Bu yazımı yeryüzü mağdurlarına atfediyorum.  İftiraya uğramış, yerinden yurdundan sürülmüş, “yok mu bana uzanacak bir adalet eli” diye inleyen garibanlara, kimsesizlere, eli böğründe feryat eden annelere, bacılara, kardeşlere, babalara kurtuluş dileğiyle selam olsun.

Zâlimin kimliğinin önemi olmadığı gibi mazlumun da kimliği önemli değildir. Kimliklerin olması işi hafifletmediği gibi haklı da çıkarmaz. Zâlim bendense “oh ne âlâ”, sizdense “kötü” demek acıları çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz.

Hiç suçunuz olmadığı halde mağdur olursunuz. Irkınızın, dininizin, dilinizin, tarihinizin hesabını sizden sorarlar. Söyleyecek hiçbir bir sözünüz olmaz yutkunur kalırsınız. Çok şey söylemek istersiniz ama hiçbir şey söyleyemezsiniz çünkü her söylediğiniz aleyhinize delil olur. Mağdur olmak, mazlum olmak zor iştir.

İftiraya uğrar, haksız yere töhmet altında bırakılırsınız. Etrafınızda sizi anlayacak ve size sahip çıkacak insanlar ararsınız. Kimseyi göremediğiniz zaman yıkılırsınız. Derdinizi ummana döker, kahrolursunuz.

İnsanlık tarihi zâlimler ile mazlumlar arasında geçen mücadelenin hikâyesidir. Mağdurluk kadar zâlimlik te zor iştir. Zâlim aynı zamanda kendine zâlimdir. Nedense çoğunlukla kazananlar zâlimler olmuştur.

Ben bugün duyduğum, bildiğim ve de elimden bir şeyin gelmediği yeryüzü mazlumlarının bir kısmını size hatırlatarak “bir nebze vazifemi yapabilir miyim” umuduyla küçük dokunuşlarda bulunacağım.

Duydun mu?

Doğu Türkistan’da milyonlarca insan kamplarda dili, dini ve ırkı nedeniyle soykırıma tabi tutuluyor.

Haberin var mı?

Filistin’de Kudüs’te milyonlarca insan öz yurdunda parya durumunda.  Yerinden, yurdundan, canından oluyor soykırıma uğruyorlar.

Farkında mısın?

Arakan’da milyonlarca insan Müslüman olduğu için soykırımla karşı karşıya.

Görüyor musun?

Yemen’de binlerce insan bombardıman altında açlık ve sefaletin pençesinde inim inim inliyor. Binlerce çocuk açlıktan ölüyor.

Biliyor musun?

Nijerya’da terör nedeniyle binlerce insan katledilirken yüzlerce çocuk esaret altında.

Bunlar ilk etapta benim aklıma gelenler.  Siz bunlara Suriye, Afganistan, Irak, Keşmir’i de ekleyin. Liste uzayıp gider. Diyeceksiniz ki peki ne yapalım? Çare en yakınından başlayarak zalimlere fırsat vermemekten geçiyor. Haksızlık karşısında susuyorsan vay haline… Hele haksızlığı destekliyorsan durumun daha acı…

Peki, kim bu zâlimler? Kim olduklarının önemi yok. Zaten onlar kimliksiz oldukları için zâlimler. İnsan evlâdı olanın zulmetmesi mümkün değil,  onların insanlıktan çıktığını düşünüyorum.  Meseleye biraz genel baktık ama etrafınıza şöyle bir alıcı gözle bakın çok sayıda zâlim, çok sayıda mazlum göreceksiniz. Uzaktakiler için duadan başka bir şey yapamıyorsunuz o zaman en yakınınızdaki haksızlık yapanlara dur deyin.  Hiçbir zâlim kendine haklı gerekçeler bulmadan zâlimlik yapmaz.

Kendisini ifade edemeyen garibanların, sakatların, hayvanların ve nebâtatın hakkını hukukunu korumak, insan olarak senin görevin olduğunu unutma. Yeryüzünün efendisi olmak kolay değil. Dünya sana emânet edildi. Burada yapıp ettiklerinden, yapman gerekirken yapmadıklarından öteki dünyada hesaba çekileceksin.

Son söz; yeryüzünün bütün mazlumlarına kurtuluş diliyorum. Zalimler için yaşasın cehennem.