Bu hafta başı mart ayı enflasyon rakamları açıklandı ve beklenildiği gibi enflasyon yüksek çıktı.

Enflasyonu körükleyen risklerin önü alınamazsa da bundan sonraki süreçte bu yükselişin devam ettiğini maalesef göreceğiz.

Sadece geçtiğimiz ay TÜFE’nin aylık yüzde 1.08 artarak yıllık enflasyonun yüzde 16.19 olarak gerçekleştiğini görüyoruz.

Ortaya çıkan bu oranla 2019 Temmuz ayından bu yana en yüksek seviyede gerçekleşen bir enflasyon oranıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Gıdadan, giyim ve ayakkabıya; konuttan, ilaca; kargo gönderim ücretlerinden, yemek fiyatlarına kadar birçok sektörde ve alanda yükselen fiyatlarla neredeyse hayatımızın her alanında çok ciddi bir enflasyon problemiyle yüzleşiyoruz.

Fiyatların bu kadar yükselişinin yanında gelir seviyelerinde aynı oranda bir artış gerçekleşmeyince de hissedilen enflasyon oranının daha yüksek olduğu algısı ortaya çıkıyor.

Tüketici enflasyonuna paralel olarak üretici enflasyonunda da geçtiğimiz ayda aylık yüzde 4.13 artışla yıllık enflasyonun yüzde 31.20’ye yükseldiğine şahit oluyoruz.

Üretici enflasyonundaki bu oranla da 2019 Ocak ayından bu yana gerçekleşen en yüksek oranı görmüş oluyoruz.

Bu grupta en fazla yükselişin rafine petrol ve kok ürünlerinde aylık yüzde 14.03 oranıyla gerçekleşmesinin ardından sırasıyla ana metallerde yüzde 9.05, tekstil ürünlerinde yüzde 5.02 ve gıda grubunda ise yüzde 2.49 seviyelerinde yükselişlerin gerçekleştiğini biliyoruz.

Üretimdeki en büyük girdi kalemini oluşturan hammadde maliyetlerindeki bu yüksek enflasyon hayatın her tarafındaki ürünlerin fiyatlarının ciddi anlamda yükselmesine sebep oluyor ki bu durumda ekonomik dengeyi derinden sarsabiliyor.

Önümüzdeki günlerde bu dengeyi belirleyecek birtakım gelişmeleri piyasalar yakından takip edecektir.

Bu gelişmeler sırasıyla 9 Nisan Cuma günü açıklanacak olan beklenti anketinin ardından 15 Nisan’daki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantısı sonrasında açıklanacak olan faiz kararı ve 29 Nisan’da piyasalarla paylaşılacak olan enflasyon raporudur.

Enflasyonun ne derecede seyrettiği Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararları üzerinde son derece etkili olacağı için yüksek enflasyon hiç istemediğimiz bir durumdur.

Dolayısıyla piyasadaki tüm aktörlerin enflasyon üzerinde üzerlerine düşen düşürücü etki noktasında çalışmalar yapması son derece önemlidir.

Örneğin pandemi sürecinde bazı sektörlerin belirli periyotlarda kapanmalarının ardından açılma sürecine geçildiğinde ürünlerine fahiş zamlar yapmaları enflasyonu körükleyen bir davranış biçimidir ki bu hiç tasvip edilmeyen bir durumdur.

Konuya bu perspektiften baktığımızda aslında enflasyonun bir sebebi de bizleriz yani bizim kendi insanımız.

Kapanmalardaki ciro kayıplarını açılmalarda ürünlerin üzerine konulan ek fiyatlarla çıkarma yaklaşımı.

Biz bu şekilde davranmaya devam ettiğimiz ve kur artışı devam ettiği müddetçe hiçbir şekilde istemediğimiz çok daha yüksek oranlarda enflasyonu görmeye devam edeceğiz gibi duruyor.

Tüm bunların yanında pandemi sebebiyle dünyada birçok alanda tedarik konusunda yaşanılan problemlerden ötürü üretici fiyatlarında da yukarı yönlü hareketlenme devam edecek gibi görünmekte.

Görünümlerin değiştiği noktada enflasyon aşağılara doğru bir trend içerisine girecektir.