İnsan sorumluluk sahibidir.

Sorumluluk görevdir, ödevdir, yüktür.

Haddi zatında insanın dünya imtihanı sorumluluk sahibi kılınması ile başlamıştır.

Sorumluluk alanları ve büyüklükleri farklılık arzetse de, herkesin mutlaka bir sorumluluğu vardır.

İnsanın sorumlu kılınması, sorumluluğunu yerine getireceği anlamı taşımıyor.

Başımıza gelen sıkıntılar çoğunlukla sorumluluklarımızı yerine getirmediğimizden kaynaklanır.

Bu sorumsuzluğun bedelini kimi zaman sorumluluklarını yerine getirenler de öder.

O sebeple sorumsuzları yetkili kılmamalı, onların yetki alanlarını genişletmemeliyiz.

Sorumluluk taşıyabilecek donanımda yaratılan insan, aynı zamanda farklı yeti, yetki ve yetenekle de donatılmıştır.

Yani insanı dünyaya gönderen irade, onu sorumlu kılmış, sorumlulukları hakkıyla ifa edecek yetiyi de bahşetmiştir.

Yeti ile donatıp, yetkili kıldığı halde sorumsuz bırakmadığı gibi; sorumluluk verip de, sorumlulukların üstesinden gelebilecek donanımdan da mahrum etmemiştir.

Durum böyleyken, hayatın farklı alanlarında yöneten ve yönetilen insanlar arasında, sorumluluk ve yetki dengesi bozulabiliyor.

Verilen yetkiler üstlenilen sorumluluklarla muadil olmalıdır oysa.

Sorumluluk verip de yetki vermemek adaletli değildir.

Bir de yetki sahibi olup da sorumluluğu üzerine almayanlar çıkar, pişkin pişkin arzı endam ederek.

Yetki kullanıp sorumluluk almayanlar, sorumluluk verilip yetkisiz kılınanların sırtından geçinmeye çalışırlar.

Davul başkalarının sırtındadır; ama ritmi kendileri tutmak isterler.

Böyleleri başkalarının başarı ve kazanımlarını kendilerindenmiş gibi gösterme hususunda çok mahirdirler.

Sorumluluk alacak kadar sorumlu davranmayanlara verilen yetkiler, sorumsuzların elinde faciaya dönüşür.

Bu tipler ödül, mükâfat, başarı oldu mu en öndedirler.

Başarının mimarı olarak kendilerini gösterirler.

Kendilerini pazarlama yetenekleri böylelerinde çok gelişmiştir; sorumluluklardan kaçma yeteneklerinin gelişmesi gibi.

Başarısızlık oldu mu, çevrelerine bakıp mutlaka birilerini bulurlar.

Kimileri de yetkilerinden çok sorumluluk alırlar.

Bu gruba girenlerin yetkilerinin artırılması başarıyı daha da büyütür.

Sorumluluklardan kaçanları yetkili kılmamalı, sorumluluklardan kaçmayanları da yetkilerle donatmak gerekir.

Çevrenize dönüp bir bakın.

Hayatın tüm alanlarında, başımıza gelen sıkıntıların tamamının sorumsuz davranan ama yetkili kılınmış, yetkilerle donatılmış kimseler eliyle geldiğini göreceksiniz.

Eğer hayatımızda, çevremizde olumlu manada bir değişim istiyorsak, buna başta kendi sorumluluklarımızı kuşanmak, sorumsuzları yetkili kılmamakla başlayabiliriz.

İşte o zaman şikâyet ettiğimiz birçok şeyin kendiliğinden hallolduğunu fark edeceğiz.