Bazen aklımızla mı dalga geçiyorlar, yoksa bu milleti hafızasız mı zannediyorlar diye düşünmüyor değilim. Kendisini ötekileştiren, her fırsatta aşağılayan bir zihniyete 71 yıldır iktidarı teslim etmeyen halkımızın gerçekleri sahnede arz-ı endam edenlerden çok daha iyi gördüğünü ne zaman anlayacaklar?

Geçtiğimiz hafta sonu müzik ve televizyon ödüllerinin verildiği Altın Kelebek’te, yakalarına kelebek kondurunca dünyanın künhüne vakıf olduğunu sananlar aldıkları ödülleri göğüslerine bastırıp peş peşe aynı şeyi tekrarladılar: “Ötekileştirmenin olmadığı bir Türkiye istiyoruz...”

Yaptığı olağanüstü başarılı prodüksiyonlarla sadece Türkiye’de değil, dünyada ses getiren TRT’nin iki dizisi Masumlar Apartmanı ve Teşkilat da ödül aldı. Ötekileştirmeyi diline dolayan oyuncuları ise sahnede çaycıdan ışıkçıya kadar herkese teşekkür ederken bir yere teşekkür etmeyi unuttular: Sanatlarını icra edebilsinler diye devletin tüm imkanlarını önlerine seren TRT’ye.. Herhalde ötekileştirmeye bundan daha iyi örnek veremezlerdi.

ÖTEKİLEŞTİRME KURBANLARI KİM?

Bir dönem Cumhurbaşkanımıza karşı aleni muhalefetinden dolayı yere göğe sığdıramadıkları, TBB Başkanı seçilene kadar  CHP PM üyesi olan Turhan Feyzioğlu, terörle mücadelede devletin yanında yer alınca ötekileştirmenin yeni kurbanı oldu. Feyzioğlu, Erinç Sağkan karşısında baro seçimlerini kaybedince yoldaş hukukçular tarafından “yurdumuza faşist dolmuş, vurun..” marşıyla yolculandı. Yeni başkan Sağkan’ı Türkiye, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı makamında şehit eden sol terör örgütünün ölüm orucunda yaşamını yitiren mensuplarını selamlamasıyla tanımıştı. Yani bu vedalaşmada sadece marş okunmasına sevinsek yeridir.

TBB seçimlerinde ikinci “öteki vakası” yeni kurulan İstanbul 2 Nolu Barosu adına Av. Satılmış Şahin kürsüye geldiğinde yaşandı. Yoldaşlarımızın tamamı salonu terk edip gittiler. Böylece 2 bin 500 avukatı temsilen konuşan Şahin “yurdumuza doldukları için vurulması gerekenler” kategorisindeki güzide yerini aldı. Fakat yine de ötekileştiren olmaktan kurtulamadı.

ÖDÜL AKŞENER’İN OLMALI

Şehit bacısına küfreden yardımcısını koruyabilmek için şehit ağabeyine “yavş.k” diyebilme başarısını gösteren Akşener’e de “ötekileştirme şampiyonası”nda özel bir yer vermezsek hatırı kalır. Meral Hanım “28 Şubat’ta başı açık kadın, başı kapalı kadının başörtüsüne el uzatmadı” buyurmuş. Yani ona göre ötekileştirenler içinde kadınlar bulunmuyor. Kendisinin darbe kanunlarını uygulamak için nasıl iştiyakla çalıştığını bir kenara bırakalım. Nur Serter, Necla Arat gibi CHP tarafından milletvekilliğiyle ödüllendirilen kadınların bu yasaklarda nasıl roller üstlendiğini unutmuş olabilir mi?

Birileri unutmuş, görmezden gelmiş olsa da gerçekte ötekileştirilen aşağılanan bu millet, kendine reva görülenleri de, “kendine değer verenleri” de asla unutmuyor. Milletin parasıyla ihya olup ötekileştirildiğini iddia edenler bilmese de, valiliğin kapısında devletin halısı kirlenmesin diye kara lastiğini eşiğe koyan teyzemiz tüm gerçekleri biliyor çünkü. Siz tiyatroya devam edin...