Bugünlerde Afganistan hakkında yazmak, Taliban’ın geleceği üzerine öngörülerde bulunmak herkesin tercih ettiği bir durum. Taliban, Kabil’e girene kadar Afganistan yazıları büyük ölçüde mülteci meselesine indirgenmişti. Bir önceki yazımda, haftaya da Taliban’ı anlatacağımı söylemiş olmam benimde bahsi geçen kervana katılmamı zorunlu kıldı.

Sonda söylenmesi gerekeni en başta söyleyeyim. Taliban’ın Afganistan yönetiminde kalıcı olabilmesi net şekilde şiddetten uzak durmasına bağlıdır. Güç, Afganistan’da oyunu bozdu. Taliban idareyi eline aldı, fakat zor olan süreç asıl şimdi başlıyor. Tarihte de hep barış içerisinde yaşamak savaşmaktan daha zor olmuştur. Bu aşamadan sonra, ülke içerisinde bağımsız iki farklı grubun şiddetli çatışması dahi olsa sorumlu yine Taliban görülecektir. Geçmişinde İngiliz hegemonyasına mağlup olmamış, sonrasında Rusları ülkeden kovmuş, bugün de Amerikalıları apar topar evine göndermiş Afganlılar, şiddetle arasına mesafe koyabilecek mi bunu hep birlikte göreceğiz.

Kabil ele geçirildikten hemen sonraki günlerde özellikle sokaklar sakindi, Taliban güvenlik güçleri de büyük ölçüde kontrolü sağlayabilmişti. Fakat Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı çevresinde panik havası bitmedi, bugün de devam ediyor. Celalabad’da ise Taliban bayrağını indirip Afgan bayrağı asmak isteyenlere Taliban güçlerinin ateş açtığı ve çatışmalarda ölenlerin olduğu aktarılıyor. Geçtiğimiz hafta içi özellikle Kabil’de kadınların da protesto gösterileri yaptığını gözlemledik. Bu ve benzeri gösterilere Taliban’ın tepkisi ülke yönetme kabiliyetinin olup olmadığı bağlamında önemli ipuçları verecektir. Diğer taraftan Penşir’de ünlü komutanlardan Ahmet Şah Mesud’un oğlu Taliban’a karşı isyan bayrağını açtı. Penşir, Hindikuş dağları içerisinde ve coğrafi koşulları zor olan bir bölgedir. Taliban’ın burada ilerlemesi de kolay görünmüyor. Burada parlayabilecek muhtemel bir iç çatışma ülke geneline yayılacak mı ya da kontrol altına alınabilecek mi Taliban’ın ilk sınavlarına dâhildir.

Taliban değişti mi?

Taliban güçleri, silahla Afganistan’ı ele geçirmiş gözükse de aslında Afgan halkında hükümete karşı yoğun bir tepki ve hoşnutsuzluk da vardı. Hükümetin yolsuzluklarından ve dışarıdan gelen paraların halka yansıtılmadan sadece Kabil’de kalmasından, ülkenin sadece belirli çıkar gruplarına ve savaş ağalarına hizmet etmesinden rahatsız olan halk, son zamanlarda özellikle kırsalda Taliban’ın adalet anlayışına sığınarak Taliban mahkemelerinde haklarını aramaya başlamıştı. Bu hoşnutsuzluğa Cumhurbaşkanı Ghani’nin ülkeden kaçması da eklenince beklenen çatışma ve şiddet olayları yaşanmadan ülke Taliban’ın eline geçmiş oldu. Pakistan’da okuyan ve askeri eğitim alan talebelerin oluşturduğu Taliban’a özellikle kırsaldaki halkın sempatisi biliniyor. Ülkenin güney kesimlerinin yarısına yakın kısmı uzun süredir zaten Taliban’ı destekliyordu. Kuzeyde ise Taliban’ın neredeyse hiç destekçisi bulunmuyor. Bu açıdan Kunduz’un erken şekilde ele geçirilmesi geçen haftaki yazımda da aktardığım gibi ayrıca dikkat çekmişti.  

Afganistan halkının okuma yazma oranının çok düşük olduğu ve toplum yapısının çok gelenekçi olduğu bilinmektedir. Şehir merkezlerinde daha modern bir yaşam olduğu halde kırsalda eğitimsiz, geleneklerine çok düşkün ve aynı zamanda dindar bir nüfus ağırlıktadır. Örneğin kırsalda belirli günlerde çamaşır yıkamanın dahi hoş görülmediği bölge insanları tarafından anlatılır. Geçmişte Taliban’ın etkisinin görüldüğü yerlerde sakal kesmek, vakit namazlarında camilere gitmeden evde oturmak yasaklanmıştı. Bölgeden aldığım bilgilere göre evlerde yoklama alınır ve vakit namazlarında camiye gelmeyenler cezalandırılırmış. Kız çocuklarının eğitim imkânların çok az oluşu da halkın cahilliğini daha da artırmıştı. Taliban’ın bu uygulamalarında artık esnediği anlatılırken bunun sosyal hayata ne kadar yansıyacağını zaman gösterecektir. Özellikle 2019’lardan sonra Taliban’ın daha ılımlı hareketler sergilediği görülüyor. Mesela, Taliban karşıtı önemli liderlerden olan İsmail Han’ın yakalandıktan sonra hemen infaz edilmemesi bile bir yumuşama sinyali olarak görülüyor. Yine genel affın ilan edilmesi de olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Fakat birkaç gün önce af ilanına rağmen eski yönetimdeki istihbarat çalışanları, Taliban’a karşı savaşmış kişiler hapse atıldı. Oysa geçen hafta Taliban, sadece DEAŞ mensuplarını hapsetme kararı almıştı.