Yüz insanın vitrinidir.

İnsanın dışa açılan, insanı tanıtan ve temsil eden en belirgin tarafıdır.

Yüzümüzle tanınır, yüzler sayesinde tanırız simaları.

En güzel yüz, çocukların yüzüdür.

Çocukların yüzlerine hiç uzun uzun baktığınız oldu mu? Yüzlerindeki masumiyete hayran olup, sevginizin kabardığı oldu mu?

Çocuk yüzleri günahsızlığın masumiyetini taşırlar.

İnsan büyüdükçe, günah işledikçe kalbindeki siyah beneklerin gölgesi yüzüne yansır.

Kimi kalpler vardır ki, günahtan kaskatı kesilmiş; kimi yüzler vardır ki, kalbinin karalığı yüzüne vurmuştur.

Kimi yüzler vardır, gönlünün güzelliği yüzüne masumiyet olarak vurur.

Masum yüzlerin karşısında kalpleri kaskatı kesilen ve çirkinleşen insan görünümlü mahlûkları görürsünüz.

Merhametsizdirler onlar.

Vicdanları yitirmiş insan görünümlü yaratıklardır onlar.

Yüzlerinin ‘masum’ görünümü aldatmasın; canidir onlar.

İnsan ya masumiyetin tarafındadır, ya da çirkinliğin.

Herkes kendi tabiatına göre hareket eder.

Nasılsa, nasıl olmak istiyorsa o tarafı tutar.

Güzelliğin tarafında olanlar da var elhamdulillah.

Savaşın çirkin yüzünü masum çocukların hayatlarını nasıl mahvettiğinde görmek mümkün.

Bombaların kahredici etkisini masum çccukların yüzlerinde görmüştüm.

Savaş çocukların yüzlerini silmişti adeta.

Savaşın çirkin yüzü masumların yüzüne kazınmıştı.

Masum çocukların yüzündeki bu silinmişlik, çirkin yüzlerini gizlemek için maske takan, bir o kadar çirkin yürekli adamların imzasını taşıyordu.

Küçük bir kız çocuğu dikkatimi çekti, henüz yedisinde, sekizinde.

Yüzünün sol tarafı, güzel saçlarının büyük bir kısmını da içerisine alacak şekilde yanmıştı.

Başının sağ tarafı etkilenmediği için sağ bölümdeki simsiyah saçları gürdü ve bağlamıştı oradaki saçlarını.

Minicik burnu erimiş, küpe takması gereken kulağı kaybolmuştu.

Yanık izleri dudaklarını da içerisine alacak şekilde, çenesinin altına kadar iniyordu.

Kim bilir babası kaç defa öpmüştü minicik burnundan, kaç defa tutmuştu küçük çenesini; annesi belki söz vermişti kulaklarına küpe takacağına.

Belki de yalnızca yüzünü değil, annesini ve babasını da kaybetmişti savaşta.

Dünyayı kavrayamayacak, olayları anlamlandıramayacak kadar küçüktü yaşı.

Belki arkadaşları, akranları ile kovalamaç oynarken yakaladı, kötü insanların kötü silahları.

Belki arkadaşlarından saklanıyordu, kimsenin bulamayacağı bir yere saklanıp sobelemek istiyordu, ta ki o kötü ve çirkin olan onu saklandığı yerde bulana dek.

Belki de üzerlerinden geçen uçakların, bomba gürültülerinin etkisini azaltmak için yorganını üzerine çekip, kulaklarını tıkamıştı ve tam uykuya dalmışken yakalamıştı, o çirkin ve kötü şey.

Çocukların yüzüne çirkinliklerini acımasızca kazımak, insanlığını yitirmiş, çirkin varlıkların yapabileceği gaddarlık değilse nedir?!

Merhametten, şefkatten ve sevgiden nasibi olmayanlar kazanmamalı bu savaşı.

Onlar kazanırsa masum yüzler yaralanacak, minik kalpler yanacak.