Beyrut Limanı’nda geçen yıl meydana gelen patlamayı soruşturan hakim Tarık el-Bitar’ın değiştirilmesini isteyen Hizbullah, önceki gün gösteri bahanesiyle silahlı militanlarını sahaya sürdü.

Örgütün el-Bitar’a itiraz etmesinin sebebi soruşturmayı genişleterek patlamanın sorumlularını tespit etmeye yönelik çabası.

Hizbullah, Refik el-Hariri suikastının aydınlatılmasını istemediği gibi 200'ü aşkın kişinin hayatını kaybettiği ve 6 binden fazla kişinin yaralandığı patlamanın arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasını da istemiyor.

Çünkü limanda depolanan patlayıcının kendine ait olduğunu ve patlamadaki sorumluluğunu biliyor.

Aslında herkesin bildiği bu gerçeğin soruşturmayla resmi olarak tescillenmesini engellemeye çalışıyor.

Bunun için de “iç savaş” kartını öne sürüyor.

İlgili adreslere “Ya Beyrut Limanı’ndaki patlamayla ilgili soruşturmada gerçeği ortaya çıkarmaktan vazgeçersiniz ya da ülkeyi yakarım” mesajı gönderiyor.

Perşembe günü patlama ve silah seslerinin yankılandığı Lübnan’ın başkentinde iç savaşı andıran görüntüler vardı.

Lübnan Ordu Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin silahlı görülen her kişiye ateş edeceği belirtildi.

Çatışmalarda 6 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi de yaralandı.

Lübnan hükümeti, ölenler için bir günlük yas ilan etti ve dün ülke genelindeki tüm kamu kurumları kapatıldı.

Uzun süredir ekonomik krizle boğuşan ve ülkedeki en büyük iki enerji şirketinin yakıt sıkıntısı nedeniyle üretimini durdurması sebebiyle adeta karanlığa gömülen Lübnan iç savaşın eşiğinde.

Hizbullah’ın istediği olmazsa muhtemelen o eşiği geçerek kan ve gözyaşı dolu günlere geri dönecek.

Bir zamanlar “Ortadoğu’nun Paris’i” denilen Beyrut’un durumu içler acısı.

İran destekli silahlı milis gruplarının bulunduğu diğer ülkelerin durumu da Lübnan’dan pek farklı değil.

Irak’ta geçenlerde yapılan genel seçimlerde hezimete uğrayan Şii Fetih Koalisyonu’nun lideri Hadi el-Amiri, seçim sonuçlarıyla oynandığını ileri sürerek, “Bedeli ne olursa olsun sahtekarlık karışmış bu seçim sonuçlarını kabul etmiyoruz” dedi.

“Irak Hizbullah’ı” adıyla bilinen grubun liderlerinden Ebu Ali el-Askeri de seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek, ne pahasına olursa olsun yanlışı düzelteceklerini söyledi.

Sandıktan birinci çıkan Sadr grubu, ya seçimlerde kaybeden söz konusu grupların bir şekilde gönlünü alıp onları memnun edecek ya da Irak’ta sağda-solda bomba yüklü araçlar patlamaya başlayacak.

İran’ın proxy örgütlerinin hangi suçu işlerlerse ve kötülüğü yaparlarsa yapsınlar arkasına sığındıkları “direniş” adlı bir kalkanları var.

Kendilerine karşı çıkanları “İsrail’e hizmet etmek” ile suçlarlar.

Irak seçimlerinde İran yanlısı Şii grupların adaylarına verilmeyen oylar Sadr grubunun adaylarına gitti.

Aslında kendilerinden çok da uzak olmayan bir başka Şii gruba kaybetmelerine rağmen seçim yenilgisini bile “direniş” edebiyatıyla reddediyorlar.

Hizbullah için de aynı şey geçerli.

Lübnan’da “devlet içinde devlet” olmasını “direniş” edebiyatıyla gerekçelendirir.

Beyrut Limanı’ndaki patlamayla ilgili soruşturmayı engellemek için militanlarını RPG’ler ve otomatik silahlarla sokağa süren örgüt büyük ihtimalle yine aynı propagandaya sarılacak.