Emre Şentürk/Diriliş Postası

Binlerce Müslüman’ın zulüm gördüğü, dikta uygulamaları ve demir parmaklıklarla hayatının çalındığı 28 Şubat darbesi sürecinden günümüze gelen mağdurlarının tek bir isteği var: Adalet. İslam düşmanı cuntanın dayatmaları ile okullarından atılan 28 Şubat’ın binlerce mazlumu yetkililerden acilen çözüm bekliyor. 28 Şubat Öğrenci Platformu Başkanı Emine İlyas mağduriyetlerin giderilmesi ve o döneme ait acı dolu karanlık günleri Diriliş Postası’na anlattı.

Bizi kapı dışarı ettiler

İlyas, üniversitedeki 2. yılına kadar herhangi bir zorbalıkla karşılaşmadığını, ancak post-modern darbe gerçekleştirilip, başörtüsü yasağının gelmesinin ardından eğitim haklarının elinden alındığı, seslerine kulak veren tek bir mecra bile bulamadıklarını ifade ederek, “28 Şubat öncesinde biz hiçbir sorun yaşamadık, ben pardösümle, eşarbımla rahatlıkla okuyabildim. Üniversitenin birinci senesini sorunsuz, sıkıntı yaşamadan okudum. Üniversitenin ikinci sınıfına geçtiğimde ise yasakla karşılaştık. Açmadım başımı. Çünkü benim derdim, sadece okumak değil, okuyup çalışıp hayırlı işler yaparak, hem ahretime hem de dünyada hayırlı bir kul olmaktı. Bizim bu hakkımızı zorla elimizden aldılar. Yasa bizim üniversitemizde aşama aşama uygulandı. O kadar sinsice uyguladılar ki biz daha durumu fark edemeden kendimizi, okuma hakkı elinden alınmış, neredeyse yaşama hakkı bile tanınmayacak hale getirilerek kendimizi kapıda bulduk” dedi ve şöyle devam etti:

Benliğimize müdahale ettiler

“Bütün bunlar yaşanırken 19 yaşındayız, düşünebiliyor musunuz? O zamanlar, sesimizi duyurabilecek mecralar da çok kısıtlı. Bize bunları yaşatan zihniyet, Allah’ın bize emrettiğinden dönüp sırf onların istediği bir hayatı yaşamamızı istiyorlardı. Böyle bir şey mümkün mü? Kesinlikle olamaz. Ama bize bunları yaşatan zihniyet, o zamanlar topluma öyle bir korku salmış ki ailelerimiz de çaresizdi, ellerinden bir şey gelmiyor ve bize yardım da edemiyorlardı. Ben de Allah’ın bana emrettiği yoldan dönmedim, o zihniyete yenilmedim ve okulumdan vazgeçmek zorunda kaldım.”

Hocalarımızı da attılar

İnsan hakları, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat’ta sadece başörtülü öğrenciler değil, dindar akademisyenlerin de darbecilerin hedefi olduğunu aktaran İlyas, “Bazı hocalarımız bu yasaklara gerçekten karşı çıktılar ve bu karşı çıkan hocalarımız görevlerinden uzaklaştırıldı. Hatta uzaklaştırılan hocalarımızdan liseye gidenler oldu. Görevlerini üniversiteyi bırakıp liselerde devam ettirenler oldu. Sırf bu yasağa karşı çıktıları, arkamızda durdukları ve bizleri gönülleriyle destekledikleri için onların da hakkını yediler” diye konuştu.

Din düşmanları el üstünde tutuldu

Kemalist, diktacı zihniyete sahip eğitimcilerin, ilim ve bilim yerine Müslümanların kılık, kıyafetiyle uğraş verdiğini anlatan İlyas, üniversite de din düşmanlarının el üstünde tutulduğunu dile getirerek, “Bir eğitimcinin öncelikli olarak yapması gereken, geleceğe hazırladıkları genç nesillerin kendilerini geliştirerek vatana ve milletine hayırlı bir kişi olarak yetişmesidir değil mi? Ama özellikle 28 Şubat sonrasında atanan hocalar bu zihniyetten uzak, tamamen başörtüsüne karşı İslami düşüncelere uzak kişilerdi. Yasaklardan sonra okulumuza atanan hocaların neredeyse tamamı başörtüsüne karşıydı. Üniversitelere bu kişiler özellikle atanmış gibiydi” dedi.

İkna odaları kullandı

Başörtülü öğrencilere, kutsal örtüsünü çıkarması dışında başka bir çare bırakmayan cuntanın temsilcilerinin ikna odalarıyla öğrencilere psikolojik baskı yürüttüğü hüzünlü şekilde paylaşan İlyas, “Bazı hocalarımız, kendi iç dünyalarında her ne kadar bu yasaklara katılmasalar da, devletin uyguladığı yasaktır gerekçesiyle işlerini yapmak zorunda olduklarından dolayı ikna odaları kurulmuştu. Bu odalarda başını açmamak için direnen öğrencilere tekliflerde bulunuyordu. Teklifler arasında burs vardı. Başımızı açmamız için bizi bu odalarda ikna etmeye çalışıyorlardı” ifadelerini kullandı.

Defalarca ceza aldım

İlyas, sadece cuntacıların kontrolündeki eğitim kurumlarının değil sözde milletin vicdanı olan mahkemelerinde başörtüsüne savaş açtığı aktarırken, yaptıkları suç duyurularına kimsenin kulak asmadığını hatta birde üstüne kendilerinin ceza aldığı belirtti ve şunları söyledi: “Önce başörtüsüne karşı hocalarımızın sözlü sataşmalarıyla başladı. Ardından uyarı cezası aldım. Sonrasında kınama cezası aldım ve bir hafta sonra bir ay okuldan uzaklaştırma cezası aldım. Bu cezaların hepsi sırf başımı açmamak istememden dolayı aldığım cezalar. Bu yasakların uygulanamayacağına dair mahkemeye vermek zorunda kaldık. Ama o dönemde mahkemeler de bizim bu mağduriyetlerimizle hiç ilgilenmedi ve mahkemenin masraflarını bile bize ödettiler.”

Yasak kalkınca kendimi buldum

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, başbakan olduğu dönemde başörtüsü yasağını kaldırana kadar ayrımcı tavırların sürdüğünü hatırlatan Emine İlyas, Allah yolunda olan herkesi cezalandırıldığının tespitin yaparak, “2010 yılına yani başörtüsü sorun olmaktan çıkana kadar, bu ülkenin vatandaşı olan bir kişiye, sırf başörtü takıyor diye yasaklanan alanlar vardı. Devlet kadrolarında yani devletin bütün resmi kurumlarında kendimize yer bulamıyordu. Veli olarak gidebildiğiniz bir okula, öğretmen olarak giremiyorsunuz. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Sırf Allah’ın emrini uyguladığımız için başımızdaki örtünün hesabını sormaya kalktılar bize” değerlendirmesinde bulundu.

Hakkımız istiyoruz

Erdoğan’a zulmü durduğu, cuntacıları cezalandırdığı, Müslümanlar’a yönelik engelleri kaldırdığı için minnet duyduklarını aktaran İlyas, 4 yıllık fakülteyi zorbalıklar yüzünden 17 yılda bitirdiğini anlatırken, çalınan yıllarının telafi edilmesi istediklerini belirterek, “Ben okul öncesi öğretmenliği mezunuyum. Okulumu yüksek onur belgesi alarak bitirdim. 28 Şubat’ın yaşandığı dönemde ideallerimiz vardı. Dört yıllık fakülteyi 17 yılda bitirdim. Şimdi sınava girsem KPSS gibi zor bir sınavdan geçmek zorundayız. Şimdi ben bir sınavdan iyi bir puan alırsam, tekrar bir yeri kazanırsam 6 yıl boyunca bir yere çakılı çalışmam lazım. Ben şu an 20 yıllık evliyim kurulu bir düzenim var. O dönem elimizden zorla alınmış bir hak var. Bizler bu hakkımızı devletimizi de zor durumda bırakmayacak şekilde geri talep ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Atama yapabilirler

28 Şubat mağdurlarının devlet dairelerinde kendisine yer bulmasının adaleti sağlamak adına önemli bir hamle olacağına değinen İlyas, hükümete şu sözlerle çağrı yaptı: “Sayımız da çok az ve bu azınlığa karşı devlet büyüklerimiz yasa çıkarabilirler. Allah hepsinden razı olsun. Bizleri sahipsiz bırakmadılar ve bırakmayacaklarını da biliyoruz. O dönemde bizler suçlu değildik, haksızlığa ve hukuksuzluğa uğradık. Biz hukuksuzluk yaşamışken hala neden bize hukuk aranıyor. Mesela dershane öğretmenlerine KPSS’siz Kanun Hükmünde Kararname ile atama hakkı tanındı. Devlet böyle bir şey yapma gereği duymuş. Belki bizler için de böyle bir şey yapılabilir.”

FETÖ 28 Şubat’ın ortağı

Diğer yandan 28 Şubat Öğrenci Platformu, yayınladığı bildiride 15 Temmuz’da Türkiye’ye işgal girişiminde bulanan 28 Şubat darbecileriyle iş birliğini vurguladı.  28 Şubatçıların FETÖ’ye dokunmadığını,  daha sonra ise FETÖ’cülerin soru çalarak milyonların hakkını çaldığının vurgulandığı açıklamada, “28 Şubat ve suç ortağı FETÖ öğrenciliğimiz yıllarında başörtüsü mücadelemizin önüne engel olduğu gibi, yakın dönemde de haklarımızı edinmenin önüne barikat kurmuştur. Öğrenciliğimizde 28 Şubat’ın “Bin yıl sürecek” denilen etkisine “Başörtüsü füruattır” söylemiyle destek olanlar, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin çalışmalarıyla 28 Şubat ihlalleri kaldırılırken sınavlardaki hırsızlıklarıyla ve bürokratlarıyla bizlerin önünde hep engel oldular” ifadelerine yer verildi.