Öncelikle İslâm’ın dolayısıyla Müslümanların peygamberlere (a.s) bakışını dile getirmek gerekir.

Biliyoruz ki bizim iman esasları içerisinde peygamberlere iman vardır. İşte bu husus Kur’an-ı Kerim’de açıkça şöyle zikredilir ki, biz bunu her gece yatmadan önce okumak suretiyle imanımızı tazeleriz:

“Allah’ın elçisi ve müminler, Rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz Rabbimiz, gidiş sanadır” dediler.” (Bakara 285)

Biz mü’minler Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçen ya da geçmeyen bütün peygamberlere inanırız. Hepsi bizim için kıymete hâizdir. Allah her bir kavme peygamber göndermiş ve onları uyarmıştır. Bu, Allah’ın insanlık için bir lütfudur.

Bütün insanlık da bilir ki ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (a.s)’dır. Allah c.c onu topraktan yaratmış, eşini de ondan yaratmıştır:

“Âdem çamurdan süzülmüş bir hulâsadan yaratılmıştır.” (Mü’minûn 12)

“Ey insanlar! Sizleri tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve o ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip (yeryüzünde) yayan Rabbinizden korkup sakının. Kendisiyle istediğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan korkup çekinin. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisâ 1)

Şüphesiz ki insan en güzel şekilde yaratılmıştır: “Muhakkak ki biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin 4)

“SİZİN BİLMEDİKLERİNİZİ BİLİRİM”

“Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” demişti. Dediler ki: “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi (halife) kılacaksın? Oysa bizler seni tüm eksiklerden tenzih ederek sana hamd etmekte ve seni takdis etmekteyiz.” (Allah) dedi ki: “Şüphesiz ki ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum.” (Bakara 30)

İşte Allah’ın yüce kudreti. O’ndan başka kim sahip olabilir ki bunlara?

“Allah, sizleri topraktan, sonra bir damla sudan yarattı. Sonra sizi çift kıldı. O’nun bilgisi dışında bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Yaşayan birinin ömrünün uzatılması da, kısaltılması da mutlaka bir Kitap’ta yazılıdır. Şüphesiz ki bu, Allah’a kolaydır.” (Fâtır 11)

Hele şu yerler, gökler ve ikisi arasındakiler. Bu zorluğu O’ndan başka kim kolay edebilir ki?

“Sor (bakalım) onlara! Onların yaratılışı mı daha zorlu, yoksa (yer, gök, dağ gibi) diğer yarattıklarımız mı? Şüphesiz ki biz, onları yapış yapış bir çamurdan yarattık.” (Saffât 11)

Doğum, bebeklik, gençlik, yetişkinlik, ihtiyarlık ve ölüm. İşte insanın serüveni. Kim kalabiliyor ki şu dünyada? Gidecek ve hesaba çekilecek:

 “O; sizleri topraktan, sonra bir damla sudan, sonra kan pıhtısından (embriyo) yaratandır. Sonra sizi (anne karnından) bebek olarak çıkarmakta, sonra yetişkinlik çağına erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için (size ömür bahşetmektedir). Sizden bazınızın canı daha önce alınır. Belirlenmiş bir zamana erişmeniz ve akletmeniz için (Allah, yaşamı böyle takdir etmiştir).” (Mü’min (Ğafir) 67)

“Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneyeceğiz; hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)

SEZEN AKSU’NUN SÖZLERİ VE ONA DESTEK ÇIKANLAR

“Binmişiz bir alâmate, Gidiyoruz kıyamete, Selam söyleyin o cahil, Havva ile Adem’e.”

Şu sözlere bir bakın! Ne kadar insanlıktan uzak ve abes. Asıl cahil kendisi. Allah’ı bilmeyen ve O’nun Peygamberine hakaret eden cahil ve insanlıktan uzak olmaz mı? Allah (cc) Âdem’i (as) yarattı ve bütün gerekli ilimleri de verdi. İnsanlık nerden öğrenirdi yoksa?

Acaba bunlar evrim teorisine mi inanıyor? O zaman açıkça söylesin! İnsandan gelmek dururken, buna inanmak ne kadar abes değil mi? Bunlar sanatçı (!) adı altında edep ve hayâmızı çaldıkları gibi şimdi de iman ve İslâm’ımıza saldırıyorlar.

Ehl-i Sünnet küfre rızayı küfür, zulme rızayı zulüm, günaha rızayı da günah olarak kabul etmiştir. Kim -şer‘î bir gerekçesi olmaksızın- küfre rıza gösterir, onu güzel görür veya onun meşruiyetini kabul ederse kesinlikle Allah’ın dini ile olan tüm bağlarını koparmış ve küfre girmiş olur. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurur:

“O, size Kitapta: “Allah’ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz” diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacak olandır.” (Nisa, 140)

YA ONA ARKA ÇIKANLAR?

Mustafa İslamoğlu denilen ve soyadına hiç lâyık olmayan kişiye hayret doğrusu. Sanki hiç Kur’an bilgisi yok. Nasıl arka çıkıyor? 

‘Konu hakkında eser yazmış biri olarak konuşuyorum: Sezen’in şarkı sözü hurafeye, uydurmaya, Sümer, Yahudi ve Hıristiyan mitolojisine uymaz. Fakat İslam’a asla aykırı değildir.’

İnsanlarımız ve gençliğimiz bunu bilmeli artık. Çünkü bu konu Kur'an ayetleri konusu. Ayetin birini inkâr etmek şöyle dursun küçümsemek bile kişiyi küfre götürür. Rabbimiz şerlerinden korusun. Hz. Âdem atamıza baba isnadında bulunanlar, yine Âdem atamız ve Hz. Havva validemize hakaret edenler, İsa (a.s) ile Meryem Annemize iftira atanlar ve Kur'an ayetlerini küçümseyenler şüphesiz ki dinden çıkmış olurlar. Rabbimiz onların intikamını mutlaka alır. Allah (c.c) şerlerinden insanımızı ve nesillerimizi muhafaza eylesin.

Bazıları bu konuyu yumuşatıp 'cahillik' diyorlar. Ne mümkün? Bilmiyorlar mı sanki onlar?
Basbayağı bilerek inkâr ediyorlar. Bir de akademik kılıfı altında yumuşatarak cevap verenler var. Acaba aynı cevabı Yüce Allah'a da verebilecekler mi? Müslüman bu hususlarda asla  taviz vermemeli. Kur'an bu konuda hiç de yumuşak değil, aksine çok çetindir.

Habere bakın:

‘Aksu'ya destek verenlerden biri ise Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan oldu. Babacan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Türkiye ancak fikir ve ifade özgürlüğü zemininde yükselebilir. Sanatçılarımız da sanatlarını icra ederken özgür olmalıdır. Şarkı sözlerini çarpıtan zihniyet bu ülkeye sadece kötülük yapmaktadır. Sezen Aksu'nun hedef alınması kabul edilemez’ dedi.

Allah’ım aklımızı muhafaza eyle. İman sahibi insan bunları derken nere gideceğini bilmez mi? Yoksa bunlar hep mi böyleydi? Şu hadis-i şerif aklımıza geliyor:

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar.” (Ebu Davud, Fiten 2; Tirmizî, Fiten 33).

“İşte onlar, âhiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir.” (Bakara 86)

İYİLİĞİ EMİR KÖTÜLÜĞÜ NEHİY

İnsanları uyarmak gerekir. Önce sağlam bir itikat, sonra salih ameli teşvik etmek lazımdır. Yoksa Allah’ın gazabı gelir.  Hiç kimse ben kendime bakarım diyemez. İşte bunun örneği.

“İsrailoğullarından kâfir olanlara, Davud ve Meryem Oğlu İsa’nın diliyle lanet edilmiştir. Bu, onların isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir. Onlar yapmakta oldukları kötü işlerden birbirlerini sakındırmazlardı. Yapmakta oldukları şey ne kötü idi!” (Maide, 78, 79)

HZ. İSA VE MERYEM ANNEMİZ

“Şüphesiz İsa’nın Allah yanındaki durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı. Sonra ona: “Ol!” dedi, o da oluverdi.” (Âl-i İmran 59)

 (Meryem’in annesi) çocuğu doğurunca demişti ki: “Rabbim! Ben kız çocuk doğurdum. -Allah, onun ne doğurduğunu en iyi bilendir- Erkek, kız çocuk gibi değildir. Şüphesiz ki onu, ‘Meryem’ diye isimlendirdim. Onu ve zürriyetini taşlanmış/kovulmuş şeytandan sana sığındırırım.” (Âl-i İmran 36)

İŞTE MERYEM ANNEMİZİN KIYMETİ

 (Hatırlayın!) Hani melekler (Meryem’e) demişti ki: “Meryem! Şüphesiz ki Allah seni seçti, temizledi ve âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.” (Âl-i İmran 42)

 “Ey Meryem! (Bu nimete şükür olması için) Rabbine gönülden itaat et, secde et. Rükû edenlerle beraber (cemaat hâlinde) rükû et.” (Âl-i İmran 43)

 (Hatırlayın!) Hani melekler demişti ki: “Ey Meryem! Şüphesiz ki Allah, seni kendinden olan bir kelimeyle müjdeliyor. Onun ismi Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada ve ahirette değerli ve (Allah’a) yakın olanlardandır.” (Âl-i İmran 45)

Güya bir ilahiyatçı çıkıyor ve Meryem annemize laf ediyor. Ama tabii ki ayetleri inkârla kalmıyor bir de iftira atmış oluyor. Şimdi buna “akademik” kılıfı mı bulacaklar? Öyle cevap verip yumuşatanlar da muhakkak ki zalimlerden olur.  Ne acı değil mi? Bu adam görevden alınmalı ve cezası verilmelidir.

YÜCE ALLAH EHL-İ KİTABI DA ŞÖYLE UYARIYOR

“Ey Ehl-i Kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah’a dair hak olandan başka bir söz söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah’ın Rasûlü ve Meryem’e (babasız doğması için “Ol!” diyerek) ilka ettiği kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve resûllerine iman edin. “(İlahımız) üçtür.” demeyin. (Bu batıla) son verin. (Bu) sizin için daha hayırlı olur. Ancak Allah tek bir ilahtır. O, bir çocuğunun olmasından münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların tamamı O’na aittir. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ 171)

İşte bir de Allah’a iftira. Ne acıdır ki Kitab-ı Mukaddes’te de peygamberlere pek çok iftiralar atılmaktadır.

O HALDE ŞU DUÂLARI ÇOK YAPALIM

“Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu bol olan yalnız sensin.

Rabbimiz! Muhakkak sen insanları geleceğinde asla şüphe olmayan bir günde toplayacaksın. Şüphesiz ki Allah sözünden dönmez.” (Âl-i İmrân 8,9)