Sovyetler Birliği’nin 1979 yılında işgaliyle başlayan Afganistan’daki iç savaş ve kaos düzeni, 42 yıldır hiç durmadan artarak bugünlere kadar geldi. Yani bugün 50 yaşın altında birbirlerini öldürmekle meşgul olan Afganlılar, ülkelerinde barış ve huzur yüzü hiç görmediler.

Afganlılar, Rus işgali sürecinde takdire şayan mücadeleler verdiler. Dünyanın ilgisini ve desteğini aldılar. Bu sıralarda Türkiye’ye göç eden Afganlıları Türk milleti bağrına bastı, misafir etti ve daha sonra da bu insanların çoğu burada kaldılar.

Taliban işte tam bu sıralarda, 1994 yılında Kandehar’da Molla Ömer adında bir medrese hocası ve talebelerden oluşan gençlerle kuruldu. Bu yüzden talebenin çoğulu olarak “Taliban” olarak adlandırıldı.

Pakistan’ın desteği ile kurulduğu söylenen Taliban kısa zamanda Afganistan’ın büyük kısmında kontrolü sağlarken, bir yandan da “İslam” adına katı uygulamaları ile dünyanın dikkatlerini çekti. Kuruluşundan iki yıl sonra da 27 Eylül 1996 yılında Kabil’e girerek “Afganistan İslam Emirliği” adı altında bir devlet kurdu.

Afganistan’a yerleştikten sonra Taliban’ın yönetim anlayışı dünyayı ve elbette Müslümanları dehşete düşürdü ve tedirgin etti. Kendilerine muhalif gördükleri insanları acımasızca katletmelerini, “İslam şeriatı” adı altında sosyal hayatı insanlara zehir etmelerini ve tarihi eserleri parçalamalarını dünya dehşet içinde TV’lerden izledi. Hele yaptıkları tüm icraatları “İslam” adını kulanarak yapmaları, batı dünyasında İslam ve Müslümanlar hakkında olumsuz düşüncelerin ve yargıların doğmasına sebep oldu.

İşin ilginç yanı Taliban, Kabil’e hakim olduktan sonra 1998 yılında Pakistan’ın Peşaver kentinde Üsame bin Ladin tarafından El- Kaide küresel terör örgütü kuruldu. Örgüt burada kuruldu fakat az sonra yerleştiği ve faaliyet gösterdiği alan, Taliban’ın yönettiği Afganistan oldu. Buradan dünyaya tehditler savurmaya başladı. Hilary Clinton’ın ifşaatına göre “El-Kaide’yi Amerika” kurdu. Hatta daha sonra Trump’ın ifadesine göre IŞİD’İ de Obama kurdu.

Taliban, uygulamaları ile dünyaya “vahşi İslam” imajı verirken, Amerika desteği ile kurulan El-Kaide’nin yine İslam adını kullanarak dünya çapında başlattığı tehditler ve terör faaliyetleri de 2000’lere doğru dünyanın dikkatlerinin Afganistan üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu. Nihayet El Kaide eylemi olarak bilinen 11 Eylül 2001’de Newyork’taki “İkizkule” saldırısından sonra, Amerika’nın önderliğinde Afganistan’dan başlayarak Irak ve diğer Ortadoğu ülkelerini de hedef alan bir operasyonun, projenin hayata geçirilmesi için 7 Ekim 2001’de düğmeye basıldı.

Taliban iktidar devrildi ve Kabil’de yeni bir rejim kuruldu. Bu operasyon Irak ve daha sonra da tüm Ortadoğu’ya yayıldı ve hala bu süreç devam etmektedir.

Taliban, bu tarih itibariyle Afganistan kırsalına çekilerek mücadeleye devam etti. Kabil’de kurulan yeni hükümetle berebar Amerika 20 yıldır Afganistan’da bulunuyordu. Fakat her ne olduysa 29 Şubat 2020’de ABD ile Taliban arasında Doha’da yapılan antlaşmadan sonra Taliban hareketlendi. Amerika da ani bir karar alarak Afganistan’dan çekilmeye başladı.

Taliban şimdi hızla Kabil’e doğru ilerliyor. Bir-iki hafta içinde tüm ülkede kontrolü sağlayacağı ve ülkenin yeni hakimi olacağa benziyor. Taliban’ın uygulamalarına bakılırsa Müslüman dünyaya zararları çok olacaktır. Zira sergiledikleri İslam anlayışının, bizim bildiğimiz ve yaşadığımız İslam ile ilgi ve alakası yoktur. Taliban’a müsaade eden ve anlaşan güçlerin mutlaka bu ülke üzerinden tüm Ortadoğu ile ilgili planları ve projeleri olduğu tahmin edilmektedir.

Yani Taliban'ın “sahneye sürülüşünden” her anlamda tedirginlik duymamak mümkün değildir.