Biz kırmızılar yani Çok Yüksek Riskli illerde yaşayanlar, vebalılar, belalılar, lanetliler; tıpkı Allah’ın Nasrettin Hoca’ya eşeğini kaybettirip sonra da buldurarak sevindirmesi gibi cumartesi gününün yasak kapsamından çıkartılmasına ziyadesiyle mutlu olduk.

Herkesler ‘hafta sonu ne yapsak’ diye heyecan içinde düşünüp duruyor ve fakat yapacak çok fazla bir şey yok…

Niye yok?

Yok çünkü biz kırmızılar yani Çok Yüksek Riskli illerde yaşayanlar işlek caddelere HES koduyla girenler, bir bardak çay bile içemeyenler…

Tavla bile oynayamayanlar…

Sarı, turuncu ve mavilerin elde etmiş olduğu haklardan mahrum kalanlar...

Ve kalacak olanlar…

Mesela halı saha maçımız ne olacak?

Getirin abicim şu haritayı önüme:

Eveet bi bakalım, şimdi cumartesi Samsun’dayız, bu tamam…

Pazar günü halı saha maçı için Çorum’dayız.

Sokağa çıkma yasağı da dahil bütün yasaklar kalkmış, lokantalar, kafeler açılmış en yakın il neresi, Bingöl…

Kahvaltı için Bingöl’e mi gidelim yoksa Uşak’a mı?

İskender yemek için Bursa’ya mı gitsek, ama kalabalık olur şimdi orası…

Yasaktan kurtulmuş, zincirini kırmış millet doldurur, girişlerde kuyruk olur..

Giderken mecbur Konya’nın etrafından dolanacağız…

Gitmişken öğle yemeğini de orada hallederiz…

Akşam yemeği için, bakalım neresi, Sivas…

Yemekten sonra akşam çayını da Yozgat’ta içeriz…

Çocukların okul kaydını da Güneydoğu’da bir yere aldırmamız lazım.

Bu harita çok yoracağa benziyor bizi…

İşi gücü de değiştirmek lazım;

Bak haritanın göbeğinde tertemiz Uşak…

Uşak halısı dünyaca meşhur, halı işine mi girsek?

Anadolu’yu geze geze satar riskli bölgelerden uzaklaşırız böylece…

Karadeniz’in rengi kolay kolay değişeceğe benzemiyor.

Bu gidişle kırmızılar hariç bütün memleketi karış karış dolaşacağız.

Uzun bir süre yaşadığımız şehre giremeyeceğimize göre, bu baharı göçmen kuşlar gibi geçireceğiz.

Ne demişler: ‘Gidemediğin yer senin değildir!’