Başkan Joe Biden ile Amerika, dış politikada köklü değişiklikler içine gireceğinin işaretlerini vermektedir. Seçim sürecinde Trump’ın dış politikada Amerika’yı dünyada tepki çeken ve otoriterlersen bir noktaya getirdiğini vurgulayan yeni başkan, göreve gelir gelmez bu süreci tersine çevirecek icraatları ile dikkatleri çekmektedir.

            Trump’ın izlediği dış politika, dünyada mazlum toplumlara hayatı cehenneme çevirirken, otoriter yönetimlere ve rejimlere de moral desteği vermişti. Amerika’nın yeni başkanı Biden, seçim sürecinde verdiği vaatler çerçevesinde Trump’ın hem ülkede ve hem de dünyada açtığı yaraların izlerini sarmak için harekete geçti. Bu çerçevede Trump’dan destek alarak Ortadoğu’da tüm sorunların kaynağı haline gelmeye başlayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan silah antlaşmalarını iptal etti. Bilindiği gibi Yemen iç savaşının ve Libya’daki kargaşanın arkasındaki önemli desteklerden bir kısmı bu ülkelerden gelmekteydi. Bu nedenle gelecek zamanlarda, yıllardır bir felaketin eşiğinde bulunan Yemen’de iç istikrarın sağlanabileceği düşünülebilir.

            Trump döneminde Amerika, kayıtsız şartsız İsrail’e tam destek vererek, Filistin’e hayat hakkı tanımamıştı. İmzaladığı bir kararname ile Kudüs’ün başkent olarak tanınması, dünyada büyük tepkiler çekmişti. Trump’ın tam desteğini alan İsrail yönetimi yerleşim yerleri sayılarını çoğalttığı gibi, Filistin topraklarını da açık cezaevi haline getirmişti. En azından Biden döneminde Filistin’in rahat bir nefes alacağı tahmin edilmektedir. 

            Biden, Amerika’nın dış politikada en büyük rakibinin Çin olduğunu vurgulayarak, Çin ile köklü bir mücadelenin işaretlerini vermektedir. Çin, sahip olduğu büyük ekonomik güç ile özellikle Uygurlara yönelik yaptığı asimile politikası ile dikkat çekmektedir. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri yalnız kalmış ve dünyada destek alacakları bir kapı kalmamıştı. Vatanlarında zulüm içinde olan Uygur Türklerinin gözyaşları bir nebze de olsun dinecektir.

            Önümüzdeki günlerde Doğu Akdeniz, Suriye, Kafkasya, Balkanlar ve dünyanın geri kalan sorunlu bölgelerinde Biden’ın izlediği politika ile farklı bir Amerika ile karşılaşabiliriz. Bu çerçevede dünyayı ilgilendiren önemli bir karar da iklim antlaşması ve DSÖ’ye Biden ile birlikte Amerika’nın tekrar geri dönmesidir.

            Biden döneminde Rusya ile ilişkiler de Trump döneminden farklı olacağa benzemektedir. Küresel rekabet ve mücadelede Rusya’ya karşı daha sert tutum izlemesi beklenen Biden dönemi Amerika’sının sıkça bu ülke ile çatışmaların eşiğine gelebileceği sanılmaktadır.

            Yeni bir dünya kurulacağını vurgulayan Biden, programları, söylemleri ve vaatleri ile Trump öncesi Amerika’yı inşa için çalışmaktadır. Bu nedenle “ihmal ettiğimiz ittifakları yeniden inşa edeceğiz” diyerek kenara itilen eski müttefiklerle işbirliğinin işaretlerini vermektedir.

            Dünyada önemli bir sorun olan mültecilerin Amerika’ya girişleri veya genel olarak bunlara yönelik olarak dünyada takip edilecek politikalarda da yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönemde düzensiz göçlerin AB ve Amerika’ya doğru eskisinden daha da fazla yol alacağı düşünülmektedir.

            Biden’ın iktidara gelmesi ile korku içine yuvarlananların, en çok otoriter yönetimler sergileyen ve diktatörleşen rejimlerin olduğu kaçınılmazdır. Trump’ın izlediği politikalar bu tarz yönetimlere büyük destek verirken, Biden döneminde bu neslin sonu gelebilir.

            Velhasıl Biden’ın başkan olması sadece ABD’yi değil dünyayı da derinden etkileyecektir.