Bir gün şehitlerimizin “suçlu”, darbecilerin ise “kahraman” olarak gösterileceğinden korkuyor ve sonunda birilerinden böylesi çirkinlik yapmasını bekliyorduk: Fakat bir iktidar değişiminden sonra. İttifakları doğrudan Biden tarafından örgütlenen, medyası ABD ve Avrupa Elçilikleri tarafından fonlanan partilerin henüz muhalefetteyken böylesi bir cüreti göstereceğini kim bilebilirdi ki? İYİ Parti Tokat İl Başkan Yardımcısı Songül Sarıtaşlı, darbecilerin askeri lideri Semih Terzi’yi alnından vurarak tarihin seyrini değiştiren şehidimiz Ömer Halisdemir’e “gerçek darbeci” diyecek cesareti kimden bulmuş olabilir? Bu sorunun cevabını “şimdilik” kesin olarak bilmiyoruz. Fakat, partiyi FETÖ’cülerin ele geçirdiğini iddia eden kurucularından Ümit Özdağ kovulurken; FETÖ’cülükle itham ettiği Buğra Kavuncu taltif edildi.

Özdağ’ın suçladığı Kavuncu’nun dayısı Enver Altaylı’nın “FETÖ yöneticiliği ve askeri casusluk” suçlamasıyla 42 yıl hapsi isteniyor. İYİ Parti’de darbecilere ve dikta yönetimlere karşı bir sempati beslendiğine dair pek çok emare daima oldu. Mesela partinin sosyal medyada tanınan isimlerinden İlay Aksoy’un 24 saat mülteci düşmanlığı yapmasını, bugüne kadar ırkçılık ve faşizm ile ilişkilendiriyorduk. Oysaki, Beşar Esad gibi bir diktatöre methiyeler düzecek kadar işi ilerletmesini; Tunus’ta Meclis’in kapısına kilit vuran darbeyi selamlamasını görünce işin ırkçılığın çok ötesine geçtiğini anlıyoruz.

FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞINI ARAŞTIRMAK ENGELLENDİ Mİ?

İYİ Parti’nin sürekli diline doladığı “FETÖ’nün siyasi ayağı araştırılsın önerimiz iktidar tarafından reddedildi” söylemi ne kadar gerçekçi? TBMM’de darbe girişiminin hemen ardından Ak Parti önerisiyle bir araştırma komisyonu kurulmuş ve dört parti bu komisyona üye vermişti. Aylar süren çalışma sonrası “FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu” 650 sayfalık raporunu Meclis Başkanlığına sunmuştu; Üstelik CHP’nin 450 sayfalık şerhiyle birlikte.

İçerisinde örgütün yapılanması hakkında bilgiler verilirken, mücadelede izlenecek yöntemler ve eğitimden, din hizmetlerinin yeniden yapılandırılmasına kadar bir dizi çözüm önerisi de bulunuyordu. Fakat CHP ve İYİ Parti on binlerce örgüt üyesinin yargılandığı davaları bir kez olsun takip etmezken, işi sulandırmak ve “Meclis’i iş yapamaz hale getirmek” için binlerce kez araştırma önergeleri verdiler. Mesela Sezgin Tanrıkulu’nun araştırma komisyonu kurulması için şahsının verdiği önerge sayısı 195, ilgili ilgisiz her konuda imza verdiği önerge sayısı ise 1.523. Bu rakam sadece bir vekile ait. Gerisini siz düşünün.

KOKUNUN KAYNAĞI NE?

İyi Parti’de vukuatsız gün geçmiyor. Bir gün Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın adamları gazeteci dövüyor, diğer gün İl yöneticisi Akşener’in gözünün önünde basın mensuplarını tehdit ediyor.

Son olay ise evlere şenlik: Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Gürses, 15 Temmuz anma töreninin programdan çıkartılmasını istemiş. Gerekçesi ise “İleride hükümet değişirse, törende fotoğraf çektirenlerin yargılanacağı” olmuş. Partide ırkçılık, yabancı düşmanlığı, darbecilere alkış tutmak artık sıradanlaşmış durumda. Ömer Halisdemir’e hakaret eden il yöneticisi bayan, sosyal medya hesabında profiline şöyle yazmış: “Bir parti kurduk, buram buram Atatürk kokuyor”. Partinin Atatürk kokmadığı kesin. Akşener’in işi zor. Kurduğu parti bunca haşere ve sineği kendine çekmeyi başardıysa, partideki kokuyu temizlemek kolay olmayacak.