Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye ziyaretinde yaptığı küstahlık, ne muhalefet çevrelerinde ne de yurtdışı fonlarıyla beslenen basında çok konuşulmayacak. Çünkü Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’da uzun yıllar hâkim olan monşerlerin hiç de alışık olmadığı bir üslupla Yunan mevkidaşına haddini bildirdi.

Nasıl gündemleştirsinler ki? Dendias, Libya ile Akdeniz’de yaptığımız anlaşmaların Yunanistan’ın egemenlik haklarına saldırı olduğunu söylüyor. “Libya’da ne işimiz var” diyen Kılıçdaroğlu da aslında aynı şeyi söylemiş olmuyor mu?

Dendias, basın toplantısında densizliğinin cevabını yeterince aldı. Çavuşoğlu, sadece Kıbrıs Türk’ünün değil, Batı Trakya Türklerinin de haklarını en üst perdeden savundu: Yunanistan’ın ırkçılık ve ayrımcılık yaptığının AİHM kararlarıyla da tescillendiğini Dendias’ın yüzüne karşı söyledi. Hatta bununla da yetinmedi: Ege’de boğularak ölen yüzlerce göçmenin katilinin, botları batıran Yunan Güvenlik Güçleri olduğunu da söyledi.

BUNLAR VARKEN DÜŞMANA GEREK YOK

İstanbul’a adımını atar atmaz, Fener Rum Patrikhanesi’nde soluğu alan Dendias’a, içine düştüğü bu sıkıntılı durumda adeta rahat bir nefes aldıran haber KKTC’den geliyordu. Adadaki Anayasa Mahkemesi, Diyanete bağlı Kur’an Kurslarının “laikliğe” aykırı olduğu için kapanmasına hükmetti. Rumların yapamadığını Mehmetçiğin ve Kıbrıslı mücahitlerin kanları üzerinde kurulan KKTC’yi yıkıp, Rum devletine katılmayı isteyen zihniyet yapmayı başardı.

28 Şubatçı darbecilerin uzantısı kafa daha önce de benzer cinayetler işlemişti. Kıbrıs Türkünün namusunu korumak için 1957’de Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kuran Fatin Rüştü Zorlu, bu gayretinin bedelini darağacında ödedi. 27 Mayıs darbesinin üçüncü ayında darbeciler Kıbrıs’ta Yunan egemenliğinde bir devletin kurulmasına rıza gösterdiler. Bunun sonunda Rumlar, Batı’dan aldığı destekle şımarıp üç yıl sonra Kanlı Noel’de yüzlerce insanımızı katledip, 30 bin Türk’ü Kıbrıs’tan göç ettirdiler. Bu zulüm ancak 1974 harekâtımızla son buldu. Eğer Erbakan Hoca, o tarihte Ecevit Hükümeti’nin ortağı olmasaydı, muhtemelen şu anda Kıbrıs’ta değil bir devletten, Türk varlığından bile bahsetmek imkânsız olurdu.

KILIÇDAROĞLU DENDIAS’IN NESİ OLUR?

Kılıçdaroğlu ya da Akşener, Yunan bakanın küstahlığına cevap verirler mi? Bunun için Dendias’ın neler söylediğine bakmak lazım: “Türkiye Libya ile anlaşmalarını iptal etsin. Doğalgaz aramalarını durdursun. Sınırlarımıza göçmen akışını engellesin. Kıbrıs’ta iki devletli çözümden vazgeçsin. Ayasofya’yı yeniden müze yapsın.”

Söyler misiniz: Libya’da anlaşma yaptığımız hükümeti değil, onu yıkmaya çalışan Türk düşmanı darbeci Hafter’i kim destekledi? Ülkemizin doğalgaz aramalarını küçümseyip, durdurulmasını kim istedi? Suriyeli mültecilerin Batı’ya gitmesini değil, savaş içindeki ülkelerine dönmeleri gerektiğini kim söyledi? Kıbrıs’ta Rumların devletine iltihak edilmesini isteyen Mustafa Akıncı’yı, Ersin Tatar’a karşı kim destekledi? Ayasofya’nın camiye çevrilmesinden en az Batılılar kadar kim rahatsız oldu?

Sorular çok açık, cevaplar da… Kıbrıs Türkünün katili Makarios’a Beylikdüzü’nde heykel dikenlerden bir cevap beklemek de zaten boşuna.