Mart ayının yarısını geride bıraktığımız şu günlerde farklı duyarlılık alanları bulunmaktadır. Kapanan işyerleri, sürekli renk değiştiren haritalar, Kovid-19 tablosundaki rutine dönen hasta-ölü açıklamaları, bu yıl kimin şampiyon olacağı, kadın cinayetleri…

Elbette tüm duyarlılık alanlarının nevi şahsına münhasır özellikleri bulunmaktadır. Bu yazımızda gelecekleri adına nefes tüketen sınav öğrencilerinin haletiruhiyelerini ve çalışma süreçlerini değerlendireceğiz. Bilindiği üzere Türkiye bir sınavlar ülkesi. ÖSYM'nin sınav yapmadığı hafta neredeyse tok gibi. TUS, ALES, YÖKDİL, MSU,LGS, YKS ve daha onlarcası.

Sınav grupları içerisinde en kalabalık grup YKS grubudur. 2 milyondan fazla öğrenci her yıl gelecek planlamasını bu sınavın sonucuna göre yapmaktadır. YKS, 1974 yılından beri farklı isimlerle yapılageldi. Fakat asıl işlevi olan "seçme ve yerleştirme" görevini yapmaya devam etti, bundan sonra da devam edecek. Zira 20 milyona yakın genci ve öğrencisi bulunan bir ülke Türkiye.

Bahar gelmiş hoş gelmiş terennümleri içerisinde şiirler yazılırken ve şarkılar söylenirken bahar bir eğitimci olarak beni tedirgin etmiyor da değil. Zira bahar, sınav öğrencilerinin tamam mı devamı kararını verdikleri mevsimdir. Hayallerinin peşinden koşan, hedefe odaklanan, eylül ayından itibaren çok düzenli ve verimli çalışan öğrenciler yarışın heyecanıyla bir günde iki günlük çalışma planı yapmaktadırlar.

Özellikle konularını bitiren, tekrar testlerine başlayan, branş demelerini tüketmeye odaklanan öğrenci grupları süreci iyi yönetiyor demektir. Bu arada sınavın sadece bilgiyi ölçmediğini, bilgiyi kullanmanın, sınav psikolojisini iyi yönetmenin, zamanı verimli kullanmanın tecrübesini yokladığını unutmamak gerekir.

Konularını tam içselleştiremeyen öğrenci grupları esasında asıl ana kitleyi oluşturan gruptur. Bu öğrenci grupları konu eksiklerini tamamlamadan plansız ve düzensiz çalışabilmektedirler. Zira sınav vakti yaklaşmakta, eksikler bir türlü tamamlanamıyor, TYT netleri istenilen seviyede değil, günlük çalışma programında istikrarsızlıklar yaşanmakta.

Bu öğrenci grubu kendisini bağlayacak küçük fakat kontrol edilebilir hedeflerle yarıştan kopmamalıdırlar. Kendilerine ya süre hedefi ya da soru sayısı hedefi koyarak zaman disiplini kazanmalıdırlar. Yapılan önemli hatalardan biri de başarılı olduğu derslere yoğunlaşmak başarısı istenilen seviyede olmayan derslerden kaçmak.

Kıymetli öğrenciler, unutmayın ki sınav 120+80 sorudan oluşmakta ve her branşın sınavdaki ağırlığı belli. Bu konuda kafa karışıklığınız varsa mutlaka bir rehberlik uzmanına başvurmalısınız. Her mücadelede olduğu gibi sınav mücadelesinde de moral ve motivasyon en önemli itici güçtür. Başarıya ulaşmanın yolu plan yapmak, düzenli ve sürekli çalışmak, ihtiyaç duyulduğunda konu tekrarı yapmak, sınava yaklaştığımız son aylarda bireysel eksik gidermekten ve nokta atışı destekler almaktan geçmektedir.

Bir diğer öğrenci grubu ise içinde bulunulan yıldan umudunu kesen ve çalışmayı rafa kaldıran gruptur ki en büyük zaman israfı bu grupta yaşanmaktadır. ÖSYM sadece bir yıllık kazanım ölçen bir kurum değildir. YKS 12 yıllık eğitimin toplamının hasadını ortaya çıkarmaktadır. Sınavda başarılı olamayacağını düşünen öğrenciler de sanki bu sene 2 milyon kişi içerisinde ilk on binleri hedefliyor gibi ciddi çalışmalara imza atmalıdır.

26 Haziran bayramınız olsun, yüzünüz hep gülsün, iyi çalışmalar gençler…