ABD, 29 Şubat 2020 tarihinde Taliban ile Doha’da barış anlaşması imzaladı. Anlaşmaya göre Afganistan’dan tüm yabancı güçlerin çekileceğini taahhüt eden Amerika, müzakerelerde birçok hususu da eksik bıraktı. Mesela anlaşmaya Afgan güvenlik güçlerine yönelik saldırıların durdurulmasına dair bir madde eklenmemişti. Buna rağmen anlaşma doğrultusunda Taliban ve Afgan yönetimi karşılıklı binlerce kişiyi serbest bıraktı. Daha sonra NATO güçlerinin tamamının son çekilme zamanı olan 11 Eylül 2021 tarihi gelmeden ABD hava saldırılarının devam ettiğini gerekçe gösteren Taliban, Afganistan topraklarındaki ilerleyişini sürdürmeye devam etti. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Ghani’nin istifa etmemesi de Taliban’ın rahatsızlığını daha da artırdı.

ABD’nin aniden Afganistan’dan çekilme kararı alması Afgan yönetimini korku içerisinde şaşkınlığa çevirdiği gibi 20 yıllık dönemde Afganistan’ın bir devlet olarak da kendini geliştiremediğini ve bir devlet özgüveninden yoksun kaldığını açığa çıkarmış oldu. Oysa Afgan güvenlik güçlerinin eğitilmesi ve Afganistan’ın geliştirilmesi için Amerikalılar 1 trilyon dolardan fazla para harcadıklarını söylüyorlardı. Diğer taraftan bölgedeki konuştuğum akademisyen arkadaşlarımız bu paraların çoğunlukla Afganistan’ın gelişiminden ziyade Amerikalı askerlere ve bölgede faaliyet gösteren Amerikalı şirketlere aktarıldığını belirtiyorlar.   

ABD Başkanı Biden, Afganistan’daki başarısızlıklarına bir yenisini de kendi yönetiminde eklemeyeceğini belirterek 2500 Amerikalının hayatını kaybettikten sonra 20 yıl sürdürdükleri savaşı artık sona erdirdiğini, bundan da geri adım atmayacağını açıkladı. Bu da Afgan güvenlik güçleri ile Taliban arasında şiddetli çatışmaların daha da artmasına neden oldu. Amerikalılar, Afgan güvenlik güçlerinin hava kuvvetinin olduğunu, Taliban’ın ise hava gücünün bulunmadığını söyleyerek Taliban’ın ilerleyişinin durdurulabileceğini aktarırken, ihtiyaç halinde hava desteğinin Afgan güvenlik güçlerine de tekrardan verileceğini ifade ediyorlar.    

Önceki yıllardan farklı olarak ilerleyişi durdurulamayan Taliban’ın bu sefer Afganistan’ın kuzeyinde de toprak kazanması ayrıca dikkat çekiyor. Bölgeden aldığım bilgilerde, Kunduz’un bulunduğu kuzeyde Taliban’ın gelişmiş silahlar temin ederek ilerleyebilmesi ancak bazı devletlerin desteği ile mümkün olabileceği yorumları yapılıyor. Pakistan’a uzak olan noktada Rusya nüfuzunun etkisinin yanında Almanlarında NATO kapsamında asker bulundurduğu biliniyor. Özellikle Tacikistan yakınlarındaki kuzey bölgelerde bulunan birçok farklı etnik unsurun da Taliban’a mesafeli durduğu belirtiliyor. Sonuç itibariyle, Taliban’ın belirgin bir destek almadan bu bölgelerde güç kazanması pek olası görünmüyor.  

Bugün gelinen noktada Taliban güçleri başkent Kabil’e 150 kilometreden daha az bir mesafeye kadar ilerlemiş durumda. Herhangi bir dış müdahale gelmez ise birkaç ay içerisinde Taliban’ın başkent Kabil’i de ele geçirebileceği tahmin ediliyor. Afganistan’ın 18 vilayet merkezi Taliban’ın eline geçmiş durumda. Afganistan Cumhurbaşkanı Ghani ise Taliban’ın ilerleyişini durdurabilmek için Amerikalıların desteğini bekliyor. Bunun yanında kırsalda bulunan savaş ağaları olarak bilinen bölgesel komutanlarla da görüşmeler gerçekleştirerek yardım istiyor. Diğer taraftan bazı savaş ağalarının da hızlı ilerleyişi nedeniyle Taliban’a katıldığı aktarılıyor. Şimdilik çıkan çatışmalarda ise BM’ye göre 2021’in ilk yarısında 1659, son bir ayda ise 1000’den fazla sivil yaşamını kaybetmiş durumda.  

Önümüzdeki haftalarda, Afganistanlı ve Hindistanlı akademisyenlerle yapmış olduğum görüşmeler ışığında Taliban’ın kim olduğunu, halkta karşılığının bulunup bulunmadığını, dünden bugüne geçirdiği değişimleri ve diğer devletlerin Afganistan’daki hesaplarının ne olduğu üzerine yazılar yazacağım.