Bir sınavdır hayat, kimin hangi sınavla karşılaşacağını bilen var mı bu âlemde? Dünya bir kazan, insan bu kazanda bir mercimek tanesi bile değil. Her insanın imtihanı aynı ağırlıkta mı sence? Yükü verene teslim olur kimisi, kimisi de yükü de yükü vereni de isyanına konu edinir.

Bu dünya, oyundan ve eğlenceden ibarettir bazı bireyler için. Ya da cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür bu âlem. En şerefli varlık olarak övünçlerin en kutsalına mazhar olurken bazen de hayvanlardan daha aşağılarda kendisini bulur insan. İşte bu iki uç arasında gider gelir de farkında bile olmadan tüketiriz ömrü.

Sevinçler ego peşinde. Mutluluklar Kaf Dağı. Birlik olan duygular lime lime dökülmekte. Gönüller cimri, beyinler narsist. Mideler vampir, şehvet derebeyi. İstekler şaha kalkmış, burunlar havada. Ne olacak hayat, nasıl toparlanacak dünya?

Aşk bile anlamını yitirdi, sevdanın karası kalmadı ve sevgilinin kirpikleri artık aşığına tesir edememekte. Nedir bu savrulma ve nereye gidecek bu serpiliş. Düşmanları yerle yeksan eden silahlar eşlere, evlatlara kan kusturmakta. Naralar savaş meydanlarında atılmıyor artık ve sokaklar sahte kabadayıların mekânı.

Binalar koca bir köy fakat yürekler ıssız adanın tek ve çaresiz yaşayan sakini. Selamsızda yaşıyor belki de herkes, bedenlerle birlikte yürekler de hasta. Ana babaların duası evlatlarına yetişemiyor. Evlatlar ise ana-babayı çoktan terk etmiştir ilgisizlik diyarına.

Tüm bu ifadeler hayatın imtihan olduğunun bir göstergesi mi acaba? Evladının tedavisi ve eğitimi için yaşadıklarını anlatan bir baba ve anlatırken görevini yapmış olmanın huzuru var yüzünde babanın. Gülerek anlatıyor verdiği mücadeleyi ve çektiği sıkıntıları. Ve diyor şimdi çok mutluyum çünkü onca yılını onun için harcadığı evladının kendisini kapıda karşıladığını söylerken başka bir huzuru hissediyorsunuz babanın.

Acaba sen bu hayatın neresindesin ve sen hayatının hakkını verebiliyor musun? Neden bu stres ve niçin bu hırs. Hedef koymak ve hedefe koşmak güzel elbette fakat senin hırsın başkasının kâbusu olmasın sakın.

Koş, çatlarcasına koş. Bağır boğazın yırtılırcasına bağır fakat lütfen sadece kendin olmadığını da hatırla. Senin mutluluğun kardeşinin gözyaşına sebebiyet vermesin. Ve düşün etrafında binlerce çaresiz bekleyenleri. İşte rahmet nazarı herkes için ve her daim bu dünyada gerçekleşmez.

Şımarma, ağırbaşlı ol, mülkün sahibinin sen olmadığını sık sık hatırla. Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan, bakışı yön levhan olsun. Kontrolsüz güç güç değildir ve vasat ümmet olmak sana da çevrene de huzur getirir.

Çok verince azmadan az verince yerinmeden sabır ve şükür çizgisini fazlaca zorlamamak gerekir. İmtihan çok çetin, imkânlar zorlaşmakta, varlığın içinde açlık çeken mideler ortalıkta.

Unutma senin de bir imtihanın var, bu imtihana hazır mısın?