Garip bir zamanda yaşıyoruz kâri. Sahte, çirkin ve merhametsiz bir zamanda. Kimin ne olduğu, nasıl olduğunu anlamak için ya büyük bir feraset sahibi olmak ya da az çok ilm-i nücum bilmek falan gerekiyor. Zira söylediği gibi olan ya da olduğu gibi söyleyen insan bulmak çok zor.

Bu zamanda yaşıyor olup da hayret etmemek elde değil bana kalırsa. Çünkü gördüklerimizle birilerinin ne ve nasıl olduğunu anlayalım desek yanılıyoruz. Söylediklerini ciddiye alalım da ona göre bir tavır alalım desek hata ediyoruz.

Yani çok garip ama insanın şöyle diyesi geliyor; neredeyse hiç kimse söylediği ve olduğunu iddia ettiği kişi değil.

Bunlar genel mevzular aslında ve pek çok örnek verip de izah etmek mümkün ama bazı olanlar artık insanı söylemeye mecbur ediyor. Merhum Necip Fazıl’ın bir şiirinde yazanları bizzat yaşıyoruz mesela şimdi;

“Baba katiliyle baban bir safta…”

Adam bir yandan bu milletin evlatlarını şehit eden aşağılık terör örgütüne ses edemiyor, o terör örgütüyle her şekilde bağı olan ve bunu da alenen söyleyebilen kravatlı, fönlü teröristlerle kol kola geziyor ama dönüp de diğer taraftan şehitlerimize rahmet dileyecek kadar ikiyüzlülükte ve sefillikte çıtayı Allahukber Dağlarına çıkaracak bir performans gösteriyor. Ve hiç utanmıyor bundan. Bir gün önce vatan için şehit edilen yiğitlerin kanları ellerinde olanlara mehdiyeler düzüyor bir gün sonra “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda” diye yazılar yazıyor. Karar ver be adam; at mısın eşek misin?

 Ama sorsan herkesten daha vatansever herkesten daha milliyetçi…

Bir de aynı güruhun insan haklarına saygılı, merhametli, adaletli falan olmak gibi iddiaları var. Kadınlarla ilgili en çok konuşan bunlar olur, cinayetlerle ilgili en çok söz söyleyen bunlar olur, tacizleri tecavüzleri en çok lanetleyen bunlar olur. Lakin kurcalayınca altından kendi pislikleri çıkar ve sessizce kuyrukları kıstırır, kulaklarının üzerine yatarlar.

İnsanı savunduklarını söyler ama en çok onlar söverler. İnsan haklarını savunduklarını iddia ederler ama mesela Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Hoca hasta olunca ardından beddualar eder ve binlerce şey uydurur dururlar. Hoca daha kılıcı eline almadan kaç kelle götürmüş meğer.

Ezcümle bunlara bir isim bulacak olsak en ahlaklısı “ikiyüzlü” olur sanırım.

Kim mi bunlar? Bence söylemeden de anladınız. Ve eğer aklınıza gelenler aynı isimlerse bu yazı kendi sağlamasını yapmış ve beni haklı çıkarmış demektir.