Bir haftadır Gazze Şeridi’ne yoğun bir şekilde hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu sivillerin yaşadığı meskûn mahalleri bombalamaya ve yakıp yıkarak masum insanları öldürmeye devam ediyor.

İşgalcilerin tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği vahşetin kurbanları arasında çok sayıda çocuk da var.

İsrail savaş uçakları Gazze kentinde içinde Katar el-Cezire televizyonu ve ABD merkezli haber ajansı Assciated Press (AP) başta olmak üzere birçok medya kuruluşunun ofislerinin bulunduğu apartmanı yerle bir etti.

Fransa’da Hz. Peygamber’e (s) hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Chalie Hebdo adlı paçavra saldırıya uğrayınca tüm dünyadan liderler “basın özgürlüğünü savunmak” için Paris’e koşmuş, İslam ülkeleri devlet başkanları ve başbakanları Netanyahu’yla kol kola yürümüştü.

Gazze’de basını doğrudan hedef alan işgal ordusuna aynı tepki gösterilecek mi?

Böyle bir şeyin olmayacağını elbette hepimiz biliyoruz.

Daha da ötesi Fransa’da Filistin halkına destek gösterilerine dahi izin verilmiyor.

Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik (Liberté, égalité, fraternité) kavramlarının Fransızlar için Müslümanların hakları söz konusu olunca geçerli olmadığı anlaşılıyor.

Filistinlilerin işgale karşı şanlı direnişi maskeleri düşürüyor.

Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’un Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çekerek işgal ordusunun katliamlarına destek vermesi şaşılacak bir şey değil.

Nerede Türk ve İslam düşmanı varsa İsrail’in yanında saf tutuyor.

Bu arada, işgal ordusunun saldırıları ve Filistin direnişinin misillemeleri tüm şiddetiyle devam ederken sosyal medyada da bir başka savaş yaşanıyor.

Etki ajanları, gerçekleri çarpıtarak yaptıkları kirli propagandalarla Filistin halkının direnişini ve Filistinlilere destek veren ülkelerin çabalarını kötü göstermeye çalışıyor.

İsrail adına etki ajanlığı yapanlar, örneğin Türkiye’de Türkçülük kılıfı altında Arap ve Filistinli düşmanlığı yaparak Türklerin Filistin halkının haklı mücadelesine sempati duymasını engellemek istiyorlar.

Netanyahu’nun kendisi gibi çirkef oğlunun PKK’ya destek tweetleri attığını ve Türkiye’yi boykot çağrısı yaptığını görmezden gelerek, Şerif Hüseyin’in geçmişte Osmanlı Devleti’ne ihanetini bir şekilde Filistinlilere bağlama telaşı içindeler.

Gerçekte Osmanlı Devleti’ne ve temsil ettiği değerlere düşman oldukları halde bugün İsrail’in zulmünü dolaylı yoldan da olsa savunabilmek için “Bu Araplar da zaten Osmanlı’ya ihanet etmişti” türünden gerçekleri yansıtmayan genellemeci klişelerin arkasına sığınıyorlar.

Belki kendileri Türk dahi değiller ve Türk’ün Müslüman olanından da nefret ederler.

Fakat tıpkı Osmanlı Devleti’nin yıkılış döneminde yaptıkları gibi Türk’ü Arap’a ve Arap’ı Türk’e düşman etmek için öyle görünmek zorundalar.

Şu gerçeğin altını net bir şekilde çizmek gerek:

Hangi milletten olursa olsun, kalbinde zerre miktarı vicdan olan herkes Filistin halkının maruz kaldığı vahşete duyarsız kalamaz ve ancak insanlıktan nasibini almayanlar -doğrudan ya da dolaylı yollarla- işgalcilere destek olur.

İsrail’in uyguladığı devlet terörüne karşı çıkmak ve Filistin halkının yanında olmak için Filistinli, Arap ve hatta Müslüman olmak gerekli değil.

İnsan olmak yeter.