İstanbul Sözleşmesi feshedildi lakin Avrupa Birliği Uyum Yasalarıyla Türk aile yapısında açılan yaralar kanamaya devam ediyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un el atmasını bekleyen çok mühim bir meseleyi oluşan yeni şartlar muvacehesinde yeniden hatırlatmak istiyorum.

Şimdi, mevzu bilindik ve devam eden, kanayan, kangren haline gelmiş bir mağduriyet;

Türkiye’de cinsel rüşt yaşı tanımlanmamış olmakla birlikte kanunen evlilik yaşı 18 yaş olarak kabul edilmiştir.

18 yaş altında çiftler düğün yaparak, severek ve rızayla evlenmiş olmalarına, kadının ve ailelerinin şikayeti olup olmadığına bakılmaksızın kocanın fiili çocuk istismarı olarak kabul edilerek cezalandırılıyor.

Sayın Bakanlarım,

Bugün cezaevlerinde kanun sınırı 18 yaşın altında evlendikleri için çocuk istismarından yargılanarak hüküm giyen 8 bin baba yatıyor.

Hem de tecavüzcülerle aynı koğuşta…

Bu da demek oluyor ki, 16 bin çocuk baba sevgisinden uzak bir şekilde büyüyor.

Bu da demek oluyor ki, kocası herhangi bir suç işlemediği halde cezaevine gönderilen anneler, çocuklarıyla tek başına, maddi ve manevi olarak çaresiz bir şekilde ortada bırakılmış durumdadır.

Baba içeri girince ailesine bakacak kimsesi kalmıyor.

Kadın evinde tek başına çocuklarıyla ne yiyip ne içecek.

Bayramlarda bu çocukların başını kim okşayacak, kim bayram hediyesi alacak.

Yani sadece babaları değil asıl çocukları cezalandırmış oluyorsunuz.

Babalara kanuni zorunluluk olan 18 yaş altı evliliklerinin bedelini çok ağır ödetiyorsunuz.

Bu babalar cezalarını tamamlayıp dışarı çıktıklarında bile mağduriyet peşlerini bırakmıyor.

Sivil hayatta da kendilerine ‘çocuk istismarcısı’ damgası vuruluyor ve toplumdan tecrit ediliyorlar.

İş bulamıyorlar.

Aralarında herhangi bir nikâh olmaksızın evlilik dışı beraberlikler, ailelerden habersiz birlikte yaşamalar almış başını gidiyorken, hakkında herhangi bir suç duyurusu bulunulmamasına rağmen 18 yaşından erken evlendikleri için ailelerin cezalandırılması ne zaman son bulacak?

Bu çifte standart vicdanınızı sızlatmıyor mu?

Haklarında herhangi bir şikâyet olmamasına rağmen, evlendikten yıllar sonra açılan kamu davalarıyla mağdur edilen anneler, severek ve isteyerek evlendikleri resmi nikâhlı eşlerinin bir an önce serbest bırakılmasını istiyorlar.

Sayın Bakanlarım,

Kocaları cezaevinde olan kadınlar yaptıkları bir eylemde şu pankartları taşıyorlardı;

‘Biz kadın değil miyiz, sözde kadın dernekleri nerede’,

‘Verilen sözler tutulsun 16 bin evlat babasına kavuşsun’

‘Namusuyla yuva kuran erkeler tecavüzcülerle aynı koğuşta’