Afganistan’ın cesur halkına ithaf edilen film, Rambo III…

Özel bir operasyonla gönderildiği Vietnam’da satışa getirildiği için, Amerika’nın dünyanın dört bir yanına demokrasi götürme misyonunun bir parçası olmaktan vaz geçen adamımız John Rambo’yu filmin başında, Tayland’ın başkenti Bangkok’ta bir tapınak inşaatında boğaz tokluğuna çalışırken görüyoruz.

Boş zamanlarında Bangkok’ta bir dövüş kulübünde hünerlerini göstererek para kazanıyor.

Rambo'yu Tayland'da da buluyorlar.

Bu seferki misyon; Sovyet işgalindeki Afganistan’a demokrasi götürmek…

Misyon şefi Rambo’ya gaz veriyor,

“Afganistan hakkında ne bildiğinizi bilmiyorum, çoğu insan haritada yerini bile gösteremiyor. Çoğunluğu çiftçi aileleri olmak üzere iki milyondan fazla insan Rus Ordusu tarafından öldürüldü. Çok sayıda yeni geliştirilmiş kimyasal silahlar bu insanları yok etmek için kullanılıyor. Bu konuda da çok başarılılar. Dokuz sene süren savaştan sonra Afganistan hava saldırılarına karşı savunmak için Stinger füzeleri alıyor.  Oradaki Rus komutanı çok merhametsiz birine benziyor. Dışarından gelen her türlü yardımı önlüyor. Bu nedenle sorunu doğrudan halletmek istiyoruz.”

Rambo’ya Afgan mücahitlerine yani Taliban’a, Stinger füzelerini götürme görevi verilecek.

Misyon Şefinin sözünü kesiyor;

“Bunun benimle ne alakası var. Benim savaşım bitti.”

Albay Trautman, ikna edemedikleri için Rambo’suz Afganistan'a gidiyor ve Ruslara esir düşüyor.

Misyon şefi yine geliyor, adamımız Rambo’ya Albay'ın esir düştüğünü söylüyor.

Rambo’nun Afganistan macerası Albay’ı kurtarma operasyonu olarak başlamış oluyor.

Pakistan – Afganistan sınırında Peşaver…

Burada Amerikalıların tutulduğu Sovyet kalesine gidebilmek için Musa Gani ile buluşacak.

Musa Gani ile görüştüğü dükkân tuhaf. Hem Rus Ordusu tarafından döşenen mayınlarla elleri ve ayakları kopan Afganlılar için protez kol ve bacak, hem de her tür ve çapta silah satılıyor.

Filmin yapım yılı 1988…

Sovyet komutan Albay’a, “Afganistan’da esir düşen ilk Amerikalı sizsiniz”

Aralarında geçen diyalog;

“Ne istiyorsunuz”

“İşbirliği. Bu bölge beş yıldır bizim tarafımızdan kontrol ediliyor. Burada benim yapabileceğim tabiri caizse cazip gelen fazla bir şey kalmadı. Eğer siz bana planladığınız Stinger teslimatıyla ilgili bilgi verirseniz ikimizde buradan gidebiliriz.

Sonuçta herkes aynı şeyi istiyor; Barış… ”

“Kremlindeki insanlar gerçekten çok esprili… Barıştan bahsederken buradaki insanların soyunu tüketiyorsunuz.”

“Biz kimsenin soyunu tüketmiyoruz. Siz bu propagandaya inanmak için çok zekisiniz”

“Bu savaşı siz başlattınız”

“Zafere ulaşmamız an meselesi”

“Hiçbir zaman zafer olmayacak. Askerleriniz her gün kötü donatılmış özgürlük savaşçılarına (yani Taliban’a) toprak kaptırıyor. Siz rakibiniz küçümsediniz. Siz tarih okumadanız mı? Bu bölge her zaman bağımsızdı. İşgal birliklerine köle olmaktansa ölmeyi tercih ederler. Bir halkı böyle yenemezsiniz. Biz bunu denedik. Bizim Vietnamımız vardı. Şimdi sizin de var”

Rambo sarp Afgan dağlarında at üstünde Sovyet kalesine doğru ilerlerken Musa Gani’den tarih dersi alıyor;

“Burası Afganistan, Büyük İskender burayı fethetmek istiyordu. Sonra Cengiz Han, İngilizler ve şimdi de Ruslar fethetmek istiyor. Ama Afgan haklı asla yenilmez. Eski bir düşman bize bir dua yazdı. Çok güzel. Şöyle diyor;

“Tanrı bizi kobranın zehrinden, Afganların intikamından korusun”

Sovyet komutana Rambo’nun geldiğini söylüyorlar.

O da Albay Trautman’a soruyor;

“Onu tanıyor musun? Bazı isyancıların (Taliban’dan bahsediyor) yardımıyla kurtarma planı düzenlediği söyleniyor. Ona hoş geldin diyelim”

Rambo sınırdaki Taliban mücahitlerinin yaşadığı köye geliyor.

Musa gani yine bilgilendiriyor;

“Bu ovadaki en son köy ve yaklaşık 100 kişi yaşıyor”

“Çok çocuk var”

“Evet, ama onlar da iyi savaşçıdırlar. Bunlar Halkın Mücahitleri. (Taliban dememekte ısrarcılar) Sınırda bekleyen 10 Bin tane daha var. ”

Birlikteki doktor bir Rus. Adı Yuri. Ordudan kaçıp direnişçilerle yani Taliban ile birlikte mücadele başlamış.

Rambo’nun Taliban ile ilk toplantısında Yuri Sovyet Kalesi hakkında brifing veriyor; nasıl girilir, nasıl çıkılır.

Bu sahnede bir mücahit liderinin Rambo’ya söyledikleri dikkat çekici;

“Benim adım Mesut. Önce sana neden yardım edemediğimizi açıklayayım. Çocuklarımız hastalıktan, mayın ve zehirli gazlardan ölüyor. Kadınlarımız tecavüz edilip öldürülüyor. Geçen sene bir sonraki ova olan Legman ovasında 6 Bin Afgan öldürüldü. Hamile kadınların karınları yarıldı ve bebekleri ateşe atıldı. Bunu gelecek nesilden Afgan insanlarla savaşmamak için yaptılar. Fakat bunu kimse görmüyor ve gazeteler bunları yazmıyor. Sizin burada gördüğünüz erkekler Mücahitler, kutsal savaşçılar. Bu savaş bizim için kutsal savaş… Bir mücahit için ölüm yoktur çünkü biz önceden barışımızı Tanrı ile yaptık ve kendimizi ölü olarak görüyoruz. Ülkemiz ve Tanrı yolunda ölüm bizim için onurdur. 

Bu yüzden dostum, kadınlarımızın ve çocuklarımızın katledilmesine bir son vermeliyiz. Eğer kurtardığımız adam burada olanları dünyaya anlatırsa ve savaşımızın gerekli olduğunu açıklarsa elbette yardım ederiz. Şimdi bırakında kendi aramızda bu adamı kurtarmanın en iyi yollarını tartışalım”

Onlar tartışırken Rambo Afgan milli sporu atlı Burkaşi oynuyor. Oyun devam ederken ‘hoş geldin’ harekatı, Sovyet Helikopterleri köyü bombalamaya ve taramaya başlıyor. Rambo bir helikopteri düşürmeyi başarınca Taliban’ın takdirini kazanıyor.

Ve Rambo, Musa Gani ve ailesi Ruslar tarafından öldürülmüş bir çocuk mücahit ile birlikte Albay’ı kurtarmak üzere Sovyet Kalesine giriyor.

Ve ekşın….

Albay kurtarıldı, filmin son kareleri…

Musa Gani Rambo’ya;

“Kalmak istemez misin bir turist için çok iyi savaşıyorsun”

Ve Rambo;

“Belki bir dahaki sefere…”