ANKASAM Başkanı Mehmet Seyfettin Erol, Türkiye’nin Libya’yı parçalama planlarını bozduğunu belirterek, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) hedefinin, özgür, bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü koruyan tek Libya olduğunu söyledi. Erol, “şer güçler” ittifakının Hafter’i destekleyerek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gücünü etkisizleştirmeyi ve bölgedeki yeni enerji oyununda Türkiye’yi zayılatmayı, “Büyük İsrail Projesi”ni hayata geçirmeyi hedeflediklerini ifade etti.

Diriliş Postası Muhabiri Sümeyye Aksu/Ankara

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Mehmet Seyfettin Erol, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’dan oluşan ittifakın Libya’yı parçalama planına karşın Türkiye’nin bu oyunu bozduğunu söyledi. Erol, bu ittifakın darbeci Hafter’i destekleyerek Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji oyununun dışında bırakmayı hedeflediklerini aktardı.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Mehmet Seyfettin Erol

Erol, Libya’da yaşanan gelişmeleri Diriliş Postası’na değerlendirerek şunları söyledi:

YENİ MUHTIRALAR GELEBİLİR

“Doğu Akdeniz ve Suriye merkezli ‘Yeni Ortadoğu’ inşa sürecindeki gelişmeler, hiç kuşkusuz Libya merkezli olarak Kuzey Afrika’yı da etkileyecek. Türkiye’nin Libya ile 27 Kasım 2019 tarihinde imzaladığı ‘Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası’ ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ ve sonrasında yaşanan gelişmeler bunu fazlasıyla ispatlamış vaziyette. Bu muhtıraların benzerleri yolda görünüyor.”

KADDAFİ’NİN OĞLU SAHAYA SÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

“Libya iç savaşı daha da derinleşme ve genişleme eğiliminde. Diğer taraftan, mevcut duruma bakıldığında uluslararası toplumun bildik çifte standardını devam ettirdiği dikkatlerden kaçmıyor. Bir taraftan Ulusal Mutabakat Hükûmetini (UMH) ve bu bağlamda Başbakan Fayiz es-Serrac’ı meşru yönetim olarak kabul ederken, diğer taraftan da Hafter’in saldırılarına ya destek veriyorlar ya da destek verenlere göz yumuyorlar. Aksi takdirde Hafter meselesi bugüne kadar bitmiş olurdu. Hafter dışında, diğer dinamik ve aktörlerin, örneğin Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi gibi, Libya’da sahaya sürülmeye çalışıldığı bir sürece şahitlik ediyoruz.”

TÜRKİYE’NİN BEKA SINIRLARI

“Bir Cihan devleti olarak Osmanlı nasıl Libya’yı birleştirdi ve o coğrafyayı sömürgeleşmekten kurtardı, refah ve huzuru o topraklara götürdü ise, bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti aynı misyonla hareket etmektedir. Bundan dolayı da coğrafyanın ‘istenilmeyen adamı’ değil, ‘niçin geç geldin diye’ sitem edilen beklenilenidir. Yüzyıl sonra bu yaşananlar bir tesadüf değildir. Yarım kalmış hesaplaşma yeniden başlamıştır. Sadece Garp değil, Şarkın ve Şimal’in yükselen güçleri de Türkiye’yi etkisizleştirmeye yönelik politika izlemektedirler. Kaçış ya da yenilgi, Anadolu bozkırlarında düşman top seslerini duymakla eş değer olacaktır. Türkiye bundan dolayı sınırlarının ötesinde bir beka mücadelesi vermektedir. Türkiye’nin beka sınırları, Lozan’ın çizdiğinin, hatta Misak-ı Milli sınırlarının bile çok daha ötesindedir.”

YENİ BİR OYUN KURGULANIYOR

“Hedef en başında Libya’yı üçe bölmek idi. Irak ve tartışmalı da olsa Suriye modeli burada da uygulanmak istenildi. Fakat sonrasında yaşanan gelişmeler Hafter liderliğinde tek bir Libya’ya işaret etmekteydi. Bugün gelinen aşamada Hafter’in bunu askeri olarak gerçekleştiremeyeceği anlaşılmış görünmekte. Ayrıca, Hafter dışında başka aktörlerin de sahaya sürülmesiyle birlikte UMH’nin bağımsız, “Tek Libya” politikası akamete uğratılmak isteniliyor. Hafter, sahaya sürülen diğer aktörlerin işini daha da kolaylaştıracak görünüyor. UMH-Hafter çatışmasından üçüncü aktörlerin kazançlı çıkacağı bir oyun kurgulanıyor gibi.”

PSİKOLOJİK OPERASYONA KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ

“Suriye örneğinde de görüldüğü üzere, Libya’da başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, oradaki unsurlarımıza yönelik doğrudan ya da dolaylı saldırılar bir kamuoyu tepkisine dönüştürülmeye çalışılabilir. Kayıplar verdirmeye çalışabilirler. Böylesi bir psikolojik operasyona karşı da dikkatli olmamız gerekmektedir.”

ABD’NİN SENARYOSU

“ABD Suriye’de şunu çok net bir şekilde görmüş vaziyette: Türkiye ve Rusya, ABD’nin oyundan çekilir gibi olduğu bir ortamda birbirleriyle bir güç mücadelesine girebiliyor. Bunu Suriye’de test ettiler. Şimdi Libya’da da benzer bir senaryoyu uygulamaya koymuş olabilirler.”

TÜRKİYE’YE YÖNELİK HEDEFLER

“Hafter üzerinden Türkiye’ye yönelik Libya merkezli hedefleri şu şekilde sıralayabiliriz:

– Türkiye’nin Kuzey Afrika üzerinden Afrika kıtasına yönelik açılım politikasını sabote etmek.

– Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in değişen jeopolitiğinde varlığını, gücünü, çıkarlarını etkisizleştirmek ve bölgedeki yeni enerji oyununda/mücadelesinde zayıflatmak.

– Bu bağlamda Türkiye’nin ‘Anadolu-Kıbrıs-Libya’ üzerinden Afrika’nın derinliklerine uzanan ‘Modern İpek Yolu (Kuşak Yol Projesi)’ hedefini akamete uğratmak.

– Türkiye’yi alandan bertaraf etmek suretiyle, Arap Baharı ile hedeflenen siyasi-jeopolitik-stratejik hedefleri gerçekleştirmek ve bu bağlamda ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin Kuzey Afrika ayağını gerçekleştirmek ve bir domino etkisi yaratmak.

– Türkiye’yi istenilen şartlarda bir anlaşmaya ve hatta işbirliğine zorlamak.

– İsrail’i güçlendirmek, ‘Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek.”

‘Büyük Arabistan’ söylemiyle yola çıkanlar bir kez daha Arap-İslam dünyasını bölüyorlar ve ihanet içindeler.”

RUSYA DAHA FAZLASINI İSTİYOR

“Rusya bu krizi bir fırsata çevirdi ve Doğu Akdeniz-Ortadoğu’da ciddi kazanımlar elde etti. Tarihinde hiç bu kadar güçlü bir şekilde Akdeniz-Ortadoğu’ya inemedi. Fakat Rusya daha fazlasını istiyor. Dolayısıyla Suriye’deki kazanımlarının bir benzerini Libya’da da elde etme peşinde. Rusya Libya üzerinden Akdeniz ve Ortadoğu’daki kazanımlarını güvence altına almak ve sonraki süreçte Afrika’ya bir kapı açmak istiyor. Burada ise Türkiye ile işbirliği yerine adeta rekabeti tercih etmiş görünüyor.”

BERLİN DEKLARASYONU KAĞIT ÜZERİNDE KALMIŞTIR

“Libya’da iç savaşın bitirilmesi istenilmiyor. Zira hedef bölünmüş bir Libya ve bunun önündeki iki büyük engel de UMH ve Türkiye. Başta BAE, Suudi Arabistan ve Rusya tarafından olmak üzere, deklarasyona rağmen bölgeye gönderilen silah, asker ve terörist savaşçılar çok net bir şekilde uygulama sorununa işaret ediyor. Berlin Deklarasyon kağıt üzerinde kalmıştır ve aslında ölü doğmuştu. Yeni bir anlaşmaya ihtiyaç var.”

UMH’NİN HEDEFİ: TEK LİBYA

“Türkiye ile yapmış olduğu anlaşmalar ve bunun sahaya yansımaları UMH’nin elini her geçen gün daha da kuvvetlendiriyor. UMH güç kazandıkça başta kendi aşiretlerinden olmak üzere, ulusal-uluslararası kamuoyu nezdinde saygınlığı ve ağırlığı daha da artıyor. Aşiretlerin her geçen gün UMH’ye olan bağlılığını açıklaması ve Hafter’in kan kaybetmesinin altında da bu yatıyor. Hedef, özgür, bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü koruyan ‘Tek Libya’dır.”

YENİ DÜZENDE BELİRLEYİCİ OLACAK

“Libya, Cebelitarık’tan Kızıldeniz’e kadar uzanan suyolları ve arz, talep, güzergâh bağlamında enerji güvenliğinin de hedeflendiği, Akdeniz-Ortadoğu hattında yürütülen bir güç mücadelesinin merkez ülkelerinden biridir. Buradaki güç mücadelesinin seyri, yeni dünya düzeninde ve güçlerinde büyük ölçüde belirleyici bir yere sahip olacaktır.”