Hepimiz bir süredir devam eden ekonomik fırtınaya kapılmış durumdayız. Herkes tabiri caiz ise ekonomist oldu. Başkan Erdoğan’ın son konuşması ile döviz bir anda yükseldiği gibi aşağı koşar adım inmeye başladı. Ben kendi adıma döviz ve ekonomi konusunda yazı yazmayacağım, o benim bildiğim konu değil. (İnsan bilmediğini bilmeli, gerekmiyorsa yazmamalı, noktasındayım ben )

Marketler, Benzin-Mazot, kiralar, maaş dengesi; aslında ülkede genel konular bunlar. İnsanların cepleri yangın yeri, millet geçinememekten şikâyetçi. Kabul edelim veya etmeyelim, artık geçim denince sadece evde pirincin, ekmeğin ya da yağın olması olarak kabul görmüyor, görmemeli. İnsanlar 80'li yıllarda evlerine temel gıda maddelerini alınca bir şekilde kışı atlatma yoluna giderlerdi, yazın nispeten birçok şey ucuzlar hayat devam ederdi. Halinden memnun olmayanlar da şükrederdi. Hayat değişti. Dünya eski insanlık çağı değil. Artık her evde birkaç üniversite okumuş gençler var, bunların ihtiyaçları, kullandıkları araç gereçler, Bilumum masraflar.  Basit bir örnekle benim evladım bu yıl Üniversiteyi kazandı, masrafları aldığım maaşın kat be kat üstüne çıktı. Hele de başka ilde olunca dengeler tamamen bozuldu. Kabul etmek lazım ki hayat zor, lakin şu ücret politikasıyla daha da zor bir hayat bizi bekliyor.

Ev kira, Vatan bizim; lakin hayatı iş ile ev arasında götürmeye çalışan herkes için durum neredeyse aynı. Hayat yormak dışında bir işe yaramıyor. Allah insanı köle gibi çalışıp ölene dek mesai yapması için yaratmadı. İnsanların para hırsı kendisiyle beraber insanlığı da uçuruma sürüklüyor. İnsanlar Pandemi nedeniyle bunca yorulmuşken, işsiz ve aşsız kalmışken fırsatçıların yaptığı zamların yanlarına kar kalması, yükselen fiyatların düşürülememesi yanan tencere sendromu ile karşı karşıya bırakıyor herkesi.

Asgari ücret artışı yerinde bir karar oldu. Bir nebze işçiler rahatladı, Patronlar rahatlatıldı. Memur ise sancı çekiyor, zira insan alıştığı refah seviyesinin altına inince ciddi sıkıntılar çekiyor. Evet, 3 bin lira ile de geçinilir, 5 bin lira ile de ama bunun için ciddi bir yaşam değişikliğine ihtiyaç duyar insan; oturduğu evden, kullandığı toplu taşıma aracından, yediğinden içtiğinde, yerinden, yurdundan vazgeçerse geçinir elbette. Ama tüm bir ülkeye hayatını değiştirmeye zorlamak yanlıştır sanırım.

Bir zamanların ekonomi bakanı benim zamanımda diye başlıyor söze, Evet evet senin zamanın Kredi kartıyla tanıştı insanlar, alamayacaklarını kartla aldılar, kart borcu birikti, birikti küçük dağlar haline geldi. İnsanlar maaşlarını alıp direkt kartlara yatırdılar, birazda oradan buradan idare ettiler ve gün geldi kartlarda bitti, artık limitler de artmıyor. Tıkandı her şey… Kredi yok, Kredi kartı yok…

Sadece Bakkalı marketi değil fahiş fiyat arttıran her yeri denetleyin başta da devletin kurumlarından başlayın, adres vereyim ister misiniz; Vakıflar Genel Müdürlüğü mesela kiralara nerede ne kadar yüzdeyle artış yapmış, hangi şehirlerde enflasyonu patlatmış. Diyarbekir’linin deyimiyle “Hele Baxın, Hele Baxın”.

Memurun gözü de bu aralar Hükümette ek zam bekliyorlar. İşçiye yaptığınız bonkörlüğü memura da yapın ki ortalık rahatlasın. Erbakan hocanın öğrencileri olmak zira öyle kolay olmasa gerek. 2021 biterken 2022 ye umutla girmenin heyecanını yaşasın ülke. Hep beraber milletçe… Vesselam.