Birçoğu için anlamlı mıdır bilinmez ama  benim için çok anlamlı bir günün yıl dönümü. Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatı’nın en sevdiğim şairi olan Cahit Zarifoğlu’nun vefatının 34. yıl dönümü.  

Edebiyatımızda bazı isimler vardır ki değeri geç anlaşılır ya da hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz. Cahit Zarifoğlu işte öyle bir isim. Cahit Zarifoğlu’nun kişiliğini ve psikolojisini biraz gözlemlemek isterseniz ‘Yaşamak’ kitabını okuyabilirsiniz. Şairin özgür ruhu nasıl damarlarında dolaşırmış o kitabın satır aralarında tüm çıplaklığıyla görebilirsiniz. Yaşamak aynı adla tiyatroya uyarlandı. Oyunu izlemek de keyifli olabilir.

Ben bugün temel bir soru sorup düşünelim istiyorum. Cahit Zarifoğlu kutuplaştırır mı? Bu sorunun bendeki cevabı şu: Ne putlaştırır ne de kutuplaştırır! Cahit Zarifoğlu şiiri; enerji verir, zalime öfke güzele de sevgi gönderir. Siz onun akan suyundan nasibinize ne almak isterseniz onu alırsınız.

Ülkemizde var olan kutuplaşma iklimini edebiyatımızdaki birçok isim üzerinden de yaşıyoruz. Necip Fazıl ve Nazım Hikmet kutuplaştırması vıcıklığı hepimizi çok sıktı. Ülke edebiyatında iz bırakmış birçok şair bu topraklardan beslenip bizi bizden daha çok seviyor.

Cahit Zarifoğlu’na İslâmcı şair deyip kaçak güreşme durumunu çoktan bıraksak da bazıları hala bu durumları zorluyor. Zarifoğlu; bazen İslâmcı şairken bazen de kör kütük bir aşk şairi olagelmiştir. İki konuda da çok başarılıdır. İkisi de kendisidir çünkü.

7 Güzel Adam şiirini yazdığında bu kavramın bu kadar yanlış anlaşılacağını bilemezdi sanırım. Eğer bugün yaşasaydı, bugün popülist olan bir kavramın aslında bir ruhun ve duygunun taçlanması adına konduğunu haykırmak isterdi dar zihinlere. Seküler bir insana da dindar bir insana da hem yara hem de merhem oldu yazdıkları.

Afganistan Çağıltısı kadar gür bir İslamcı şiir zor bulunur. İşaret Çocukları kadar hem sembolik hem de toplumsal gerçekçi olacak şiir pek görmedim. Berdücesi kadar naif ve cüretkar bir şiir okumuş musunuzdur?  Bu şiirleri özellikleri ve duruşlarıyla tanımlayarak sabaha kadar sayabilirim. Bu şiirlerin en temel özelliği öfkeyle değil güzellikle, biraz akılla biraz da delilikle tavır almasıdır.

Cahit Zarifoğlu yalnızca şair değildir. Çocuk dilinden çok iyi anlar ve enfes bir dille kaleme aldığı çocuk kitapları mevcuttur. Günlük, tiyatro, hikaye ve roman türünde de eserler kaleme almıştır.  

Zarifoğlu’nun şiir poetikasını özel bir sempozyumda ele almak gerektiğini düşünüyorum. 2. Yeni şiirinden beslendiği açıktır ama kendine özel bir nehirde yüzer şiirleri. Bu durumu da Cemal Süreya ve İsmet Özel gibi önemli isimler de kabul ederler. Şiirinin dili ne olursa olsun hep birleştirir, sever, ayrıştırmaz. En önemlisi şiiri senfoni orkestrası gibi çok seslidir. Aslında öyle güzel besteler yapılır ki. Ah keşke.

Geçen sene yazımda, “Kahramanmaraş’ta ya da Ankara-Kahramanmaraş arasında bir tren garında Cahit Zarifoğlu müzesi açamaz mıyız?” diye sormuştum. Çok yakışır.

Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’na bir kez daha; sevgi, saygı ve rahmetle…