İnsan ilkeli davrandığı müddetçe itibar görür.

Seversiniz ya da sevmezsiniz, aynı düşünceye sahip olursunuz ya da olmazsınız, aynı inancı paylaşırsınız ya da paylaşmazsınız bütün bunlardan bağımsız olarak muhatabımızda aradığımız en önemli şey ilkeli davranıp davranmadığı olmalıdır.

İlkeli hareket edenler ciddiye alınırlar ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurabilirsiniz; ilkesizler ise gale alınmayı dahi haketmezler ve uzak durulması gereken gruba girerler.

İlkeli olanlar/davrananlar muhalifiniz olsa dahi saygıyı hakediyor demektir.

İlkesizliği prensip haline getirenler en yakınınız(dakiler) olsa da prim verilmemeli, desteklenmemelidirler.

Kendi grubu içerisindekilerin hatalarını görmeyenler, görülmeyecek kadar küçültenler, muhaliflerinin eksiklerini büyütüyor, olduğundan fazla gösteriyorsa bunun doğru bir davranış olduğu söylenemez.

Dünkü söylediği ile bugünkü açıklamaları arasında dağlar kadar fark olanlar, geçmişte durduğu yer ile bugün konumlandığı yer arasında ciddi çelişkiler oluşturanlar gale alınmayı hak etmezler.

Elbette fikirsel ve inançsal değişim ve dönüşümün bizleri getirdiği/götürdüğü noktalardan söz etmiyoruz.

İnsan zamanla fikirlerini değiştirebilir, farklı inançları benimseyebilir.

Zamanla insan değişebilir ve dönüşebilir, bu gayet anlaşılabilir bir durumdur.

Fakat, “Dün dündür, bugün bugündür” kıvraklığı ile hareket eden, bukalemun gibi renkten renge giren, çıkarları doğrultusunda fikirlerini ve inançlarını tezgaha koyan bir tipoloji itibar görmeyi, ciddi alınmayı hak edemez.

İlkeli olunması en fazla da siyaset alanında özlediğimiz/beklediğimiz bir haslettir.

İlkeli olanlar siyasetin yüzünü ağartırlar, ilkesizler ise siyasetin yüz karasıdırlar.

İlkeli duruş maskesi kullanarak arzı endam eden muhteremler (!) vardır ki, gördüğünüzde yüzünüz buruşur, konuştuğunda yönünüz çevrilir.

Daha dün bulunduğu yere dair olumlu konuşanlar ya da orada sessiz kalanlar, bugünün dünü en fazla eleştirenleri oluyorlarsa eleştirilerinde ciddiye alınmaları mümkün mü?!

Ağızlarını her açtıklarında demokrasi dersi verenler, insan haklarından söz edenler, hak ve hukuktan dem vuranlar ilk önce iğneyi kendilerine batırmalı, sonra karşısındakilere eleştiri yöneltmelidirler.

Onlar aynada kendilerini farklı gördükleri müddetçe ne kadar büyük bir hata yaptıklarını anlayamayacaklardır.

Kediyken aslan gibi kükremenin alemi yok.

İlkeli davranıyormuş gibi hareket ederek insanları bir noktaya kadar aldatabilirsiniz.

Er ya da geç insanlar sizin asıl kıymetinizi/değerinizi anlar.

Eğer söz ve davranışlarınızla ilkeli bir duruş ortaya koymayacaksanız, nerede olduğunuzun, ne söylediğinizin ve ne yaptığınızın bir önemi de yok.