“Futbol asla sadece futbol değildir”

Yukarıdaki slogan Simon Kuper’in yıllar önce İngiltere’de yazmış olduğu ve tüm dünyada ses getiren kitabının ismi. Bu kitabın ismi aynı zamanda spor ve futbolla ilişkilendirilerek çokça kez kullanıldı. Futbolun kurallarının yanında; vicdan, insanlık, sportmenlik, tutku ve aşk gibi duygularla birleştiğinde başka bir dünyaya kapı araladığını görüyoruz.

Bu cümleyi görünce başka bir cümle de zihnimde beliriverdi. “Sinema yalnızca sinema değildir.” Tabi ki sinemanın başka duygular, anılar ve çatışmalarla doğrudan ilgisi var ama ben daha çok edebiyat ilişkisi üzerinden bir kitabı anlatacağım.

Edebiyat sinemayı besleyen en temel sanat alanlarından biri bence. Usta yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği Bir Zamanlar Anadolu’da filmi de edebiyattan beslenmiş fotoğraf sanatıyla süslenmiş şahane bir eser.

Bir film hakkında “çok şiirsel” güzellemesi yapıp susmak meseleyi ifade etmekte eksik kalıyor. Bir Zamanlar Anadolu’da şiirsel tüm karelerinin içini dolduran bir film. Filmi uzun uzadıya tahlil etmeye bu köşe yetmez. Gündemim de bu film değil, bu filmin senaryo kitabı.

Nuri Bilge Ceylan, Üç Maymun filminden sonra Bir Zamanlar Anadolu’da filminin senaryo kitabını da çıkarmış. Çok yeni bir haber değil, 2019’da basılıyor kitap. Yeni okuyup inceliyor olmam benim eksikliğim. Yukarıda bahsettiğim sanat alanlarının birbirini beslemesi meselesini nefis bir şekilde yansıtıyor kitap. Edebiyattan beslenilerek Türkiye sinemasının en iyi filmlerinden birisi ortaya çıkarılıyor. Film de senaryo kitabı olarak basılarak edebiyata başka bir imza da atılmış oluyor.

Doğan Kitap’tan çıkan Bir Zamanlar Anadolu’da kitabını elime alır almaz kapağına hayran kaldım. Dekupe edilen insanların ve cisimlerin dağıtıldığı, ceset aranan sahne altındaki repliklerle kapağı süslemiş. Filmin sinopsisiyle başlayan kitabın en güzel sürprizi senaryonun orijinal hali üzerinde yapılan revizelerin yansıtıldığı, alınan notların sunulduğu kısımlar… Bu kısımları okuduğunuzda kendinizi set atmosferinde hissediyorsunuz. O anlara minicik de olsa şahitlik ediyorsunuz. Beni bu kısımlar aynı zamanda Andrei Tarkovsky’nin Günlükler’ine götürdü. Keşke Nuri Bilge gibi yönetmenlerimizin de günlüklerini, film yazma süreçlerini okuyabilsek.

Senaryo; Ebru Ceylan, Ercan Kesal ve Nuri Bilge Ceylan birlikteliğinde yazılıyor. Senaryonun başlangıcında şöyle yazıyor:

(Bu senaryonun bazı bölümleri Anton Çehov’un “Güzeller” ve “Sorgun Yargıcı” adlı hikâyelerinden faydalanarak yazılmıştır.)

Nuri Bilge’nin Çehov sevgisi O’nu takip eden sinemaseverler  tarafından iyi bilinir. Fakat bu kez ben filmden başka bir tat almıştım. Diğerlerinden başkaydı. Cast, senaryo ekibi ve atmosfer de etkili olabilir. Daha önce o coğrafyada doktorluk yapmış olan Ercan Kesal’ın hem izlenimciliğinin hem de daha önce yazmış olduğu öykülerinin de izlerini filmde takip ediyoruz.

Senaryo meraklıları ve sinemaseverler kitabı okuyup beslenmeliler. Kitabın en güzel süsü de fotoğrafları. Sahnelerin fotoğrafları bizi alıp o ana götürüyor. Filmin festival süreci ve röportajlarına yer vermek ilgilisi açısından çok özel.

Kitabın baştan sona puntosunun daktilo tarzında olması da başka bir güzellik.

Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Ercan Kesal’a: “Kurşun kalem ve daktilonuz daima yoldaşınız olsun!”