Milli Eğitim Bakanlığı en fazla kamu personeline sahip bakanlık durumundadır. 1 milyonun üzerinde çalışanı ile devletin vatandaşına ulaştığı en kapsamlı kurumu Milli Eğitim Bakanlığıdır. Bu denli büyük bir kurumun kendi içerisinde farkı dinamikleri vardır. Atama, yer değiştirme, ödül ve ceza, kariyer basamakları, zorunlu hizmet, sözleşmeli istihdam, norm durumu…

Tüm bu alanlar çalışanların önemli kısmını doğrudan ya da dolaylı ilgilendirmektedir.

Geçtiğimiz günlerde MEB, 8 bin 439 personeline ödül verdi ve ödül alan personelin isimleri tebliğler dergisinde yer aldı. Yani bir milyondan fazla çalışandan 8439 kişisi ödüle layık görüldü. Süreç şu şekilde işliyor. MEB personeli amirlerinin takdiri ve teklifi ile başarı belgesine layık görülüyor. Üç adet başarı belgesi alan MEB personeline doğrudan üstün başarı belgesi veriliyor.

Tam da bu süreçten sonra problemler yaşanmaya başlıyor. Üstün Başarı Belgesi alan personelden her şehirde belli oran dahilinde valilik onayı ile bakanlığa ödül teklifinde bulunuluyor. Yani Üstün Başarı Belgesi alan personelin kontenjan dahilinde ödül alması sağlanmış oluyor.

Ödül konusundaki problemli noktalar

İlk aşamada okul idarecileri ve diğer amirler başarı belgesini liyakate ve hakkaniyete uygun olarak veriyorlar mı?

İdareciler başarı belgesi teklifinde bulunurken önce kendilerinden ve diğer idarecilerden başlayarak duygusal davranıyorlar mı?

Başarı belgesi MEB'in rutini iken yerel yöneticiler bu rutinin işleyişine takdir kullanarak menfi yönde müdahale ediyorlar mı?

Sorular devam edip giderken biz asıl meseleye dönelim. 2021 yılı ödül listesinde bazı illerden bir kişi bile bulunmuyor. Yani nüfusu bir buçuk milyona yaklaşan Kayseri'de Bakanlık tek bir personeli ödüle layık görmemiş. Kayseri gibi hiçbir personelin ödüle layık görülmediği farklı illerin olduğu ortada. 81 ilden 69 il ödül teklifinde bulunmuş sadece.

Ödül neden önemli?

MEB, son yıllarda kariyer yolculuğunda ödül ve sertifikaya dayalı puanlama sistemine geçti. Yani özellikle idareciler 4 ve 8 yılını doldurduklarında yeniden puanlamaya tabi tutulmakta ve oluşan puanlara göre okul tercihleri sonuçlandırılmaktadır. Ödülün idareci sıralamasında puan değeri 4 puandır. Bu durumda haksız rekabete ya da mağduriyetlere sebebiyet verilmiş oluyor.

Türkiye üniter bir devlettir. İlleri arasında bu kadar önemli noktalarda farklı uygulamalar olmamalıdır. Ankara'da 565 eğitim çalışanı ödüle layık görülürken başka bir ilde bir eğitim çalışanı bile ödül listesinde yer alamıyorsa bu mesele üzerinde durulmalıdır.

MEB, ödül listesinde yer vermediği illeri hesaba çekebilir, başarısızlık varsa sorumlular hakkında derhal işlem başlatabilir. Fakat objektif bir sebep yoksa mevcut durum gözden geçirilmelidir.

Benzer bir problem Vefa Destek Grupları’nda da yaşandı maalesef. Hayatını riske atarak devletin şefkatli yüzü olan kamu çalışanlarına bazı yöneticiler takdir haklarını kullanarak başarı belgesi vermedi.

Kamu çalışanları artık tüm ülke sathında aynı kuralların işlemesini ve işletilmesini beklemekte. Aksi takdirde kırılan, küsen, itiraz eden, hakkını mahkemelerde arayan çalışan sayısı çok artmış olacak.