Bizde adı “Milli” olan fakat hiçbir yönü milli olmayan bir eğitim sistemi bulunuyor. Bu sözde milli eğitim 1940 model bir araba gibi sürekli şoförü değişse de menzili ve hızı hiç değişmiyor. Çünkü sorun şoförden ziyade arabanın modelinden kaynaklanıyor. 1940 model bir araç ile 2021 şartlarında yol almaya çalışıyorsunuz.

Eğitimde mevcut sistem korunduğu sürece isimlerin değişmesi bir anlam ifade etmeyecektir. Önce motorun yani zihniyetin değişmesi lazım ki kaportanın bir anlamı olsun. Aksi halde aynı yerde dönmeye devam ederiz.

Orman yangınları sürerken “HelpTurkey” adı altında iki milyona yakın twit atıldı. Bu twitlerin altına baktığınızda bir algı operasyonu yattığı görülür. Dünyanın dört bir yanında yangınlar devam ediyorken ve bu yangınların kimi aylardır söndürülememişken ülkemizde terör örgütü tarafından çıkarılan yangınları bir siyasi operasyona ve dahası Türkiye karşıtı bir nefret diline çeviren bu kitleyi iyi analiz etmek gerekiyor.

Bu twitleri atanlara baktığımızda çoğunluğunun 18-25 arası, kolaylıkla kanalize edilebilen bir kitle olduğu anlaşılıyor. Yani Ak Parti döneminde büyümüş, eğitim almış kimseler bunlar. Bu kitlenin “ülkemizde yönetim boşluğu var, ülke yönetilemiyor, Türkiye’ye müdahale edin, yangınlar söndürülmüyor” şeklindeki yalanları rahatlıkla paylaşıyor olmaları büyük bir ahlaki yıkımla karşı karşıya olduğumuza işaret gösteriyor.

Sadece yangınlar değil, yaşanan tüm doğal afetlerde “oh olsun” dercesine ellerini ovuşturanların mevcut eğitim sisteminden geçtiğini unutmamak gerekiyor. Bu da belirli bir kitlenin kolaylıkla provoke edilebildiğini; dini, milli ve tarihi hiçbir aidiyet bilinci taşımadıkları anlaşılıyor. Demek ki eğitim sistemimiz bu konularda büyük bir zaafiyet barındırıyor.

Almanya’da yaşanan seller, ABD’de ve Avustralya’da aylarca devam eden yangınlar, ekonomisi iflas eden İtalya, Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkelere baktığımızda ise farklı bir tablo görüyoruz. Bu ülkelerin vatandaşları zor zamanda siyaseti bırakıp yaraları sarmaya odaklanıyor.

Bu ülkelerin hiç birinde tepesinde uçaklar, helikopterler dolaştığı halde “nerede uçaklar, nerede helikopterler” diye kameralar karşısında alenen provokatörlük yapan siyasileri göremezsiniz. Bu ülkeler ne denli konformizmin, kapitalizmin etkisi altında olsalar da tarihten gelen millet olma bilinçlerini yitirmemişlerdir. Bizim millet olma bilincimizi sistematik şekilde iki asırdır aşındırmalarının sebebi de budur. Çünkü millet olamayanın, değerlerini yaşatamayanın geleceği de yoktur.

Dinimizin gerektirdiği ahlakı, milli bilinci, milli kültürü, aile anlayışımızı, örf-adet ve geleneklerimizi evrensel bir şuurla çocuklarımıza kazandırmak zorundayız. Batının bizlere diktiği mintan bize uymuyor. Bunu görmemiz ve anlamamız lazım.

Yazımı ünlü Alman siyasetçi Metternich’in şu cümleleriyle bitirmek istiyorum: “Avrupa uygarlığından, sizin kurumlarınızla uyuşmayan sistemler almayın. Zira Batılı kurumlar, sizin temelinizi meydana getiren ilkelerden farklı ilkelere dayanmaktadır. Batı kanunlarının temeli Hıristiyanlıktır. Siz Müslümansınız, Türk’sünüz; böyle kalınız. Tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın. Hak bellediğiniz yolda ilerleyin. Batı’nın sözlerine kulak asmayın. Dininizin sizi toleranslı yapacak, diğer medeniyetlerden üstün kılacak ilkelerinden yararlanmaya bakın. Kanunlarınızı kendiniz yapın ve kesinlikle uygulayın. Batının gösterdiği yollara aldırmadan doğruca yürüyün. Adalet ve bilgiyi elden bırakmayın.”