Aklınıza “Bu Ayıntap da nereden çıktı?” sorusu gelecektir. Yeni nesil için Ayıntap gibi isimlerin çok anlamı kalmadı. Hızlı yaşayan nesil için tarihe ve kültüre ait olan kelimeler hızlı bir şekilde tedavülden kalkıyor. Teknolojik yenilikler hafızalarımızı esir almış durumda; bize hangi kelimeleri nasıl kullanmamız gerektiği teknolojik hâkimiyeti elinde tutanlar tarafından belirleniyor.

Sizi fazla yormayayım. Ayıntap, ülkemizin güzide şehri Gaziantep’in Cumhuriyet dönemine kadar olan adı. Parlak Pınar sıfatı Gaziantep’e çok yakışıyor.

Uzun aralıklarla farklı zamanlarda gitme fırsatı bulduğum Gaziantep çok hızlı ve düzenli büyüyen bir sanayi şehri olarak ülkemizin amiral gemilerinden biridir.

Gaziantep tarım, ticaret ve kültür kentidir de aynı zamanda. Bu güzide şehri tek boyutlu tanımlamak oldukça zordur. Gaziantep Ticaret Odası’nın web sayfasında kentin karakteristik özellikleri çok güzel bir şekilde ifade edilmiş: “Girişimci ruh ve kültür, üretkenlik, yüksek ticari kabiliyet, doğduğu topraklara bağlılık.

Bu özellikler Gaziantep’in yerel girişimcilerin gayreti ile herhangi bir devlet yatırımı almadan bir sanayi ve ihracat kenti olmasını sağlamıştır.”

Gaziantep denince aklımıza ilk gelen şeyler: Baklava, Antep fıstığı, güzel yemeklerdir. Gaziantep hem tatlının hem de acının çok sevildiği bir yer. 30 yıl önce bir televizyon programı için gittiğimde baklava, fıstık, kalede folklor ve klasik Türk müziği topluluğu gibi kente rengini veren özellikler beni etkilemişti.

Arada yine gitmişliklerim olduysa da fazla gözetleme imkânı olmadı. Bu defa gidiş bir günlük oldu ama şehrin ne kadar değiştiğini görme fırsatı verdi. Özellikle Şahinbey Belediyesi’nin yeniden ihya ettiği Şehreküstü Konakları adeta tarihi yeniden çağırmak gibi bir şey.

Bir birinden güzel taş konaklar bırakın şehre küsmeyi şehre damgasını vurmuş durumda. Taş konaklardan bir tanesinin bahçesinde kahve içme imkânı oldu. Bu konaklar ne kadar da insan hayatını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmiş; geniş bir avlu alt katlarda kilerler ve ihtiyaç mekânları üst katlarda konaklama alanları. Dışardan sadece bahçe kapısının fark edildiği alana girdiğinizde koca bir dünyayla karşılaşıyorsunuz!

Kısa gün içine iki tane de müze gezisi sığdırdık. Şahinbey Milli Mücadele Müzesi ile Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesi bizi Antep’in kurtuluş günlerine götürdü. Şahinbey Milli Mücadele Müzesi dışardan bakınca küçük bir taş bina olarak görünüyor.

Müzeden içeri girince adeta bir yeraltı şehrine giriyorsunuz. Gaziantep’in altında başka bir Antep daha var. Kurtuluş Savaşı sırasında Antepliler bu kastel ve livasların bulunduğu yer altı dünyasına sığınmış, savunmayı oradan sürdürmüşlerdir.

Kastel yer altında suların dağıtıldığı yer anlamına geliyor. Livas ise yeraltı su kanalları, tünelleri anlamına kullanılıyor. Şahinbey Belediyesi bu yeraltı şehrinde Antep’in kurtuluşunu canlandırarak ziyaretçileri o günlere götürüyor.

Panorama Müzesi de modern müzecilik anlayışıyla tasarlanmış. Müzeyi bir tarih öğretmeni rehber eşliğinde dolaştık. Panoramaya gelinceye kadar Antep’e dair çok şeyi öğreniyorsunuz. 360 derecelik panorama da çok başarılı… Gaziantep’in kurtuluş günlerini size aynen yaşatıyor. Darısı diğer şehirlerimizin başına.