Ermenistan, Dağlık Karabağ Savaşı sonrası seçim sürecine sancılı şekilde girmişti. Muhalifler, Başbakan Paşinyan’ın başarısızlığının sonucunda savaşın kaybedildiğini söyleyerek erken seçim kararı aldırmışlardı. Sokak gösterileri, protestolar, hatta darbe teşebbüsleri ile ülke alev topuna dönmüştü. Erken seçim kararı, Paşinyan’ın artık iktidarı kaybedeceği yorumlarına neden olmaktaydı. Yerine gelecek siyasi irade, halkın desteğini de alarak Azerbaycan’a karşı savaşı tekrardan başlatacak ve kaybedilen toprakları geri alacaktı. Beklenen olmadı. Halk oyunu bozdu. Öngörülenin aksine seçimi Paşinyan kazandı. Seçim sonuçları böylelikle Azerbaycan ile Ermenistan arasında yapılan anlaşmanın da halk tarafından teyidi anlamına geldi.

Halk savaş istemiyor

Geçmiş yıllardaki muhalif tavırlarıyla da halk tarafında sempati kazanmış Paşinyan, daha önce hapis cezasına dahi çarptırılmıştı. Başbakanlığı döneminde Dağlık Karabağ Savaşı sonrası yaptığı açıklamada, daha büyük insani ve toprak kaybını engellemek için felaket olarak tanımladığı bir anlaşmayı imzalamak zorunda kaldığını aktarmıştı. Bu açıklama halkta karşılık bulmuş olmalı ki seçim sonuçları onun lehine oldu.

Bununla birlikte Paşinyan’ın yolsuzlukla mücadele edeceğine ve ekonomik kalkınmaya ağırlık vereceğine dair vaatleri halka “Toprak kaybının bedelini ödettirmekten daha rasyonel gelmiş” görünüyor. Ermeniler açısından yeni bir savaşa girmeksizin mevcut koşullarda güvenliğin sağlanması ve kalkınma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi bir takım siyasi ve stratejik hesaplardan daha ağır basmıştır. Hülasa, Paşinyan’ın ülkeyi barış içerisinde kalkındıracağı hakkındaki verilen mesajlar halk tarafından satın alınmıştır.

Nüfuz mücadelesi sürüyor

Karabağ’da yapılan anlaşma gereği Rus askerleri bölgede barış gücü olarak bulundurulmaktadır. Bu durum savaşta faal olmayan Rusya’ya sahada önemli bir avantaj sağlamıştır. Oyunun içerisinde ana aktör olduğunu göstermeye çalışan Rusya, Paşinyan ile savaş öncesi duruma göre daha iyi ilişkiler içerisindedir.

Paşinyan’ın Batılı devletler ile kurmuş olduğu olumlu münasebetlerden dolayı bir ders alması gerektiğini düşünen Putin’in, böylelikle amacına ulaştığı düşünülebilir. Diğer taraftan Ruslar bölgedeki hukuksuz ve agresif faaliyetlerinden ötürü uluslararası toplum ile diplomatik olarak çatışmaya devam etmektedir.

Geçen haftaki AB zirvesi bunu tekrardan hatırlatmıştır. Rusya ise bölgedeki nüfuz mücadelesini artırarak sürdürmektedir. Türkiye ise Azerbaycan ile stratejik işbirliğini her geçen gün artırmaya devam etmektedir.

Geçen haftaki Erdoğan’ın ziyaretinde, Dağlık Karabağ Savaşı’nda ele geçirilen Şuşa’da konsolosluk açma niyeti deklare edilmişti. Azerbaycan ile savunma sanayiindeki önemli ilişkilere dikkat çeken Erdoğan, bu işlerde Azerbaycan’ın pazar değil üretim merkezi olacağını ifade etmişti. Bu açıdan Rusya’nın olduğu gibi Türkiye’nin de bölge ile yakından ilgilendiği görülmektedir.