadığı inancına saplanmak. Bu çok tehlikeli bir ruh halidir. Bunun bir adım ötesi zorluklardan kurtulma adına hayatına son verme ve bilinçsizce intihar etme gibi sonuçlar doğurabilir.

Burası cennet değil burası dünya

Hayatımızdaki bazı şeyler ya da hiçbir şey istediğimiz gibi olmayabilir. Evet, ama şunu unutmayalım burası cennet değil burası dünya… İmtihan ve mücadele yeri. Her şeyin en güzel şekilde olacağı yer burası değil. Rabbimiz “Sabredenleri müjdele!” dedi ve mükâfatını elbette verecek.

Bizi yoktan var eden Rabbimiz, öylesine, iş olsun diye göndermedi ki bizleri dünya denilen bu gezegene. Çölün ortasında yapayalnız, çaresiz gibi mi hissediyorsan, şunu hiçbir zaman unutma ki “Rabbin seni terk etmedi.” Rabbimiz hep bizimle ve asla kulunu terk etmez. Rabbin seni ne gündüz ne de gece terk eder. Senin Rabbin, iyi gününde yanında olup, kötü gününde seni yalnız bırakan insanlar gibi değildir. Senin Rabbini ne uyku ne de uyuklama alır. O gece ve gündüz hep seninledir.

Sen O’nu unutsan bile “O” seni bir an bile unutmayandır. Senin; sana, ümitsizliği haram kılan bir Rabbin var! Bir samimi tövbenle her günahını silip, yerine güzellikler verecek kadar seni çok seven bir Rabbin var!

İnşirah Suresi: «1.Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? 2-3. Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? 4. Senin şanını yükseltmedik mi? 5.Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. 6. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. 8.Ancak Rabbine yönel.”

Bu sure de Rabbimiz zorluklar karşısında sıkışıp kalmış insanların ruhlarına, adeta nefes alacak bir menfez açmakta, “Kimsesiz ve çaresiz değilsiniz, kesinlikle her zaman bir çıkış yolunun olduğunu, her güçlüğün içinde bir kolaylık var, vazgeçme, zorluğu fırsata çevirmeye çalış!” mesajı vermektedir.

O kadar ki, şayet insan ümidini yitirmezse, o insan o kolaylığı bulamasa bile, kolaylığın gelip onu mutlaka bulacağını ifade ederek teminat vermektedir. Kendisine yönelen bir kuluna Allah kefil olmaktadır.

Ölüm gelip bizi bulana kadar umut her zaman vardır. Yeni bir başlangıç için imkânın varken o gün neden bugün olmasın? Yeni bir başlangıç için var mısın?