HDP’nin terör örgütü PKK’nın değil destekçisi, doğrudan “sözcüsü” ve “siyasi birimi” olduğu gerekçesiyle hakkında Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açılması kaçınılmaz bir sürecin sonu. Partinin doğrudan teröristbaşı Öcalan’ın bir projesi olduğu, HDP eş başkanları tarafından gururla ikrar edilirken; parti yöneticileri ve Meclis’teki vekilleri sık sık Kandil’e selam gönderirken, başka bir netice beklenemezdi zaten.

Bu partinin, silahların susması için çalıştığını ve meşru siyasi araçlarla mücadele ettiğini söylemek sadece aklımızla dalga geçmek değil; her fırsatta teröristleri ve terörü yücelten yöneticilerinin çabalarına da haksızlık.

SİYASETİ ASIL TERÖR SÖZCÜLÜĞÜ ENGELLİYOR

Mahkemenin önüne bu dava geldiğine göre, HDP’nin kapatılması kaçınılmaz gibi görünüyor. Çünkü dünyanın hangi mahkemesinde bu dava açılsaydı, HDP gibi terör örgütüyle arasına mesafe koymak şöyle dursun, siyasetin değil, terörün önünü açan bir parti “hukuken” mutlaka kapatılırdı.

Yine de “siyasi açıdan” doğru olan, partiyi kapatmak yerine, terörü alkışlayan, propagandasını yapan; sadece PKK’yı değil, FETÖ gibi sinsi darbeci katiller sürüsünü sahte mağduriyet algısıyla destekleyen; insanların evlatlarını dağa kaçırıp, ardında gözü yaşlı analar bırakan kim varsa en ağır şekilde cezalandırıp, siyaset zırhına bürünmelerini engellemekti.

Fakat artık ok yaydan çıktı. Konu, uzun bir süredir “suçun şahsiliği”ni göz önünde tutarak konunun mahkeme huzuruna gelmeden çözülmesini isteyen siyasi iradenin taşıyabileceği bir yük olmaktan çıktı.

Parti kapatmalar konusunda en çok mağdur olmuş AK Parti’yi zora sokup, Cumhur İttifakı’nda bir çatlak oluşturmak isteyenler bunu başaramadılar. HDP’nin suçlarını örtme çabaları ise ayaklarına dolanıyor.

Fakat, muhalefetin 1930’larda tek parti döneminde okutulmaya başlanan “Andımız” yüzünden Cumhur İttifakı’nda arzuladıkları çatlağı da başaramadığı çok açık. MHP lideri Bahçeli parti kongresinde, Erdoğan’ın 2023’te kendilerinin adayı olduğunu bir kez daha teyit ederek bu yapay krize son noktayı koydu.

TÜRKLÜK ŞUURUYLA KİM KAVGALI?

Peki, AK Parti’nin “Türklükle” problemli olduğu algısı üzerinden kitleleri manipüle eden CHP ve İyi Parti kendi iddialarında ne kadar samimi?

Gergerlioğlu’nun vekilliğini düşürülmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, aynı tepkiyi Meclisi “yaşasın önder Apo” sloganıyla kirleten HDP’lilere gösterebilir mi?

Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldığı saatlerde CHP’li İmamoğlu HDP heyetini makamında ağırlıyordu. İmamoğlu, heyetin elinden PKK’ya ilham veren “Demirci Kawa” portresini hediye aldığında bir HDP’linin “milletimizi PKK silahlarıyla tehdit etmesi sebebiyle” TBMM’de vekilliği düşürülüyordu üstelik.

HDP’yle dayanışma mesajının verildiği bu ziyarette, HDP’yi temsil eden kişi, PKK’lı teröristlere operasyon yapılmasını engellemek için dağa çıkıp askerimizin önünde barikat kuran, kendisini engelleyen Mehmetçiğe ise “pisliksiniz, önceden de pisliktiniz” diyecek kadar küstahlaşan HDP’li Ferhan Encü’den başkası değildi.

Gerçek şu ki, AK Parti’nin Türklük kavramıyla bir sorunu olmadığı gibi, milletin de kendi varlığını Allah için, vatan için ya da bayrak için armağan etmek konusunda tereddüdü hiç olmadı.

İktidar uğruna HDP’nin açtığı çukurda siyaset yapmaya çalışanların, kendi varlıklarını neye armağan etmeye hazır olduğunu ise evlat nöbeti tutan Kürt anaları her fırsatta yüzlerine çarpıyor.