Son günlerde bizi epey meşgul eden ve Sedef Kabaş’ın konuşmasını merkeze alan, Hitler’in Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Goebbels’in de mimarı olduğu “Büyük Yalan(lar)” tartışmasını kendi zaviyemden analiz etmek istiyorum…

Bu, yalan ya da “Büyük Yalan” tartışması, “öylesine” bir tartışma olmadığı gibi siyasi hayatımıza “yeni versiyon”uyla ne zaman ve kimler tarafından sokulduğunu da iyi bilmek zorundayız…

Bu tartışmayı iki yönden görmeye çalışmak istiyorum: Birincisi Sedef Kabaş’a ait, diğeri ise CHP’ye…

Fakat asıl meseleye geçmeden önce kısa bir izahat yapmak istiyorum…

 “Nasıl bir başlık?” diye düşünürken aklıma gelen “Neo-Goebbelsizm” kavramının, arama yaptığımda daha önce Celal Başlangıç tarafından kullanılmış olduğunu gördüm…

Tabi tamamen zıt fikirler için aynı kavramı kullanmış olduğumuz açık; hangisinin hakikati tanımladığını ise sadece bir cümleyle okurların ve tarihin vicdanına bırakacağım…

Asla yan yana gelme ihtimalleri bile olmayan Prof. Dr. Fahrettin Altun’un politikaları için bu kavramsallaştırmayı yapan biri, “Korku Tapınağı” isimli çalışmasında yazdıklarını ve doksanların Türkiye’ni çoktan unutmuşa benziyor…

Gelelim asıl konumuza…

Sedef Kabaş gündemdeki tartışmanın kendisiyle ilgili kısmı için bir açıklama yayınladı ve konuşmasının “TEDxMETUAnkara” programında yapılmış bir konuşma olduğunu ve oradan yapılan kesintilerle bu haberin oluşturulduğunu ifade etti…

Evet, doğru; bende bu konuşmanın tamamını izledim…

Öyleyse neden Sedef Kabaş bu tartışmanın merkezinde?

Bunun iki sebebi var kanaatimce; kendisine de yazdım bunları; 2018’de yapılan bir konuşmada -gündemdeki tartışmalarda öne çıkarıldığında- “En çok oy alan parti en iyi parti değildir” sübliminal göndermesini de hatırlatarak… 

Birincisi anlattıklarının yalan propagandaları açısından işaret ettiği hakikat boyutu; yalancılar gerçekten de böyle çalışıyorlar…

Kılıçdaroğlu ile başlayan ve İBB Başkanıyla zirve yapan “yalan”cılığın nasıl bir CHP stratejisine dönüştüğü bunun en açık delilidir…

İkincisi de Sedef Kabaş’ın tarafgir hatta bir CHP sempatizanı olarak sergilediği tavırlardır…

İBB Başkanını ağırladığı bir programda, dizdiği methiyelerle aslında kendisinin de millete algıyla oluşturulan o “Mavi Elma”yı nasıl yedirmeye çalıştığını gördük…

Agresifliği, hakaretamizliği -ki bu konuda ceza da aldı- tehdit dili çok açık olan bir İBB Başkanına, “Siz sabır taşımısınız ki, üzerinize bu kadar gelinirken sakin kalabiliyorsunuz” sözüyle bunu çok net olarak ortaya koydu…    

Açıklamasında da bunu teyit etti ve sadece Ak Parti’nin 128 milyarla ilgili “yalancı”lığını kendince tasdik etmeye çalıştı…

Yalan elbette kötüdür ama stratejik yalan çok daha kötüdür; bu stratejik yalanda da Sedef Kabaş -öyle ya da böyle- CHP’ye ve “Neo-Goebbelsizm”in yaşayan en önemli timsali İBB Başkanına ciddi bir ilham kaynağı olmuş gibi görünüyor…

“Goebbels’in elinde bu denli imkân olsaydı neler yapardı?” sorusunun cevabı meçhul olsa da, bu kadar iyi temsil edildiği için içi son derece rahat olmalı…

Bugün, Hitler Almanya’sından ve Goebbels’in yaptıklarından Almanlar utanç duyuyorlar; umarım biz de bu durumda kalmayız…