Cumartesi günü akşam saatlerinden itibaren medyaya Ürdün’de darbe girişimi olduğu ve önlendiği, Kral Abdullah’ın başka anneden olma kardeşi Prens Hamza bin el-Hüseyin ile birçok kişinin gözaltına alındığı yönünde haberler gelmeye başladı.

Gözler bir anda Ortadoğu’nun bu küçük fakat stratejik konumda bulunan ülkesine yöneldi.

Eski Veliaht Prens Hamza bin el-Hüseyin’in ülke dışından bir takım kimselerle “ülke güvenliğine ve istikrarına zarar verebilecek şüpheli ilişkiler” içine girdiği için gözaltına alındığı ya da ev hapsinde tutulduğu öne sürülüyordu.

Ürdün resmi haber ajansı PETRA tarafından servis edilen bir haberde ise Prens Hamza'nın gözaltına alındığı ya da ev hapsinde tutulduğu iddiaları yalanlanıyordu.

İddiaların odağındaki isim olan Prens Hamza, önce yayınladığı videoyla gözaltında tutulduğunu doğruladı ve arkasından gelen ses kaydıyla da “dış dünyayla temas kurmaması” yönündeki uyarılara uymayacağını ilan etti.

Son olarak amcası Prens Hasan’ın devreye girmesi üzerine yayınladığı bildiride ise Kral Abdullah’a ve Haşimi ailesine bağlılığını bildirdi.

Tüm bu çelişkili haberler arasında ne olup bittiğini kavrayabilmek için öncelikle bir takım gerçeklerin altını çizmek gerekiyor.

Ürdün, İsrail’in güvenliği için hayati önem taşıyan bir ülke.

Konumu dolayısıyla bugüne kadar İsrail ve Batılı müttefikleri tarafından hep önemsendi.

Bunun da -tabiri caizse- kaymağını yedi.

Fakat son dönemde özellikle İsrail ve bazı Körfez ülkeleri arasındaki normalleşmenin ardından Ürdün’ün önemi - tamamen kaybolmasa bile - azalmaya başladı.

Netanyahu, Arap liderler arasından yeni gözdeler edindi.

“Yüzyılın Anlaşması” ve Mescid-i Aksa üzerindeki vesayetin Ürdün’den alınıp bir başka ülkeye verilmek istenmesi gibi sebepler de Kral Abdullah ile Netanyahu’nun arasını açtı.

Ürdün Veliaht Prensi’nin Mescid-i Aksa’yı ziyaret isteği “koruma sayısının çokluğu” bahane edilerek İsrail tarafından engellendi.

Ürdün de misilleme olarak ilk kez Abu Dhabi’yi ziyaret etmeyi planlayan Netanyahu’nun uçağına hava sahasını kullanma izni vermedi ve İsrail Başbakanı ziyareti iptal etmek zorunda kaldı.

İsrail medyasına göre Netanyahu’nun ve Körfez’deki yeni dostlarının Ürdün’deki gelişmelerden önceden haberi vardı ve Kral Abdullah devrilseydi İsrail Başbakanı mutlu olacaktı.

Ayrıca İsrailli iş insanı Roy Shaposhnik'in Prens Hamza’ya yardım ettiği öne sürülüyor.

Bütün bunlardan yola çıkarak Ürdün’deki darbe girişiminin perde arkasında İsrail’in parmağı olduğu söyleniyor.

Eski Kraliyet Divanı Başkanı Basim İbrahim Avadallah’ın Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la ilişkilerine dikkat çekiliyor.

Riyad’ın alelacele Kral Abdullah’a desteğini açıklamasını “üzerindeki şüpheleri uzaklaştırma çabası” olarak yorumlayanlar oldu.

Ancak tam tersi iddialar da söz konusu.

Ortada herhangi bir filli darbe girişimi olmadığı, Kral Abdullah’ın oğlu Veliaht Prens Hüseyin bin Abdullah’ın yerini sağlamlaştırmak ve üvey kardeşini kendisinden sonrası için alternatif olmaktan çıkarmak istediği öne sürülüyor.

Fakat bu iddia bile Prens Hamza’nın “tahtın varisi olabileceği düşüncesini uyandıracak” tavırlar sergilediğine işaret ediyor.