Tarihi Hocapaşa Pidecisi, Kardeşler Kebap, Güvenç Konyalı, Şehzade Cağ Kebap, Kebapçı Özcan gibi… Burada bulunan tarihi mekânlar yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmekle kalmayıp uzun yıllardır hem bölgenin tanıtımı hem de Türk mutfağının gastronomi turizmine kazandırılması noktasında inanılmaz bir çaba içindeler. Bölgede faaliyet gösteren esnafın da sıklıkla ziyaret ettiği bu lokantaların pek çoğu ülkemizin yerel lezzetleriyle misafirlerine kaliteli bir hizmet sunuyor.

Güvenç Konyalı

Uzun zamandır tanıdığım değerli dostum Hüseyin Güvenç Bey’in işlettiği ve Konya mutfağının İstanbul’daki en başarılı temsilcilerinden biri olan Güvenç Konyalı da bu sokağın en iyi mekânlarından biri sayılabilir. Nefis ve şifalı sıcacık bir bamya çorbası, çıtır çıtır bir etli ekmek ya da bıçak arası veya asıl şöhret olan ağızda dağılan bir fırın kebabı için bu restorana uğramalısınız. Tüm bu yemeklerin yanında elbette kendi özel yapımları olan ayranı unutmamak gerekir. Güvenç Konyalı’yı bu köşemi takip edenler bilecektir daha önce yazdım, dolayısıyla kısa tutuyorum.

Kardeşler Kebap

Tarihi Hocapaşa Sokağı’nda yine nefis lezzetlere sahip mekânlardan biri de ‘Kardeşler Kebap’tır. 54 yıldır olduğu gibi bugün de faaliyetine devam eden Kardeşler Kebap, dünden bugüne tecrübesiyle, kaliteli ve hijyenik hizmet anlayışıyla İstanbul halkını ve turistleri enfes lezzetlerle buluşturmaya devam ediyor. 1967 yılında Hasan ve Hakkı Güzeller adıyla 2 kardeşin kurduğu bu mekânın en şöhretli lezzeti kuru fasulyesidir. Pişirme tekniği ve Dermason fasulye özelliği ile diğerlerinden ayrılan bu yemek, dinlendirilmesiyle gerçek lezzetine kavuşuyor. Yine lezzetlerinden biri olan Adana kebabının harcına hiç kuyruk yağı katmamasıyla ünlenen Hasan Usta, bunun sebebini kuyruk yağının etin lezzetini geri bıraktığına bağlamaktadır.

Lezzetli kuru fasulyenin adresi

Ben burada şiş kebaptan yapılan süper bir İskender yedim. Şimdilerde işin başında olan Hasan Usta’nın oğlu İlhan Güzeller, çocukluğu bu meslekte geçmiş ancak üniversite ve başka meslek denemelerinden sonra bilfiil olarak 2006 yılında babasından devir alarak işin başına geçiyor. Çoluk çocuğuna bile mekândan yemek götüren İlhan Usta tüm kebapları meşe odunu ızgaralarında pişirtmektedir. Özel yapım açık ayranı ve Adana’dan getirilen şalgamı da oldukça lezzetlidir. İlhan Usta, son yıllarda tamamen turizme yönelen sokak için, yetkililerden iyi bir destek gelirse gastronomi turizmine büyük bir katkı sunacaklarının da altını çiziyor.

Kebapçı Özcan

Ardahanlı Özcan Demir Usta 1984 yılında İstanbul’a geldiğinde ailesini geçindirmek için 2 yıl ayakkabı boyacılığı yapıyor. 1987 yılında ise Hocapaşa sokağındaki Kardeşler Kebap’a bulaşıkçı olarak işe giriyor. 1990 yılında askerlik molası veren Usta, tekrar işinin başına dönerek burada 7 yıl bilfiil bulaşıkçılık yapmış oluyor.

Ayakkabı boyacılığından kebap ustalığına

1967 yılında kurulmuş olan Kardeşler Kebap, yukarıda belirttiğim gibi Hakkı ve Hasan Güzeller kardeşlere ait bir kebap salonu. Ancak bir müddet sonra 2 kardeş ayrılıyor ve eski dükkânda kalan Hakkı Usta, Özcan Bey’le çalışmaya devam ediyor. Usta vefat edip çocukları da bu restoranı devam ettirmek istemeyince Özcan Usta dükkânı devralıyor. Yani Hocapaşa sokağında Kardeşler kebap ile başlayan lezzet serüveni şimdi 2 dükkân ile devam ediyor.

Pazar günleri cağ kebap

Özcan Usta yanında ailesi ile birlikte çeşit çeşit nefis kebaplar yapmaya devam ederken sadece pazar günleri kuzu etinden taktığı eşsiz cağ kebabı ile misafirlerine resmen lezzet şöleni yaşatıyor. Özenle hazırladığı etleri akşamdan dinlendiren Usta, bu sayede yumuşacık bir hale gelen bu cağ kebabını yiyenlerin bir daha yemek için deyim yerindeyse gün saydıklarını belirtiyor.

Tarihi Hocapaşa Pidecisi

Bu mekân, “1964'ten bugüne değişmeyen lezzet” sloganı ve yaptığı şahane pideleriyle aldığı tüm ödülleri tamamen hak eden bir pidecidir. Eğer İstanbul tarihi yarımadasında tarihi bir lezzet turu yapmak istiyorsanız mutlaka tarihi lokantaların olduğu bu sokakta Tarihi Hocapaşa Pidecisine uğramalısınız. Uzun yıllardır İstanbul halkına ve turistlere hizmet veren mekanın sahibi Davut Usta ile tanışmamız Kızım sayesinde oldu. Esnaflığı ve pide geleneğimizi güzel yaşatan bu mekân, kızımın Üniversite hayatı boyunca sürekli gittiği ve lezzetine kefil olduğu bu sokağın efsanevi pidecisidir. Davut Usta’nın ‘Günahkâr’ ismiyle bir pidesi var ki muhteşem lezzette ve çok doyurucu. Elbette kavurmalı, kaşarlı, pastırmalı kaşarlı, kıymalı kaşarlı ya da kıymalı yumurtalı lezzetlerinin de yeri çok ayrı.

Şehzade Cağ Kebap

Erzurum Şenkaya Kosorlu Özcan ve Özkan Yıldırım kardeşler 1989 yılında Kadıköy’ün merkezinde bir dükkân ile Şehzade Kebabı Kuruyorlar. Üniversite yıllarımda Kadıköy’deki bu mekândan çok cağ kebabı yemişliğim vardır. Bence Erzurum yöresine ait lezzetlerin başında gelen cağ Kebabını İstanbul’da en iyi yapanlardan biri olan Şehzade Cağ Kebap, mekânı 2005 yılında Tarihi Hocapaşa Sokağı’nın girişine taşıyor. Şu anda müşterilerinin büyük bir çoğunluğunun turist olduğunu söyleyen Özcan Usta, ülkemizin gastronomi turizmine büyük bir katkı sunduklarını hatta direk uçaktan inip gelen veya aktarmalı seferlerde 4 saat arada gelip bu kebabı yiyen turist müşterilerinin olduğunu belirtiyor.

Batı basınının yer verdiği kebapçı

The New York Times, The Guardian gibi batının ve ülkemizin önemli gazetelerinde ve TRT belgesellerinde yer alan Şehzade Cağ Kebap, bu sayede batıda ve ülkemizde lezzetiyle çok iyi tanınmaktadır. Özcan Usta, “Cağ kebabının sisteminde paket servis yoktur, sıcak olarak yenilen kebap sadece taze süt kuzudan yapılır ve kesinlikle taze et olduğu için marine edilmez. Tuz, soğan, karabiber ile sevgiyi harmanlayarak odun ateşinde pişiririz” demektedir.

Meşhur Filibe Köftecisi

Filibe Köftecisi’nin kurucusu Mehmet Saltuk 19. yy. Balkanlar’dan Anadolu’ya göçün yaşandığı dönemde Filibe’den İstanbul’a geliyor ve 1893’te Babıâli’de ilk köfte dükkânını açıyor. Daha sonra Ali Saltuk, 1958 yılında ise yeğeni Turgut Saltuk işin başına geçiyor. Turgut Saltuk’un 1990’da vefatı sonrası kızı Münevver Erpak, bugün ise beşinci kuşak Duygu ve Cem Umut Erpak kardeşler işin başında yer alıyorlar. En son taşındıkları Tarihi Hocapaşa Sokağı’nda bu lezzeti geleceğe taşımak isteyen ve köftesiyle meşhur Filibe Köftecisi, Babıâli’nin yüzyılı aşkın en gözde dükkânlarından biri olmuştur.

Namlı Rumeli Köftecisi

1982’de Gümülcine’den göç eden Faruk ve Ferruh Özbek kardeşler tarafından kurulan Namlı Rumeli Köftecisi’nin odun kömürü ateşinde pişmiş köfteleri gerçek Rumeli lezzetini hiç aratmıyor. İrmik helvası da meşhur olan mekân son yıllarda turistlerin de uğrak noktası olmuş. Köfteler, geceden dananın kol ve döşünden yapılan kıymanın tuzla yoğrularak dinlendirilmesi ve sabah da bu kıymaya çeşitli baharatlar, soğan ve ekmek eklenmesiyle elde ediliyor.
Ayrıca bu sokakta 1964 yılında Hocapaşa Kasabı’nda 15 yaşında iken 80 lira aylıkla çırak olarak mesleğe başlayan Kasap Osman da bulunuyor.
Belki yer veremediğim diğer mekân sahipleri üzülmesinler yazının devamı gelecek…