Terör örgütleri hedeflerine ulaşmak için halka korku salan eylemler düzenleyerek, ülkedeki otorite üzerinde güvensizlik oluştururlar. Örgütlerin asıl ihtiyaç duyduğu şey ne para ne de insan gücüdür. Bunlar sadece araçlardır. Eğer terörle mücadele eden unsurlar üzerinde acziyet oluşturup, halkın iktidara olan güvenini sarsabilirlerse amaçlarına büyük oranda ulaşmış olurlar. Bundan sonra yapmaları gereken şey, siyasi uzantılarına "meşruiyet" kazandıracak eylemler düzenlemektir. Siyasi figürleriyle devleti pazarlık masasına oturtmayı başarırlarsa, artık eylemlerinin meyvesini toplamaya başlayabilirler.

PKK'nın bombalı saldırı ve suikastlardan daha fazla önemsediği eylem türü daima insan kaçırıp, devlet ile temsilcilerini pazarlık masasına oturtmak oldu. Bu sayede etkin bir propaganda imkânına kavuşurken, TBMM'ye gönderdiği siyasetçi görünümlü militanlarına da "barış elçisi" misyonu kazandırabildi. Son 30 yılda bu yöntem sayesinde önemli kazanımlar elde ettiği için "rehine" şantajını kullanmaktan asla vazgeçmedi.

DEVLET ŞANTAJA BOYUN MU EĞSİN?

Rehine silahını terörün elinden alabilecek tek şey, devletin sonucu neye varacak olursa olsun kirli pazarlıklara tevessül etmemesidir. Mehmetçiğin büyük fedakarlıklarla yaptığı harekatta, terör örgütünün 13 insanımızı infaz etmesinin sebebi, efendilerinin nezdinde dahi suçlanmasını sağlayan içine düştüğü bu çaresizliğidir.

Terör elebaşı Duran Kalkan'ın "Öcalan'ın serbest bırakılması şartı" şeklindeki kirli şantajına boyun eğmeyerek, operasyon emri veren Cumhurbaşkanımızı suçlaması anlaşılır bir şeydir. Kurduğu oyunu bozulan; ABD ve Fransa'nın desteğiyle inşa ettiği terör yuvası, 53 militanıyla birlikte yok olan "terör elebaşısı"ndan başka ne açıklama beklenebilirdi ki?

Asıl anlaşılır olmayan şey, teröre bu çaresizliği içerisinde istediği taze kanı sağlayan muhalefetin tutumudur. Duran Kalkan ile aynı üslup ve tonda, hatta aynı kelimeleri kullanarak Cumhurbaşkanımızı suçlayan Kılıçdaroğlu, teröre nasıl yardım ettiğinin farkında mıdır? PKK'yı vahşice işlediği bu cürümden dolayı mahkum etmek yerine, örgütle pazarlığa oturmadığı için devleti suçlayan bir muhalefetin terörle mücadele edebilme imkanı var mıdır?

TERÖRLE ORTAK DİL KULLANILAMAZ

Milliyetçi olduğunu iddia eden Akşener'in, TSK'nın kahramanlığını görmezden gelerek böylesi bir acıdan "siyasi malzeme" çıkarmaya çalışması neyle izah edilebilir? PKK'ya ihanet ettiği için örgüt tarafından suçlanan Osman Öcalan'ın TRT'ye mülakat vererek, HDP'yi eleştirmesini ve lideri "Selahattin Demirtaş'ı terörist olmakla itham etmesini" içine sindiremeyen ve bu röportajı her fırsatta akıl almaz bir şekilde PKK'ya destek gibi lanse eden Akşener, devletin örgütle pazarlığa oturmamasından neden rahatsızlık duyar?

Ülkemizin terörle mücadelesinde sırtındaki asıl kambur ne yazık ki, muhalefetin bu tavrıdır. Batılıların himayesinde kurulması tasarlanan çürük bir iktidarın, küçük bir parçası olmak adına sergiledikleri bu tutum "siyasi mücadele" ile izah edilemez.

Şehit aileleri, adeta terör örgütü tarafından hazırlanmış metinlerin muhalefet liderleri tarafından okunduğu bu kirli propagandaya rağmen, devletinin yanında dimdik dururken; Diyarbakır Anneleri HDP'nin tüm algı operasyonlarını yerle bir ederken, muhalefet partileri halk nezdinde hiçbir inandırıcılıklarının kalmadığını görmüyor mu?