Genç adam! Dinle hele! Şu anda ömrünün en kıymetli zamanındasın. Kıymetini bilesin! Boşa harcamayasın! Haramlara dalmayasın! Sonra pişman olursun. Her nefesin bir hazinedir. Onu vereni unutmayasın! O’na kul olasın!

BİR GÜNLÜĞÜNÜZ OLSUN

“Gençler! Özellikle size söylüyorum:

-Bir günlüğünüz olsun. Neler yaptığınızı yazın! Sonra bakın! Zira onlar sizin amel defteriniz. İyilikler kazancınız, kötülükler ise kayıplarınız! Unutmayın bunu.

Ömür bir yel gibi eser geçer. Bakın bizim yaşlarımıza! Bir göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçti. Geri dönüşü yok onun! Ne mümkün! O halde siz dakika ve saatlerinizin kıymetini bilin ve mutlaka değerlendirin!

-Gençler!

Zinaya giden yollara sakın dalmayın. Karşı cinse aldanmayın! Hayırlı bir yuva kurun ve temiz nesiller yetiştirin. Bunun için hem dua edin hem de fiilen gayret edin! Bilin ki, en büyük kazancınız odur…

HAYIRLI NESİLLER YETİŞTİRMEK

Günlerden cuma idi. Ahmed camiye girerken Vaiz Efendinin bu sözleri geldi kulağına. Oturdu ve ilgiyle dinledi.  

Güzel şeylerdi bunlar. Haklıydı. Bir defter tutmalıydı. İyilikleri yazmalıydı. Yanlışları yazmasa da, soru işaretleri koymalıydı. Bu zaten, yarının amel defteriydi ki vaiz hoca doğru söylemişti.

Bu günlerde evlilik düşünceleri hâsıl olmuştu. Artık saliha bir hanım ve hayırlı evlatlar niyetindeydi ki, hoca efendi de şu an bu ayetleri okuyordu:

“Ey Rabbim! Bana salihlerden bir oğul ihsan et!" (Saffat Sûresi 100)

"Ey Rabbimiz, bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün aydınlığı olacak nesiller lütfeyle ve bizi takva sahiplerine önder kıl." (Furkan Sûresi 74)

“Ey Rabbim, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; duamı kabul et, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim Sûresi 40-41)

“Ey Rabbim, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat!” (Şuara Sûresi 83)

Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul eyle! Ne olur lûtfeyle. Nasıl gayret gerekiyorsa, şimdiden üzerimize düşeni bize yaptır Allah'ım!

Şüphesiz Senin her şeye gücün yeter Allah'ım! "Sen ki; ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaransın."  Âlim, fakih, müttaki, Senin yolunda durmayıp çalışan, ömrünü bu yola adayan ve binlerce insanı Senin yoluna sürükleyip götüren, seçkin kullarından bahşeyle bizlere! Ne olur sorumluluğumuzun farkında kıl Allah'ım!

İLK GÜNLÜK

Ertesi gündü. Genç adam bir defter edinmiş, kalemi de hazırlamış ve ilk günlüğüne şunları yazmıştı:

Bismillâh!

Günün güzelliği, Allah'a kullukla ortaya çıkar. Allah'a kulluk olmayan günden, insan ne anlar? Nasıl kâr eder?

Efendimiz (sav) sabah namazı ile günümüze başlamamızı ısrarla tembih eder ve uyarırlar. Zira o, temeldir. Onunla kişi kendisini, Rabbine bağlamıştır.

Yoksa bir hadiste haber verildiği gibi “habis olarak kalkar ve işine gider.”

Bugün hamdolsun ki sabah namazıyla başladım günüme ve vakitlerimi zamanında ifa ettim. 

Ne güzel oldu. Huzur buldum. Elimi, gözümü, kulağımı haramdan korumaya çalıştım.

Rızkımı da helâl olacak şekilde kazanmaya gayret ettim.

Kabul eyle Allah’ım!

RABİA’NIN HİKÂYESİ

Yerlerin ve göklerin Tek yaratıcı ve yegâne Sahibi Allah (c.c) ne yücedir…

“O, gökleri ve yeri hikmet ve fayda esasına göre yarattı; sürekli olarak geceyi gündüzün, gündüzü gecenin üstüne sarmaktadır; güneşi ve ayı da yasalarına boyun eğdirmiştir. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Unutmayın ki Allah çok güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.” (Zümer Sûresi 5)

Şu tertibe bir bakın!

Kâinat O’nundur…

Zerre ve kürreler O’na aiddir.

Güç ve kuvvet sadece O’ndadır.

İdare eden sadece O’dur.

Kullarına verdikleri emanettir.

İnsan acziyyetini iyi düşünmelidir…

Hele hele yaratılışını…

Ne büyük kudret O:

“O, sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini de var etmiştir; hayvanlardan da sizin için sekiz eş lutfetti. (Koyun, keçi, deve, sığır çiftleri). Sizi annelerinizin karnında üç karanlık içinde türlü yaratılış safhalarından geçirerek yaratmaktadır. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah’tır. Hükümranlık O’nundur; O’dan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl olup da hakikatten uzaklaşabiliyorsunuz?” (Zümer Sûresi 6)

Ölümden sonra dirilişe kuşku mu olabilir? Ne mümkün!

“Ey insanlar! Öldükten sonra dirileceğinizden kuşku duyuyorsanız şunu unutmayın ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra belli belirsiz et parçasından yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim ve biz dilediğimizi rahimlerde belirli bir vakte kadar kalmasını sağlarız, sonra sizi bebek olarak çıkarırız ki, daha sonra yetişkinlik çağınıza erişesiniz.

İçinizden kimi erken vefat ettirilirken kimi de önceden bildiklerini bilmez hale gelinceye kadar ömrün en düşkün çağına eriştirilir.

Öte yandan yeryüzünü kupkuru ve cansız görürsün; üzerine yağmur indirdiğimizde ise (bir de bakarsın) canlanıp kabarır ve her cinsten güzel bitkiler çıkarır.” (Hac Sûresi 5)

“İşte böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O, ölüleri diriltir ve O’nun her şeye gücü yeter.

Kıyamet vakti şüphe yok ki gelip çatacaktır ve Allah kabirde yatanları diriltecektir.” (Hac Sûresi 6-7)

-“İşte insanı düşündüren, ağlatan ve idrak ettiren ayetler,” dedi Rabia. Ne yücedir O Allah! Bu hakikatleri görmeyenlere hidayet versin Allah (cc) dedi, kendi kendine. Kim güç yetirebilir bütün bunlara? Sınıfımızdaki Semra neredeyse şüphe duyuyor Allah’ın bu yüceliğinden. Ona okumalıyım bütün bunları. Tanımalı Kur’an’ı. İnanmalı sağlam bir şekilde Rabbimize. Yoksa mahvolur.

-İşleri güçleri inkâr bazılarının da! Hakaret! Hem de öylesine ki, zerre kadar insaf ve tefekkür olmadan. Fütursuzca bütün değerlere! Hiç utanma duygusu olmadan, yüzleri kızarmadan yalan ve iftiralarla. Kâfirlerin hali budur işte! Ama öyle bir gün gelir ki, can tenden sıyrılıp giderken “eyvâh” der de, hiç fayda etmez. Ne gözler bakar, ne eller tutar, ne diller konuşur! Ne de biriktirdiği dünyalık fayda verir.

Ölüm! Ey inkârcı! Hani konuşuyordun sanki dağları delercesine!

Oysa Allah (cc) ne buyuruyor bak:

“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin!” (İsra Sûresi 37)

Kabir, sorgu, azap ve bitmeyen sonsuz acı.

Kıyamet, hesap, sırat, mizan, amel defterleri…

Ya Rabbi, bizlere yardım eyle!

ÂLİM BİR ZÂTIN SON ANINDA VASİYYETİ

Yıllarını ilme, irfana ve Allah yoluna hizmete vermiş bir zat, son anlarında yavrularına şöyle nasihat etti:

-“Dinleyin yavrularım! Sizlere nasihatim var.

Sevgili yavrularım! Allah'ın Kitabı, Rasül’ünün Sünnetine iyi yapışınız! Biliniz ki, Sünnet’e uyarsanız, Kur’an’ı yaşamış olursunuz. Aksi halde bu mümkün değildir. 

Bir de bilin ki;

İnsanı insan eden güzel ahlâktır. Onun için Rabbimiz Habibini "şüphesiz sen, en güzel ahlâk üzeresin," (Kalem Sûresi 4) buyurarak övmüştür. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz de; “mizanda en ağır gelecek amelin güzel ahlâk” (Tirmizî, Birr, 62) olduğunu vurgulamıştır.

Güzel ahlâk tabiî ki, Allah'ın (cc) emirlerini yerine getirmekle başlar. O'nun yasak kıldığı şeylerden en ince ayrıntısıyla kaçınmakla devam eder. Artık ahlâkın o eşsiz hasletlerini elde ettikçe de, olgunluğa ulaşır.  Buna sahip olan kişi o zaman, insan-ı kâmil olur.

İnsan-ı kâmil olmak ne büyük bahtiyarlıktır. Onlar, insanların da irşadında önemli hizmetler yaparlar. İlim ve hikmete yönlendirir, nesillerin iyi yetişmesi için gayret ederler. Hayır işlerinde en önde olurlar. Bir toplumda onların artması, toplumun ıslahında çok etkili olur.

Cenab-ı Hakk o güzel kulların artmasını lûtfeylesin. Sizleri de onlar arasına dâhil eylesin! Bunun için gayret ediniz!

Yine bilin ki;

Ben size dünyalık değil ama bu eşsiz mirası bırakıyorum. Kur’an, Sünnet ve güzel ahlâk! Bu üçgenden dışarı çıkmayın. Hayatım boyunca bu özellikleri insanlara, gençliğe ve çocuklara anlattım. Bilmem ki Rabbimin katında makbul oldu mu? Çekincem var ama ümidim de var. Zira mü’min, Rabbinin rahmetinden ümidini kesmez. Sizler de bu gerçekleri hep anlatın ama mutlaka yaşamak suretiyle de örnek olun! Doğru, dürüst ve emin olun! Dünyaya aldanıp kanmayın! Allah için hizmeti unutmayın ve bırakmayın! Yavrularımızı bu güzelliklerle yetiştirin. Onlara ilim, hikmet ve marifet verin! Güzel terbiye edin! İşte yapışılması gereken hakikatler. Allah’a emanet olun ve duadan unutmayın. Çünkü sizlerin duâsı, hayrı ve iyiliği benim amel defterimi açık tutar.”

Adamcağız yorulmuştu. Biraz nefeslendi. Sonra gözlerini bir noktaya dikti. Gülümsedi.

Haydi, Allah’a emanet olun, dedikten sonra Kelime-i Şehadet getirmeye başladı ve devam ederken başı yana yıkılıverdi.

Yavruları şaşkındı ama işte son buydu ve bu, ne güzel sondu.

GENÇLİĞE MESAJ

1-Takvâlı olunuz!

2-İbadetli olunuz!

3-Güzel ahlâklı olunuz!

4-Cömert olunuz!

5-İlim, amel ve ihlâsla dolunuz!

6-Allah yoluna koşunuz!

Biliniz ki;

*Dâvâmız Hak dâvâsıdır.

*Düstûrumuz Kur'an'dır.

*Rehberimiz Rasûlullah'tır.

*Maksûdumuz Allah rızasıdır.

*Arzûmuz Cennet ve Cemalullah'tır.

*Yolumuz Cihad yoludur.

*Duâmız, bu yolda can vermektir.

*Rabbimiz! Bizi;

*Bu dâvâ ile ile yaşat,

*Bu dâvâ ile haşret!

*Âmîn, Âmin, Yâ Muîn!

*Velhamdü lillâhi Rabbi'l- Âlemîn!