Geçenlerde bir yerde muhabbet ederken bir arkadaşım Üstat Sezai Karakoç’un o çok bildiğimiz ve sevdiğimiz şiirin bir yerini tekrar edip duruyordu;

Senden ümit kesmem

Kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Ne güzel şiirdir değil mi? Manası ve verdiği, hissettirdiği hayal ne kadar da büyük.

Arkadaşımın bu tekrar tekrar terennüm ettiği mısra aklımda dolanan onlarca düşüncenin aslında kısa ve çok net izahı benim için. İçimizde merhamet adlı bir çınarın olduğunu ve bu zor zamanlarda hatta çok uzun asırlardan beri içimizdeki bu çınarı kurutmak için ellerinden gelen her ne varsa birilerinin yaptığına ama bir türlü ve şükür ki buna güçlerinin yetmediğine inananlardanım ben.

Elbette inanmayan, kabul etmeyen ve belki de bu söylediğimi aşırı duygusal bulanlar da var. Olsunlar.

Bizler içimizdeki bu merhameti evvela inancımızdan alırız. Çok uzak bir diyarda bir zalim bir kuşa taş atsa bizim kanadımız kırılır, bir yetimin canı yansa bizim gözümüzden yaş akar… Merhamet bizim için sınırdan öte, mekândan öte, zamandan öte bir şeydir yani ve bizler bunu içimizde, en derinde hisseder de dururuz.  Yoksa hiç tanımadığımız birinin derdiyle ne diye dertlenelim? Neden çok uzak bir diyarda gözü yaşlı kalmış bir yetimi ta buralardan düşünüp de hüzünlenelim? Ne diye evimizi, aşımızı mazlum bırakılıp da yurdundan ayrılmak zorunda kalan insanlarla paylaşalım ki?

Peki bu merhamet çınarı nasıl olmuştur da bizim gönlümüzde boy vermiştir? Ya da şöyle söylemek lazım dünyanın neredeyse hiçbir yerinde ve hiçbir bedende tutmayan bu ya da daha insaflı söyleyeyim pek çoğunda tutmayan, boy almayan ve boy vermeyen bu tohum neden bizde bunca serpiliyor?

Dedim ya bu inancımızla alakalı. Dünyanın herhangi bir yerinde acı çeken mazlumların derdini dert edinen bir Peygamber’in yolundan gitmeye çalışan insanlarız. Toprağına, insanına bu şuur bir şekilde yer etmiştir bizim coğrafyamızda. Bu toprakların çocukları analarından süt emer gibi merhameti öğrenirler aslında. Onlardan görür, onlar gibi yapar ve onlar gibi yaşarlar.

Ezcümle, merhamet dedikleri o çınar bizim vatanımızın her karışında hudayinabit boy verir.

Ne diyeyim o çınarın gölgesinden ayırmasın bizi Allah…