Büyük idealleri olanlar…

Geçen haftaki yazımızda inşirah süresinin mealini paylaşmış inşirah suresindeki heyecanı ve müjdeyi sizin dikkatinize sunarak daralmış gönüllerinize bir umut ışığı tutmak istemiştim.

Yüreğinin sıkıldığını, herkesin ve her şeyin seni boğduğunu hissediyorsan İnşirah (gönle huzur veren ) süresini okumanı ve üzerinde tefekkür etmeni tavsiye ediyorum.

Zorlukların bir adım ötesinde muhteşem bir hayatın olduğunu bir anlayabilsek, her zorluğun bizim yeni bir alana yelken açmamız için Allah’ın bir nimeti olduğunu görebilsek… Ferahlığın, selametin, mutluluğun ve huzurun hiç de uzaklar da olmadığını anlayacağız.

Allah insana akıl vermiş bu aklı muhakeme ve tefekkür kabiliyeti ile güçlendirmiştir. İnsan kendi içinde verdiği mücadeleyi ancak güçlü bir inançla aşabilir. “Ben bütün bu sıkıntıları aşabilecek güçteyim.”  Buna önce kendimiz inanmalıyız. Bu inancı besleyecek bilgi ve bu bilgi ile oluşturacağımız ideallerimiz bizi diri tutacaktır. Büyük idealleri olanlar küçük şeyleri dert etmezler.

Büyük idealler için motive edilen zihin bütün zorluklara karşı “Psikolojik bir yatkınlığa’ sahip olur. Ve bu psikolojik ruh haliyle her zorluğun üstesinden gelebilir. İnsanın psikolojik yatkınlığa ulaşmasının iki yolu vardır: Biri sarsılmaz bir inançla ümidini kesmeden Rabbine yönelmek, diğeri aşk ve şevkle sürekli faydalı işlerle uğraşıp sürekli üreterek aktif olmaktır.

“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Rabbine yönel.”

İnsan kendini yaratan Rabbinden uzaklaştıkça, aslında varoluş ekseninden uzaklaşmakta bu da kaosa/kargaşaya sebep olmakta ve kendini zorluklar içine sürüklemektedir. Ne demek istediğimi bir örnek ile anlatayım: “Gemiye binen bir insan, sırtındaki yükleri gemiye bırakmamakla aslında kime kötülük yapmış oluyor? Elbette kendine kötülük yapmakta, kendini zora sokmaktadır.”

İnsan iç ve dış dünyasında yaşadıklarını paylaşmasıyla ancak psikolojik kolaylığa, huzura ve başarılara kavuşabilir. Başına gelen olumlu olumsuz her olayı doğrudan kendine mâl eden ve sırtına yüklenen insan, kendisini zorluklar içine atmakta, psikolojik rahatsızlıklara ve başarısızlıklara yatkın hale getirmektedir.

Psikolojik yatkınlığın önemli bir yöntemi insanın kendisini boy hedefi haline getirmesidir. Esas zorluk kaynağı insanın kendisidir. İnsanın nefsidir. Çocukluktan, gençlikten gelen alışkanlıklarıdır. Esas mücadele alanı ve savaş cephesi kendi duygu ve düşünceleridir, bilinçaltıdır.

Böyle olunca zorluklara karşı en önemli engel olanı, öncelikle kendini aşması gerekir. Hayatımızda şu sözleri kendimize slogan haline getirilebiliriz: “Bana rağmen!”, “Nefsime rağmen!”, “Alışkanlıklarıma

rağmen!”,“Zaaflarıma rağmen”, “Günahlarıma rağmen”, “Yoksulluğuma rağmen”,

“Tembelliğime rağmen”, “Ekonomik güçlüklere rağmen” bu sıkıntıların üstesinden geleceğim! “Her başarısızlığı, başarım için bir fırsat olarak görecek ve ideallerime ulaşmak için aşılması gereken basamaklar olmasını sağlayacağım!”

Her zorluğa aslında bu bakış açısıyla bakmak gerekir. Zorluğun üstüne gitmez, bir kenara çekilir, ondan kaçarsak, aslında o zorluğun daha çok büyümesine ve yeni zorluklar doğurmasına sebep oluruz. Eğer üzerine gider mücadele edersek, hem ondan kurtulmuş hem de yeni

zorlukları karşımıza çıkarmasına izin vermemiş oluruz.