Son bir kaç gündür, Elazığ’da intihar eden bir genç ve onun çevresiyle ilgili konuların tartışıldığını görüyoruz. Bu konuyla alakalı olarak, onlarca yazı, yüzlerde sosyal medya paylaşımı yapıldı. Mevcut durum ise, bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Konuyla alakalı olarak takıldığım hususu paylaşmak isterim.

İntihar eden gencin; Risale-i Nur okuyan bir ailenin evladı olması ve Kur’an tefsirlerinin okunduğu evlerde (Dershane) kalması meselesi, bir hayli kafamı kurcalıyor. “Böyle bir çevresi olan insan nasıl ateist olur? Dahası nasıl intihar eder?” diye düşünüp kafa yoran, sadece ben değilim herhalde?

GENCİ İNTİHARA SÜRÜKLEYEN İKİ SEBEP

İntihar eden genç, kaydettiği videoda kendisini çıkmaz sokağa iten iki ruh halinden bahsediyor. Birisi, endişe-i istikbal; yani gelecek kaygısı. Diğeri ise kendisini hayata bağlayacak hiçbir sebebinin olmaması. İyi de dindar bir babanın, mütedeyyin bir ananın ve cemaatçi bir yapının tam merkezinde bulunan bu genç, nasıl böyle bir ruh haline bürünebilir ki?

Peygamber Efendimiz’in (sav) İncil’deki adı “Tesellici”dir. Getirdiği Tevhid dini, dünya ve ahiret saadetimizin vesilesidir. Din-i İslam, çaresizlerin çaresi, ümitsizlerin ümidi, zorda kalmışların sığınağıdır. Tarih şahittir ki; en muztar olanlar bile, din ile ihya olmuştur. Hatta dini, devlet politikası olarak benimseyen Selçuklu ve Osmanlı gibi devletler, dünyanın süper gücü olmuşlardır. Din, hayatın hayatıdır. Evet din ile hayatı kabil-i tefrik zannedenler, her zaman felakete sebep olmuşlardır.

“SUFİZM” TEHLİKESİNİ GÖRMEK GEREK

Sorun, din-i İslam değildir. Elbette sorun, din-i İslam’ı bizlere makul bir şekilde izah eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur da değildir. Belki sorun, o cemaatin veya örgütün; din veya İslamiyet diye benimsediği ve intihar eden gence benimsetmeye zorladığı “Sufizm” hareketidir. Kur’an-ı Kerim ile Hâdis-i Şerif’i merkezine almayan her türlü hareket “Sufizm”dir. Ezandaki davetin haricindeki her türlü davet, Cemaat-i Muhammedi’den (sav) yüz çevirenlerin, kendi örgütlerine ve felsefi akımlarına yaptıkları bir davettir. Bunların, cemaati de, daveti de, Allah nezdinde geçersizdir.

İntihar eden gencin kaldığı cemaatte, Hâdisi şerifleri umumi olarak okumak yasak olduğu gibi, Kur’an-ı Kerim’in ve Risale-i Nur’un da manası okutulmamaktadır. Sadece lafzını, kıraat etmektedirler. Bunu da din diye benimseyerek, Müslümanları bu batıl fikirlerine davet etmektedirler. Sade vatandaş ise, sanki Risale-i Nur’da sorun varmış gibi; yanlış bir algı içerisine çekilmektedir.

ANLAMADIKLARI İÇİN ANLATAMIYORLAR

Evet bunlar, Risale-i Nur’un manasını okumadıklarından ve sadece lafzını kıraat ettiklerinden dolayı; Kur’an-ı Kerim’in bu tefsirini anlamıyorlar, anlaşılmasına engel oluyorlar ve dahi anlamadıkları için de anlatamıyorlar.

Din-i mübin-i İslam’ın güzelliklerinden bîhaber Ateistler de, mal bulmuş mağribi gibi intihar vak’asından İslam’ı sorumlu tutuyor. Cemaatler de tam tersi olarak Ataistleri bu intihardan sorumlu tutuyor. Karşılıklı suçlamalara baktığımız vakitte “Nasreddin Hoca misali” iki tarafta haklı. Bir taraf bilinçli, bir taraf ise kandırılmış olarak, Allah’ın dinine karşı taarruza geçmiş durumdalar.

Nasıl mı?

Çünkü biri aleni olarak Kur’an ve Hâdisi inkar ederken, diğerleri ise hizmet dedikleri hareketin merkezinde, Kur’an’ı ve Hadisi yok sayıyorlar.

Hülasa: Bu olay ibretlik bir olay ama maalesef sapla saman birbirine karıştırılıyor. Herkesin ibret alması lazım. Bu çocuk Müslüman olduğu için değil, ateist olduğu için intihar etmiştir. Küfrün elem ve ızdırabı, hayatı yaşanmaz yapar. Bu olay buna delildir. Ateistler kendilerine ders çıkarmalı, tokmağı kendilerine vurmalılar.

Din-i İslam ruhlara şifa ve dertlere derman ve hüzünlere teselli, musibetzedelerin sığınağı olduğu halde, nasıl olmuş da bu çocuk cemaat evinde kaldığı halde, buğday ambarındaki aç tavuk misali; o dermandan hisse alamamış. Bilakis orası ona dert ve ızdırap kaynağı gibi olmuş? Çünkü medreselerde Kur’an ve Hâdis öğretilmiyor. Cemaatçilik öğretiliyor. Aynı sebepten gençler hususan ilahiyatçılar ve imam hatipliler “Deist” oluyor. Müslümanlar da buradan kendilerine ders çıkarmalı ve doğrudan Kur’an’ı göstermeliler.

Selam ve dua ile…
Fiemanillah…