Tüm ümmetin temennisi İslam beldesi olan Kudüs’ün bağımsız Filistin devletinin güzel bir şehri olması...

Zamanın ruhu vardır, o ruh tüm yaşanılanların bizatihi şahididir. Devirler ve dönemler, bünyesinde yaşanan olaylarla birlikte anılır çoğu zaman. Asrı Saadet Devri,  Arap coğrafyasındaki insanların karanlığa saplandıktan sonra müthiş bir aydınlığa eriştikleri zamanın ifadesidir.

Orta Çağ’ın karanlıklarını insanoğluna yaşatan baskıcı ve çıkarcı güruhun yaptıklarını, zamandan bağımsız olarak ele alma imkânı yoktur.

Şehirlerin ruhu vardır, Medine, medeni anlamına gelir ve insanlara huzur ve refahı yaşatmıştır kuruluşundan beri. Hz. Muhammed (sav) bu şehirde huzur bulmuştur Mekkeli müşriklerin azgınlıları ve baskıları sonrasında.

Şam, asırlar boyunca kültüre ve ilme ev sahipliği yapmıştır ve maalesef hiç de hak etmediği bir sonla boynu bükük bir vaziyette geçmiş güzel günlerinin hasretiyle eski ihtişamlı günlere dönmenin arzusu içerisindedir

Kur’an-ı Kerim Mekke’de indi, Kahire’de okundu İstanbul’da yazıldı. Bu ifadeler bile şehirlerin de tıpkı insanlar gibi ruhunun olduğuna işarettir.

Ve KUDÜS

Kudüs, ümmetin gözbebeği, insanlığın medeniyet beşiği, dinlerin indirildiği şehirdir. Kudüs, İslam’ın ilk kıblesi, Efendimizin Miraç olayına ev sahipliği yapmış kutsal beldedir.

Kudüs, Osmanlı padişahlarının özel ve kıymetli beldesi ve ümmetin onuru, şerefi ve Kalesidir. Mescid-i Aksa şairlerin ilham kaynağı, seyyahların ilk uğrağı, İslam coğrafyasının kalbi ve sancağı durumundadır.

“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde, Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu” diyerek mevcut durumu gözler önüne seren Merhum Mehmet Akif İnan yıllar öncesinden acıyı ve hüznü satırlara nakşetmişti.

Bu kadar önemli bir belde bugün mahzun, maalesef insanlık İsrail zulmü karşısında kör ve sağırdır. İnsanlığın kör ve sağır oluşuna özellikle Batılı devletlerin çifte standartlarına alıştık artık. Hiç de acayip gelmiyor Amerika ya da Avrupa devletlerinin ikiyüzlülüğü.

Türkiye’de bu çifte standartların en ahlaksızlarına şahit olamadık mı yıllardır? Türkiye’nin can düşmanı, kanlısı bir terör örgütüne gözümüzün içine baka baka binlerce tır silah gönderen bir anlayıştan Kudüs’le ilgili adil ve makul bir bakış beklemek mümkün mü?

Ümmeti asıl üzen Müslüman coğrafyanın köleleşmesi, İslam ülkelerinin yöneticilerinin iradelerini düşmanlarının eline kendi arzularıyla teslim etmeleridir. İslam’ın doğduğu coğrafyanın yöneticileri ne şehirlerin ne de zamanın ruhuna uygun hareket etmekte.

  Bu yöneticiler, Amerikan yöneticilerine milyarlarını peşkeş çekmenin ötesinde tüm ümmetin onurunu ve haysiyetini de peşkeş çektiğinin farkında mıdır bilinmez.

 Türkiye ve birkaç İslam ülkesi hariç, Koca koca İslam ülkeleri sekerat halinde yerlerde sürünmekte. Ya da hafızalarını kaybetmiş mecnun misali ortalıkta bir o yana bir bu yana savrulmakta.

Kudüs zulüm altında, mescidi aksa etrafı sarılmış bir vaziyete, Müslümanlar teyakkuzda.

Türkiye’den konuyu hiçbir zaman gündeminden düşürmeyen Memur-Sen gibi İHH gibi kuruluşlar ciddi tepkiler veriyor.

Konunun gündemden düşmemesi için tüm iletişim platformları etkili bir biçimde kullanılmalı. Fakat asıl çözüm Ümmetin gaflet uykusundan bir an önce uyanması ve sahaya inmesinden geçmektedir.

Özgür Kudüs ve Mescid-i Aksa için dualar semalara yükselmekte. Tüm ümmetin temennisi İslam beldesi olan Kudüs’ün bağımsız Filistin devletinin güzel bir şehri olması.

Selam ve dua ile…