Rahatsızlıkların pek çok çeşidi olduğu gibi, iyileşmenin de çok çeşidi vardır. Bunlardan birisi de, başkalarının iyiliğini istemek ve bunu fiile dökmektir. Onarırsak onarılırız, adım atarsak ilerleriz ve iyiliği çoğaltırsak biz de çoğalırız. Bunun için, hangi durumda olursak olalım, mutlaka birilerinin yüreğine iyi gelecek bir şeyler vardır bizde. Verme ahlâkı, insanı ileriye ve yukarıya taşıyan bir nimettir. Bunun farkında olamamak, bize verildiğinde mukabele edememek Allah (c.c) korusun bizim nasipsizliğimizdendir. Bizim işimiz vermek ve bunu bize nasip eden Allah’a (c.c) şükretmektir. Karşımızdaki de aklını ve yüreğini güzel düşünüp güzel bakmaya açan bu nimete şükretmezse, kendisini birilerine düşündürüp akıl olgunluğuna taşıyan bu ikramı göremezse ve buradan bir hayır çıkaramazsa; bu tam bir talihsizliktir. Bu durumda olanları asla kişisel algılamadan, onların nimete kapılarının açılması ve nasiplerini anlamaları için dua etmeye ihtiyaç vardır. Verileni görememek, kişinin nakıslığıdır. Verenin fiilinin değerini hakkıyla takdir eden tek makam Hz. Allah’tır (c.c). Bu sebeple, karşılıksız vermek, muhatabımızın Allah (c.c) olmasındandır ve en doğrusu, en makbulüdür.

İyileşme, kişinin insanı kâmil olabilme yolundaki engellerin kalkmasıyla zuhur eder. Duamız, emanet olanın bir kısmını paylaşabilmemiz, verebilmenin iyileştirici olduğunu fehmedebilmemiz ve bunu sürdürebilmemiz içindir. Bunlardan bazıları şunlar olabilir:

- Pişirdiğimizden komşumuza da vermek (Şimdi komşuluklar bitti, kime güveneceksin demeden),

- Arkadaşımızın, akrabamızın davetine icabet etmek (Vaktiyle bizi kırmış olsa da),

- Fakir bir aileyi himaye etmek (çocuklarına ayakkabı, giysi, yiyecek almak, davet ederlerse sofralarına oturmak),

- Huzur evlerini ziyaret etmek (ufak hediyelerle sevindirmek, insanın yaşlılığına şahit olmak, insanın nasıl halden hale evrildiğini yakınen müşahade etmek),

- Bizi aramayan arkadaşlarımızı sıfır beklenti ile aramak, hal hatır sormak (fiil sahibine çalışır),

- Bize zarar verenler için, onların hayrına niyet tutarak sadaka vermek ve iyilikleri için içtenlikle dua etmek,

- Her gün en az yarım saat yürüyüş yapmak (Kulağımızda müzik olmadan, yaprağa-toprağa-çevreye-taşlara, yollara bakarak, farkında olmak ve Allah’ın (c.c) büyüklüğünü düşünmek),

- Yaşlılara hürmet ve ikramda bulunmak (Aramızda ne geçtiğine bakmadan),

- Sadece var edilmiş olmak, aklımızın başımızda olması ve iman niyetiyle yüceltilmiş olmamızdan dolayı her gün gücümüz yettiğince şükretmek,

- Her yeni günün, değişerek daha iyiye gidebilmemiz için bir fırsat olduğunun bilincinde olmak,

- Sevdiklerimize sık sık sevdiğimizi söylemek ve sarılmak,

- Sık sık, Rahmanın (c.c) gönüllerinde konuk olduğu çevremizdeki güzel insanları hediye ile mutlu etmek,

- Her gün Kur’anı Kerim okuyup namaz kılarak, Rabbimizin (c.c) bizi teslim olanlar kervanına dahil ettiği için kendimizi nasipli bularak şükretmek,

- Bir yanlış yaptığımızda mutlaka özür dileyip gönül almak (O kişi vaktiyle bunu yapmamış olsa bile) ve en ufak bir iyiliğe bile teşekkür etmek.

Bunlar bizim için lâzım olan ve hem psikolojik hem de bedeni hastalıklarımıza iyi gelecek muhteşem fiillerden sadece bazıları. Rabb’imizin (c.c) bizlere nasip etmesi için yürek dolusu dualarımızla.